Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Konu Mankeni Değilim’in Şifreleri

23 Mart 2015 Pazartesi

Başlıca hobim olan, iktidar çatışmaları konumun içine düşüp düşüp duruyorlar.. Şimdi ise Cumhurbaşkanı-Hükümet arasında tam bir restleşmeye doğru sürüklenen bu çatışmayı önceleyen 3 yazımı da, 28, 29 ve 30 Aralık’ta (2014) yazmıştım.(*)
Aslında aralarındaki ilk büyük çatışma (küçükleri saymazsak) RTE’nin hükümete düzenli başkanlık etme niyetini, özel siyasi danışmanı Binali Yıldırım’a açıklattığında patlamıştı (5 Ocak bunalımı!..) Arınç taa o zaman başrolü üstlenmiş, Binali de kim demişti; Davutoğlu da “İcrai yetki, anayasal, yasal, hiçbir tereddüt olmadan Bakanlar Kurulu’nda...” sözleriyle Başbakanlık kurumunu savunmuştu. B.Yıldırım’ı da “5 Ocak’ta öyle bir toplantı yok” sözleriyle dövmüştü.
RTE’nin yanıtını anımsatayım: “Kimse Cumhurbaşkanı üzerine vesayet kurmaya kalkmasın”.. Yani neyi nasıl ne zaman yapacağına sadece kendisi karar verir!

Konu mankeni olur mu olmaz mı?
Önceki gün bu zincire daha büyük bir halka eklendi. RTE, Dolmabahçe’de Hükümet-Kürtler arasında açıklanan 10 maddelik deklarasyona yanlış dedi.(**) Arınç da RTE’ye adeta sus artık konuşma” zılgıtıyla, hükümetin ‘Barış Süreci’ni sürdüreceğini açıkladı. RTE’den yanıt: Beni konu mankeni yapmak istiyorlar.
RTE’nin bu sözüne iki açıdan bakabilirsiniz. İlki, bir saldırı amacı taşıyabilir: “Konu mankeni olmadığımı ve bunu yapamayacağınızı göreceksiniz.” İkincisi ise, çaresizliğin dibe vuruşu ve halka şikâyet!

Benim bildiğim ve izlediğim RTE pes etmez, bence bu bir meydan okuma olmalı! Cemaat ile çatıştığı son 4 yıl içinde, tek başına kaldığı anlarda bile kendi arkadaşlarına ve Cumhurbaşkanı Gül’e karşı girdiği savaşta (mesela 2. Şike Yasası) galip çıkmasını bilmişti...
RTE, yasal ve anayasal kimliği olduğu sürece hükümeti tam kontrol edemeyeceğinin bilincinde bir adam. Şimdi yeni bir saptama yapıyorum: RTE başkanlık sistemini, aynı zamanda ve öncelikle kendi hükümetine karşı, hüküm-ti tam kontrol için de istiyor! Davutoğlu hükümeti anlaşılan RTE’ye hiç danışmadan pek çok konuda “bağımsız” karar alıyor.
Demişti ki geçen ocakta “Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık arasında, istişare ve danışma mekanizması yeterince işletilemiyor… İstişare ve uyum olabilmesi için başkanlık sistemine ihtiyaç var.”
Bakanlar, RTE’nin birer küçük memuru durumuna düşecek!

Yeter, sen işine bak!
Şimdi de Kürtlerle görüşme üzerinden patlak veren bu son çatışmanın üç yönüne dikkatinizi çekerim:
1) RTE, hükümetin anayasal bağımsızlığına ve icra yetkisine sürekli saldırı halinde.. Bakanlar ise anayasal yetkilerini savunma tepkileri veriyor. Arınç’ın şiddetli tepkisini, tamamen bir savunma refleksi olarak görün..
2) Önceki hafta ne olmuştu? Hakan Fidan olayı.. Davutoğlu MİT Müsteşarı Fidan’ı Cumhurbaşkanı’nın sultasından çekip almıştı. Ama RTE ortalığı yaktı yıktı ve Hakan Fidan’ı geri aldı! Davutoğlu, Fidan olayında ağır bir yenilgi tatmıştı...
3) Bu aslında, Hakan Fidan üzerinden hükümeti ve başbakanlığı aşağılamaktı. Hakan Fidan olayı, demek ki hükümet üzerindeki baskısına tüy dikti ve Arınç’ın “yeter artık, sen işine bak” tutumuna yol açtı. Buna isterseniz “karşı intikam”, RTE’ye anayasal sınırlarını göstermek de denebilir.
4) Arınç’ın bu çıkışını, hükümetten, Davutoğlu’ndan bağımsız düşünmeyin. Bu çıkışı yapabilecek en iyi durumda Arınç’tı. Zaten siyaset dışı kalıyor.
RTE neler yapabilir?

Not: Yandaş medyada bir aklıevvel, beyninin alamayacağı işlere kalktı, yazılarımdan beni “askeri darbeci” ilan etti.. (Bir ‘sosyal demokrat’tan sonra sıra tam sağcıda, ümmetçide).. Bir de aptalca “ihbarcılığa” soyunmuş. Minik Küçük, hoş geldin! Acaba hangi “yandaş kardeşleri”, bu kullanışlı enayiye bunu yaptırdı?!
(*) 28 Aralık 2014: RTE Davutoğlu ilk bilek güreşleri. http://orhanbursali.blogspot.com.tr/2014/12/rte-davutoglu-ilk-bilek-guresleri-1.html ve izleyen iki yazı yazılarımdan, 29 Aralık: Rüşvette farklılık- Bilek Güreşi- 2; 30 Aralık RTE: Sözlerinin Şifreleri-3
(**) RTE, MHP’ye oyların kaydığını görünce, Kürt sorunu yok’a geldi. 2011 seçimlerinde de Apo’yu ben olsam asardım, demişti!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları