Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Milliyetçilik ve Soykırım V

25 Nisan 2015 Cumartesi

Ermeni Sorunu ya da Soykırım Sorunu diyebileceğimiz sorunun, milliyetçilik bağlamındaki tarihsel kökleri son derece ilginçtir:
Ermenilerin Anadolu’daki varlıkları milattan önceye kadar dayanır.
Unutmayalım ki, Müslümanlık, Hıristiyanlıktan 500 yıl sonra gelen bir dindir...
Ve Anadolu, Müslüman Türkler tarafından 1000’li yıllarda fethedilene kadar yüzyıllarca bir Hıristiyan toprağıdır.
Gerek Yunan gerekse Ermeni milliyetçiliğinin, dinden de beslenen aşırı uçları, Anadolu’yu hâlâ anavatanları olarak görmekte, bin yılı aşkın bir tarihi yok sayarak, bu topraklardaki Müslüman-Türk varlığını yadsımaktadır.
Elbette Türk veya Yunan veya Ermeni aşırı uçlarının artık azınlıkta kalan ütopik beklentileri üzerinden siyaset çözümlemesi yapmanın bir anlamı yoktur...
Ama en azından konunun bir Hıristiyan-Müslüman karşıtlığı tarihine sahip olduğunun ve her iki tarafın bilinç altlarında bu karşıtlıkların yattığının bilinmesinde yarar vardır.

***

Anadolu’daki Ermeni varlığı MÖ IV. yüzyıla kadar dayanır...
Eski Anadolu tarihi, Ermeni, Roma, İran, Arap ve Türk savaşlarıyla, ittifaklarıyla ve Haçlı Seferleriyle belirlenir.
Örneğin Arap-Müslüman-Türk fetihlerine karşı düzenlenen Birinci Haçlı Seferi ile daha bin yıl önce, Ermenilere Kilikya’da bir Ermeni Krallığı kurdurulmuştur.
Ama tarih, bir uygarlıklar mozaiği olan Anadolu ve yakın çevresindeki toprakların sürekli el değiştirdiğine de tanıktır.
Örneğin bugünkü Ermenistan’ın başkenti Yerevan, XV. yüzyıldan itibaren İran ile Osmanlı arasında el değiştiren bir Müslüman kentidir; Topkapı Sarayı içindeki Revan köşkü de IV. Murad’ın zaferini simgeler.
Erivan, ancak 1827’de Ruslar tarafından zaptedilir ve Ermeni eyaleti olarak ilan edilir.
Soykırım, tarih bağlamında sorgulanacaksa, “O sırada Erivan’da yaşayan 677 bin Müslümana ne olmuştur” diye de sorulabilir!
Ama elbette bu soru anlamsızdır...
Çünkü din-tarım imparatorlukları dönemindeki savaşları ve bunların sonuçlarını, bu-günkü demokrasi ve insan hakları anlayışı bağlamında sorgulamak bir anlam taşımaz!

***

Kavimler göçüne sahne ve tanık olan bu toprakların tarihi gerçekten büyüleyicidir...
Bu tarihin içinden “her derde deva” olan, her tarih tezini destekleyecek nitelikte bir “kıssa” veya bir “hisse” bulmak olanaklıdır...
Bugünkü değerler ve önyargılarla bakarsanız yanılırsınız!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları