Hikmet Çetinkaya

Merhaba Nevruz, Merhaba Aşk...

22 Mart 2015 Pazar

Gökkuşağı’nın yedi rengi, ilkyazın sürgün verdiği derin vadiler, akarsuların kıyıları, dağlar, ovalar...
O denize yakın mağaralar, çocukluğumuzda allı yeşilli turnaların kanat çırpmaları.
Nevruz, baharın sesi, soluğudur...
Türküsü, aşkı, sevdası!
Diyarbakır’da yapılan kutlamaları televizyondan izliyorum.
Cumhuriyet’ten Can Dündar’ın kaptanlığını yaptığı altı kişilik bir kadro Diyarbakır’da olduğu için Nevruz kutlamalarını yazmayacağım.
Bugün günlerden pazar...
Bir aşk yazısı hayatın içinden çıkar ve yağmurlu soğuk bir günün öğle saatlerinde sizi düşünceler ormanına götürür.
Tam o sırada yazar şunları düşünmeye başlar hemen:
“İnsanlar ve halklar arasında korkunun ve düşmanlığın ekini neden bitip tükenmiyor?”
Çağdaş insan, uygar bir toplum yaratılmadığı için.
Çünkü çağdaş insan, düşmanlığın kaynağını, kökenini, gerekçesini, nedenlerini araştırıp bulan, kör güdülerine ve önyargılarına benliğini kaptırmayan kişidir.
Düşmanlığın kölesi olan kişi ilkelleşir...
Savaşlar, kıyımlar, faili meçhuller bu yüzden işlenir, ayrımcılık bu nedenle yapılır.
Düşmanlığın kölesi olanlar barıştan yana değil savaştan yana olur.

***

İlhan Selçuk, 1991 yılında, hayatı, aşkı, sevdayı, düşmanlığı, ilkelleşmeyi anlatan bir yazısında şöyle demiş:
“1991 yılında, Anadolu’da Kürt’ün yüreğini incitecek laftan kaçınmalıyız.
Kimi zaman insan bilmeden bunu yapar; bir söz, bir bakış, bir deyim, bir tutum, bilinç dışına taşmış bir eğilim, yaralı bir yüreği daha çok dağlar.”
İlhan Selçuk, o yaralı yüreği anlatırken bir önemli noktaya daha değiniyor:
“Üstelik Anadolu’da köyde, kasabada, mahallede, kapı komşu, yan yana, iç içe yaşayan Türkler, Kürtler arasına her gün taş üstüne taş koyarak duvar örmeye çabalayanlar var...
Bu işi yurtseverlik uğruna yaptıklarını sanıyorlar...
Çok yanlış!”
Anadolu’yu yurt belleyen insanlar binlerce yıllık bir tarihin, kültürün boy verdiği topraklarda yaşarken emperyalizmin oyununa düşmemeleri gerekiyor.
Cumhuriyet altı kişilik deneyimli bir kadroyla Diyarbakır’da Nevruz’u izliyor İstanbul’da olduğu gibi...
Aydın Engin, MHP kurultayında...
Cumhuriyet’in 90 yıllık gazetecilik, habercilik anlayışı böyleydi...
Gerçek yurtseverlik bizim yaptığımızdır...
Okura haber vermek, farklı düşüncelerden hareketle okuru aydınlatıp bilgilendirmek...

***

Yaşadığımız coğrafya, tarih, kültür, kardeşlik, barış, dayanışma...
İlhan Selçuk’un 1991’de yazdığı gibi Anadolu’da Kürt’ün yüreğini incitecek bir sözden kaçınmalıyız...
Bir Kürt’ün yüreğini kaynatmak, incitmek, onları potansiyel terörist olarak görmek insani bir duygu değildir.
Ortadoğu’da halkların birbirinin boğazına sarılmasıyla akacak kandan büyük yarar sağlayacak emperyalist güçlerin, uluslararası tekellerin oyununa gelmemek gerekir.
Türk, Kürt, Ermeni, Süryani, Rum, Laz, Boşnak...
Etnik, dinsel, mezhepsel kimliği, inancı, dili ne olursa olsun savaş değil barış istemek, dayanışma içinde yaşamak.
Nevruz bayramı salt Diyarbakır’da değil tüm Türkiye’de kutlanmalıydı...
Yüreğimizde küllenen ateş, bağnazlık, ırkçılık...
Önce ufuk çizgisine, ardından derin vadilere bir bakın.
Kusursuz bir acıyla, acının öpüşüyle insanı kucaklayan bir gökyüzü düşünün.
Güneşin, yıldızların koynunda uyuyan çocuklara sakın dokunmayın...
Akan uyku değil, akan bir ırmak Sevda’nın başladığı yerde... Bir kapı karanlığa değil aydınlığa açılır şafak söktüğünde...
Merhaba Nevruz, merhaba aşk, merhaba özgürlük, merhaba kardeşlik!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları