Kime Yarar Kim Kaybeder?

12 Nisan 2015 Pazar

Pusu kurulacağını çok iyi bildiğimiz mayınlı bir vadiye, çoluk çocuk korunaksız giriyormuşuz gibi bir ruh haliyle gidiyoruz seçime...
Her attığımız adımda, “Ha şimdi patlayacak, ha biraz sonra” diye titriyoruz.
Kötü ihtimaller hep aklımızda; kulakmememizi çekiştirip tahtalara vuruyoruz.
Çünkü bu ülkenin siyaset tarihi kitabında, provokasyonun siyaseti dizayn etme yöntemlerinden biri olduğu yazıyor.
Darbeye psikolojik zemin yaratmak için, sokakta dökülen kana göz yumulduğu, hatta çatışan tarafların özellikle silahlandırıldığı bir coğrafya burası...
Her barış ihtimali, haftası dolmadan, o ihtimali ortadan kaldıracak bir tezgâhı doğuruyor.
O yüzden siyasette korkuyla umut el ele yürüyor.

***

Dün, Ağrı’dan “4 asker yaralı, 5 PKK’li ölü” haberi geldiğinde toplumca kimyamızın bozulması ondan...
22 yıl önce barışa en yaklaştığımız anda Bingöl’de 33 erin şehit edildiğini iyi hatırlıyoruz.
Ardından yeniden tırmanan şiddeti hep birlikte yaşadık.
22 yıl kaybetti Türkiye...
Bir nesli daha öfkenin ateşine attı.
Sonra öfke yoruldu; yeni bir barış umudu doğdu. Ve doğar doğmaz da ikiz kardeşi korku çıkageldi.
Başbakan, daha iki ay önce “Seçime doğru provokasyonlar olabilir” demişti.
İki ay geçti, bu kez Demirtaş, “Bunlar iktidarı kaybetmemek için her türlü çılgınlığı yapabilirler” diye ikaz etti.
HDP’nin barajı aşmaması için seçim öncesi bir kışkırtma yapılabileceği yazılıp söylendi.
Ve dün Genelkurmay, “Ağrı’da çatışma çıktı. Askerler yaralandı. Komando birlikleri sevk edildi” açıklamasını yaptı.

***

Neden çıkmış çatışma?
“Bölücü terör örgütü, bahar şenliği düzenlemiş. Seçimde destekledikleri adaylara oy vermeleri için baskı uygulayacakları” istihbar edilmiş. Bölgeye timler sevk edilmiş. Onlara da ateş edilmiş.
Oysa daha dün KCK Yürütme Konseyi Başkanı Cemil Bayık’ın “Artık Türkiye’ye karşı savaşmayacağız. Politik çözümü amaçlıyoruz” demeci yayımlanmıştı.
Ne oldu da uzun namlulular devreye girdi?
Genelkurmay, “baskı uygulanacak” dediği adayların “bir devlet politikası” çerçevesinde, bahsedilen “bölücü terör örgütü”nün lideri tarafından kararlaştırıldığını bilmiyor mu?
Ya PKK?
Sıkılan her kurşunun, askerle birlikte barışı da vuracağını görmüyor mu? Bilerek mi yapıyor; kontrolsüzce mi?
İkisi de tehlikeli...

***

Polisiyelerde, bir cinayeti çözmek için hep aynı soruya yanıt aranır:
“Cinayet kimin işine yaradı?”
Sorunun cevabı, katilin kimliğini ele verir.
Dün Ağrı’dan gelen haberde de hepimizin sorması gereken soru budur:
“Bölgeden yeniden silah seslerinin duyulması kimin işine yaradı?”
İlk akla gelen cevap, “Barışta varlık nedenini kaybedecek olanlar”dır.
Yani, savaştan beslenenler, elindeki silah sayesinde var olanlar...
İkinci cevap ise, “kaostan medet umanlar”dır.
Güvensiz toplumlarda kargaşa, eli sopalı bir otorite arayışını tetikler.
Ve o arayışın sonu, genelde diktatörlüğe gider.
“Saldırı kimin işine yaradı”yı yanıtlarken bunu göz önüne almalıyız.
Ve “Şiddet dönerse kim kaybeder” sorusunu hep bir ağızdan yanıtlamalıyız:
“Türkiye kaybeder!”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları