Hikmet Çetinkaya

Direnme Evrensel İnsan Hakkıdır...

18 Şubat 2015 Çarşamba

Direnme hakkı, evrensel hukuk, eşit ve tarafsız yargılama, temel hak ve özgürlükler, çağdaş toplumların olmazsa olmazıdır...
Bu konular hiçbir zaman gündeme gelmez, tartışılmaz!
Direnme hakkı, anayasalarda açık açık yazılsın ya da yazılmamış olsun, bu bir evrensel insan hakkıdır!
Bunu evirip çevirmeye, bükmeye gerek yok!
Türkiye bu yüzden çağdaş, evrensel demokrasiye geçemedi, demokratik direnme hakkı elimizden alındı...
Bir ülke düşünün ki üniversite öğrencileri “parasız eğitim” için pankart asıyor, gösteri yapıyor...
Bunu yapan öğrenci, karşısında polis gücünü buluyor. Öğrenci tekmeleniyor, kıyasıya dövülüyor, üniversitelerde kızlar yerlerde sürüklenip gözaltına alınıyor...
Suçları direnme hakkını kullanmak!
Bu hak, suç kabul edilip “terör yaftası”yla biçimlendiriliyor, kullananlar ise zindana atılıyor, aylarca mahkemeye çıkarılmıyor.
Oysa üniversiteli gençlere, direnme hakkını kullandırmamak, onları gözaltına almak, tutuklamak, evrensel demokrasilerde insan haklarını ihlal suçu kapsamındadır...
Barolar Birliği bunun için ayakta bugün!
Çünkü TBMM’nin anayasa ve hukuka aykırı düzenleme hakkı olmadığı gibi rejimi değiştirme, var olan anayasayı askıya alma; polise, yargıç, savcı yetkilerini de vererek polis devleti oluşturma, polisi iktidarın ordusu yapma yetkisi de yoktur.
Meclis, milletindir...
Egemenlik kayıtsız şartsız milletimizindir...

***

AKP 13 yıldır tek başına ülkeyi yönetiyor...
Anayasal düzeni değiştirme suçlarının kapsamı yarım daktilo sayfasını aşar, birkaç tümceyle geçiştirilemez.
Oturup tartışılarak hazırlanır, somut veriler ortaya konur...
Barolar, bugünlerde görüşülecek olan yeni yasal düzenlemenin derinliğine incelendiğinde rejimi değiştirmeye yönelik olduğunu söylüyorlar.
Şükran Soner’in de değindiği gibi bu paketin kabulü demokrasi çizgisinin dışına çıkma anlamına gelecektir.
Hükümetin, polis devletine yönelme istemi olduğu gerçeğinin bir kez daha altını çizmek isterim.
Yasaklı yasaya karşı demokratik eylem yapması, düzenlemesi, demokrasi bilinci taşıyan her bireyin, her kurumun hakkıdır.
İnsanca yaşamak!
Toplumu sevgiyle kucaklamak!
Din, ırk, inanç, mezhep, dil ayrımcılığı yapmamak!
Ben böyle bir dünya ve Türkiye istiyorum!
Toplumu cepheleştirerek hiçbir yere varılamaz. Siyasal iktidar ayrımcılıktan vazgeçmeli, toplumda bir kardeşlik havası estirmelidir.
Parçala-yönet!
Böyle bir yönetim; çağdaş, evrensel demokrasilerde olmaz, hukuk siyasallaştırılamaz...
Korku tünelinden geçiyoruz hep birlikte...
Ortadoğu paramparça ve kan gölüne dönmüş. Aynı konuları her gün oturup yazmak istemiyor canım...
Yaşamın penceresinden bakmak, kış güneşinin altında dolaşmak, parklarda oynayan çocukları yazmak istiyorum.
Aşkı, sevdayı, sevgiyi anlatmak geçiyor hep aklımdan ama olmuyor işte, yazamıyorum...

***

Bir ülkede hukuk devleti ilkeleri ayaklar altına alınırsa; 12 Eylül’ün getirdiği Siyasi Partiler ve Seçim Yasası yerli yerinde durursa, bu yetmezmiş gibi “polis devleti düşü” yasal kılıf içinde yaşama geçerse, tüm bunların sonuçları ne olur acaba?
Bunları düşünmek bile istemiyorum!
Gözlerim kapalı, sağır bir gece içinde, hayallerimi kovalıyorum...
Ne kadar çok özlemişim duygulanmayı; en derin denizlerdeki aydın buluşmaları...
Kimsenin bilmediği bir şamatanın içinde, yakarmaları, bağrışmaları...
Çok özlemişim çok!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları