Hikmet Çetinkaya

Keskin Nişancı!..

24 Mart 2015 Salı

Duran bir hedefe atmak başkadır, yürüyen bir hedefe atmak başkadır... Yaşamın her alanında benzeri olaylar hayatın akışıdır.
O akış bir çocuğun göz bebeklerinde çiçeklenmiş duyguları yansıtır.
Dağlarımız, ovalarımız, koylarımız, büklerimiz, akarsularımız yağmalanırken, İztuzu ihaleye açılılır...
Caretta carettalar, yani o Akdeniz kaplumbağaları, yumurtalarını İztuzu’na bırakır...
Akdeniz fokları artık eskisi gibi ne Foça’da, Karaburun’da, ne de Bodrum Yalıkavak’ta ve Akdeniz kıyılarında...
İztuzu’ndaki ihale yargı kararıyla durduruldu bir süre önce. Çevreciler büyük tepki gösterdi. Binlerce insan önce Köyceğiz Dalyan’a geldi, ardından İztuzu’na gitti...
Kumsalda ateş yakıldı, şafak söktüğünde güvenlik güçleri çevrecileri engellemek istedi...

***

Kitaplardaki yasaları kullanacak olan birey, uçara kaçara nişan alan atıcı gibidir.
Hiç durmadan değişen çevre, doğa katliamı, toplumsal koşullar, dünya olayları...
Renkten renge giren dünya haritasında sömürü almış başını giderken, insan bunlara tepkisiz kalabilir mi?
Uçar ne kaçar ne?
Üretim ilişkileri, yeraltı kaynakları, çokuluslu altın avcıları...
Avcı uçarı ve kaçarı böyle vuruyor...
13 yıllık AKP iktidarı, uçarı ve kaçarı vururken gözünün yaşına bakmıyor...
Yol arkadaşını vuruyor bu arada...
Üç ay önce İztuzu’nda yaşananlar, çokuluslu altın avcıları, Kozak Yaylası’nda fıstık çamlarının boynunu büküp “kıymayın bana ne olur-sun” demesi...
İşin uçarı kaçarı olmadığını, tam isabetle vurulduğunu gösteriyordu ama biz bunu henüz görmek istememiştik.
Yargı kararlarının hiçe sayıldığı, üstelik çiğnenip geçildiği bir ülkede yaşıyorduk...
İztuzu, Köyceğiz-DalyanÖzel Çevre Koruma Bölgesi kapsamındaydı.
Çevre Düzeni Planı hükümlerine göre bu kumsal ve alan hiçbir zaman özel-tüzel kişilere kiralanamazdı.

***

Uçarı ve kaçarı vurmak için ayrı bir yetenek ister...
O yeteneklere sahip olan ve sözüm ona dindar kesilen ama kindar kuşak yetiştirmek için yola çıktıkları anlaşılan siyasetçilerin 13 yıl sonra birbirlerini yediklerini görüyoruz.
Soygun, vurgun ve talan...
Yağmalamadan bir şey kalmadı artık...
Belki o nedenle yurdum insanının iki gözünden birini açtığından olacak işler karıştı.
Artık kıyılarımızın, köylerimizin halka açılmasından, doğa katliamından söz ederken kendi kendimize sormamız gerekiyor:
“7 Haziran seçimlerinin uçarı kaçarı yok!”
Elindeki bilgilerle 13 yıllık iktidarın, başkanlık düşünün, tutkusunun avuçlarından kaçtığını düşünen kişi neden bu denli saldırgan olabilir?
Uçar ve kaçar hesapları yüzünden!
Önceden yapılan bir hesap, bir anda değişir, iktidar sarhoşluğu, sonu olmayan tek adamlık hevesi, o kişiyi yoldan çıkarabilir...
Yazı sessiz ve durağandır...
Hayat da böyledir!
Yasalar, hayat, uçarı kaçarı bir arada yazan kitap...
Değişen bir evrende değişmeyeni ya da değişimin yasalarını bulmak o denli kolay olmuyor...
Kaşımpaşalı olmak da
yetmez kimi zaman!
Delikanlılığın raconunda kitaptaki yasaları kullanacak kişi, uçara kaçara nişan alan atıcı gibidir...
Bugün günlerden 24 Mart Salı... Bir yere not edin lütfen...
7 Haziran akşamı bakarız birlikte...

***

13 yıl içinde uçarı ve kaçarı vurduklarını sananlar, hayatı topluma dar edenler, bir torba kömüre, nohuta, bulgura oy alanlar, talan-yalan döneminin keskin nişancılarıydı.
Hedefleri sandıkta, sandığı gözünden vurdular...
İztuzu’nu, caretta carettaları, Akdeniz foklarını, Kozak Yaylası’nı anlatacaktım; nereden nereye geldim...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları