İnsanlar Neden Aptalları Seçerler

07 Nisan 2015 Salı

Vallahi bu başlık bizim değil. İngiliz Guardian gazetesinin.
Orada da yakında seçim var.
Kimin kime ve niye oy vereceği tartışılıyor.
Ama bizdekinden biraz farklı. İngiltere’de uzunca bir süre Cumhuriyet adına gazetecilik yaptım.
Orada da gazeteci ve halkın çoğunluğu, siyasetçi çoğunluğuna burun kıvırıyor.

***

Epey bir süre önce yaşanmış bir olay anlatılır durur.
Seçimler yapılmış, parlamento ilk oturumunu yapıyor.
Basın bölümünde iki gazeteci konuşuyor:
“Aptal vekillerin sayısı artmış görünüyor!”
Bu sözler aşağıdan duyulmuş ki yeni vekillerden biri yukarı doğru sesleniyor:
“Ülkede de ve medyada da artıyor. Temsilde adalet ve demokrasi parlamentodaki sayılarının da artmasını gerektiriyor!”

***

Aziz Nesin’in verdiği “oranı” unutmak mümkün değil.
Acaba Tayyip Bey de buna mı güveniyor?. .
Zaten yüzde 52’ye yaklaştı.
Bir hamle daha, Aziz Nesin’in ruhunu şad, kendisini ailecek abâd edecektir!

***

Kraliçe’nin ülkesi ile aramızda elbette deryalar var.
Bu eksikler, Saray’da alınan kararlarla torba torba kapatılıyor.
İngilizler bakımından ise kapatılamayacak açıklar var.
Seçmen davranışları üzerinde analizler yapan ruhbilimcilerin saptadığı birçok gerçek var:
- Bir siyasetçinin aptallığı değilse de yeterince zeki olmaması veya ahlaken uygunsuz işler yapması, siyasi başarıya engel değil. (Yeter ki belli bir artistik yetenekle desteklensin!)
- Kimi siyasetçiler kötü işlere bulaşmış olabilir. Ama yine de her politikacı hırsız ve hınzır değil. Öyle olsaydı, sistem çökerdi. Yine de İngiltere kötü örnek bakımından oldukça yoksul. (700 bin TL’lik saat takan, milyonlarca doları ayakkabı kutularına tıkan, para kasalarını yatak odasına atan pek yok!..)
- Politikacılar iyi ahlaklı olmayabilir. Bu bir tür fıtrat sayılabilir. Fikirlerinden cayarlar. Caydıkları fikirlerinden tekrar cayarlar. İlerleme vaat eder, bunu söylerken kendisi inanmasa da inanan her zaman bulunur.
- Zeki bir siyasetçi, politik bir başarı elde etmek istiyorsa biraz sıradan görünmek zorundadır ki seçmen kolay benimsesin.
- Seçmen çoğunluğunun, entelektüel (!) yetenek gösterilerinden hiç hoşlanmadığı kanıtlanmış bir gerçektir..

***

- En ikna edici insanlar, kendine fazla güvenenlerdir. (“Dunning-Kruger Etkisi” diye açıklanan bir olgu var.)
Siyasette zekâsı sınırlı olanlar, kendilerine aşırı derecede güveniyorlar. İktidar ve muhalefet partisinde bunun yeterince örneği mevcut. İsim vermek elbette ayıp. Kendine fazla güvenen bir insan, yalancı veya haksız çıkması halinde kendine güvenmeyen birine oranla çok daha güvenilmez bulunuyor.
Ve siyaseten siliniyor.
Seçmenler, entelektüel ve karmaşık konularda tartışmalara pek kulak vermiyorlar.
Örneğin finans nutuklarını, ayrıntılı bütçe rakamlarını ürkütücü buluyorlar.
Ama önlerine basit bir çözüm, öneri (veya “çılgın proje”) konursa bundan çok etkileniyor. (“Trakya’yı yararız- Karadeniz’i Marmara’ya duble yol ile bağlarız.” “Faizi düşür, yatırım artsın, işsizlik azalsın!” örneğin.)

***

“Parkinson’un Gereksizlik Kuralı” diye bir kuram daha var:
İnsanlar, pek önemli olmasa da çok iyi anladıkları konulara odaklanmayı seviyorlar.
Politikacılar, zekâen ileri olmasalar da yeterince kurnaz iseler, karmaşık meselelerin gereksiz, işe yaramayan yanlarını ayıklayıp çözüm sunarmış gibi basitçe anlatabilenlere hemen destek veriyorlar!

***

George W. Bush’un seçmeni en etkileyen özelliği, seçmenlere onunla oturup bira içebilecekleri duygusunu verebilmesi imiş!
Bir profösör veya emekli büyükelçinin, seçmene oturup iki tek atma veya tavla oynama duygusu veremediği için siyasetteki şansı sınırlı.
Öte yandan, politikacının “entelektüel izlenim” vermesi de çok tehlikeli bir özellik..
Bunu, CHP kurultaylarında (ve son önseçimde) birçok değerli diplomatın, profesörün parti örgütlerince hayal kırıklığına uğratılması hadisesinde yaşadık.
Kendilerinden olmayan birinin ülkeyi (ve partiyi) yönetme fikri, seçmenler için ne yazık ki biraz ürkütücü!
Politikacıların sürekli halktan biri gibi görünme çabasını anlamak gerekiyor. İnsanların çoğu, yığınla bilinçaltı önyargıya sahip. Seçmen kendi sınıfından, düzeyinden birine yönelmeyi daha güvenli buluyor.

***

Dahası var..
Seçmen duymaktan hoşlanmayacakları şeylerin söylenmesini istemiyor.
Bu yüzden siyasette karmaşık ve derin konular yerine sıradan şeyleri artistik biçimde yineleyip duranlar öne çıkıyor.    



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

10 Kasım ve Kehf Suresi 10 Kasım 2024
Ey ruhumun ruhu... 3 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları