Hikmet Çetinkaya

Cemaat Pes Eder mi?..

07 Ocak 2014 Salı

Dış mihraklar, iç mihraklar...
Büyüyen ve kalkınan Türkiye’nin önüne kurulan tuzaklar; ABD, İsrail uzantısı güçler.
Faiz lobisi!
Dolar nereye koşuyor gülüm nereye, tutabilene aşk olsun.
700 bin liralık saatler, özel uçakla umreye gidiş ve dönüşler!
Bakan oğlunun evinden çıkan insan boyundaki çelik kasalar, para sayma makineleri ve mangırlar...
Ayakkabı kutusunun içine gizlenmiş milyon dolarcıklar...
Gözaltılar, tutuklamalar, bakanları görevden almalar, mitingler.
Zeitung ne diyordu:
“Yasama, Yürütme, Yargı ve Cemaat!”
Devlet erki üç değil dörtmüş!
İyi günler!
Elçiye zeval olmaz...
Cumhurbaşkanı “Sen git, bir görüş hocaefendiyle” demiş eski arkadaşına.
Arkadaşı, gazeteci Fehmi Koru...
O da gidip görüşmüş Gülen’le...
Mektup getirmiş...
O mektubu Başbakan Erdoğan da okumuş...
Dolmabahçe’de gazetecilere açıklamış...
Ne demiş sonra:
“Artık çok geç!”

***

Birisi fırtınadan bahsetti...
Ya bu pazartesi ya da Japonya dönüşü.
Büyük bir fırtına bekliyoruz...
Aman dikkat, kasırga olmasın da!
Her şey o kasırgada ortalığa saçılmasın da...
Yok yok, bir şey olmaz!
Herkes birbirini çok iyi tanıyor!
Tanıyor ama cin şişeden çıkmadı!
Olsun anlaşırlar, geçmişi unuturlar...
Olan üç beş savcıya olur, polislere oldu zaten!
Gemi yolunu alır, yerel seçimler yapılır, oylar alınır, bugünler unutulur!
Öyle mi olur!
Olur olmasına da iş işten geçti mi orası belli değil!
Kim ne derse desin, Erdoğan dik duruyor, boyun eğeceğe benzemiyor.
Dize kim gelir?
Bence cemaat gelir, iktidar ise yara alır!

***

Elçi, Türkiye’den kalkıp ABD’ye gidiyor...
Orada hocaefendiyle konuşuyor.
Dediği şu elçinin:
“Hocaefendi dershaneler konusunda çok duyarlı!”
Peki, polis atamaları ve savcılar konusunda neler düşünüyor.
Pek bilinmiyor!
O konuda da çok duyarlı olduğunu cemaat söylüyor ama...
Elçi, hocaefendinin düşmanca bir tavır içinde olmadığını vurguluyor...
Abdullah Gül, Erdoğan ve Gülen.
Üçü sevgi duvarı örmüşler aralarına, bunu da bilemem.
Bildiğim şu benim...
Cemaat büyük bir operasyondan kuşkulanıyor...
Ergenekon, Balyoz falan gibi...
Bu saatten sonra olur mu?
İnanın bir şey diyemem!
Biraz zor!
Devreye Cumhurbaşkanı Gül’ün girdiği kesin...

***

Aklımda devlet içinde devlet!
Paralel devlet!
Çete mete!
Benim aklıma bunlar geliyor!
Hepsi unutulur belki, sil baştan yapılır!
Yapılır ama kafamda “acaba” soruları yoğunlaşıyor...
Fethullah Gülen’in mektubunu okudum birkaç kez...
Onun dediği açıkça:
“İktidar medyası aleyhimizdeki kampanyayı durdursun, biz barış çubuğunu uzatırız!”
Bu, cemaatin sıkıştığını gösteriyor açık açık!
Ben dün sabah cemaat medyasına baktım...
Rüşvet ve yolsuzluk haberlerini göremedim birinci sayfadan.
Star ve Yeni Şafak’ın manşeti Gülen’in yazdığı mektuptu...
Elçiyi Gül ve Erdoğan göndermiş ABD’ye ya da haberleri varmış...
Dost bildiklerinden, cemaatten atılan oklar onları yaralamış.
Gülen’in ayağına elçi göndermiş Cumhurbaşkanı ve Başbakan...
Star’da bir başka birinci sayfa haberi, eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’in “paralel devletin” nasıl temizleneceği yolundaki önerileriydi.
“Çürümüş devlet kadrosu parlamento ile temizlenir!”
Aynen böyle!..
Herkesin bildiği gibi devletin içindeki “paralel yapı” elçiler aracılığıyla değil; Meclis’te yapılacak yasal düzenlemelerle “rüşvet ve yolsuzluk çarkı” da kırılarak ortadan kaldırılır...

***

Baştan beri söylediğimiz şu:
Ne devlet içinde paralel devlet, ne sivil ne de askeri vesayet!
Seçilmişlerden, demokrasiden, özgürlüklerden, laik demokratik hukuk devletinden yanayım.
Savaş değil barış!
Evrensel hukuk!
Adalette eşitlik!
Suçluyla suçsuzun ayrılması!
İnsanca yaşamak için hepsi...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları