Hikmet Çetinkaya

Futbol Şiddeti Diye Geçiştirmeyin...

08 Nisan 2015 Çarşamba

Rize’de oynanan maçtan sonra İstanbul’a gitmek için Trabzon Havaalanı’na dönen Fenerbahçe kafilesini taşıyan otobüs silahlı saldırıya uğradı...
Hedef kişi otobüsün şoförü Ufuk Kıran’dı...
Kıran’ın oturduğu şoför koltuğunun yanındaki cam tamamen parçalanmıştı. Ön camda kurşun delikleri dikkati çekiyordu.
Bu saldırı ilkel bir taraftar eylemi değildi, Fenerbahçe yöneticisi Mahmut Uslu bunu olayın ardından açık açık söylemişti.
Uslu, bu saldırının taşla değil silahla yapıldığını söylerken Trabzon Valisi Abdil Celil Öz bu sava karşı çıkıyordu:
“Saldırı silahla yapılmamış, Fenerbahçe kafilesinin otobüsüne taş atmışlar, şoför gözünden yaralandığı için hastaneye götürülmüş...”
Trabzon Valisi, olayı büyütmek istemiyordu... Zaten bizde valilerin görevi ne yazık ki gerçeklerin üzerine örtmek, saklamak, topluma bilgi vermemek.
Eskilerin deyişiyle “mülki amirler” bir olay olduğu zaman açıklama yapmıyorlar, Ankara’dan gelecek buyruğu bekliyorlar.
Ak Saray, Başbakanlık...
Kafileyi taşıyan otobüsün Sürmene’ye girişinde yapılan saldırı, bir rastlantı sonucu can kaybı olmadan atlatıldı.
Yaralanan şoför, son anda aracı durdurdu...
Bu bir suikast girişimi miydi?
Başkan Aziz Yıldırım’ın iddiası böyle!

***

Saatler sonra Trabzon Valisi sonunda “ıkıla sıkıla” bir açıklama daha yaptı:
“Silahlı saldırı gibi duruyor!”
Ben o saatte Fenerbahçe TV’yi izliyordum...
Fenerbahçe kafilesini taşıyan özel uçak Karabük semalarındaydı; 15-20 dakika içinde Sabiha Gökçen Havaalanı’na inecekti...
Haberci arkadaş iki saat önce vermişti silahlı saldırı yapıldığına dair haberi. Trabzon Valisi
A. Celil Öz daha yeni bilgi sahibi olmuştu.
Vah benim ülkeme vah!

***

Üç çocuk bir araya gelse, anında TOMA’lar, polisler oraya yığılırdı.
Fenerbahçeli futbolcuları, yöneticilerini taşıyan otobüsü ise sanırım iki polis aracı koruyordu.
Elbet kimi okurlar şöyle düşünüyor olabilir:
“Savcısını, polisini, yargıcını, askerini, aydınını, yazarını koruyamayan devlet, gecenin karan-lığında Fenerbahçeli futbolcuları ve yöneticileri mi koruyacak!”
Doğru!
Böyle düşünen okur yerden göğe kadar haklı...
Devlet teröristin peşinden değil, avukatın, gazetecinin peşinden koşuyor; onları dinliyor, izliyor, fişliyor...
Ah bu arada, Sürmene yakınlarında önceki gün bir av tüfeği ve boş kovanlar bulunuyor...
Olay gecesine döneyim:
Hedefte aracın sürücüsü var!
Otobüsün kaptanı direksiyon egemenliğini yitirecek ve kafileyi taşıyan otobüs viyadükten uçuruma yuvarlanacak, böylece Türkiye’yi ayağa kaldıran bir facia gerçekleştirilecekti.
Planlı bir terör eylemiydi bana soracak olursanız...
Vandalların işine pek benzemiyordu!

***

Sarı-Lacivertli futbolcuları, yöneticileri taşıyan otobüste kulüp arması yok...
Beyaz renkli bir otobüs!
Saldırgan tam viyadükte iki atışla aracı kullanan şoförü başından vurmuştu.
Silahı kullanan tam bir profesyonel... Otobüs 80 kilometre hızla giderken tam isabet...
Önceden hazırlanmış bir saldırı bu. Lamı cimi yok, bir terör eylemi, kışkırtma, suçu Trabzonspor’un üzerine yıkma girişimi.
Hareket eden bir araçta silahla şoförü etkisiz hale getirmek her babayiğidin yapacağı şey değildir.
Otobüsünü devirmek, uçuruma yuvarlamak, Türkiye’yi ayağa kaldırmak...

***

Olayı gizlemeye, üstünü örtmeye çalışanlar, aydınlatın bu saldırı olayını...
Sakın “futbol şiddeti” diyerek geçiştirmeyin...
Aydınlatın!
Trabzon’da tetikçi yaratan devletin kökleri hâlâ vardır belki.
Rahip Santoro, Hrant Dink cinayetini anımsayın, o yılların karanlık, derin yapısını anımsamaya çalışın...
Anımsadınız mı?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları