Hikmet Çetinkaya

Umutsuz Akşamlarda Bir Şair...

03 Şubat 2015 Salı

Gecenin atlası içinde gözlerimi yumdum... Lodos salt ağaçları, evlerin çatılarını değil, beni de vurmuştu...
Yorgundum, başım ağrıyordu!
Geleceğin yıldızlarını, çocukların düşlerini karıştırdım, anılar denizinde dolaştım bir süre...
Kara gözlü çocukları düşündüm....
Saçları alev alev yanan, umutsuzluğun içinde yaşayıp giden çocukları...
Şair-yazar dostum, arkadaşım Ataol Behramoğlu’nun “Yarım Yüzyıldan Şiirler Gecesi”ne katılamamıştım “lodos vurgunu” yediğim için.
Tekin Yayınevi’nden çıkan seçkisini vermişti bana... Sayfalarını karıştırırken gençlik yıllarıma yolculuğa çıktım.
Nice ölümleri, acıları, hüzünleri, aşkları içimizde yaşamıştık.
Demokrasi ve özgürlüklerin, laiklik temelinde gelişeceğine inanan devrimci, sosyalist, demokrat, komünist, yurtseverlerdik...
Bunların hepsi bir arada olur mu?
Neden olmasın!
HDP, salt Kürt partisi değil, Türkiye’nin partisi olsaydı, yüzde 10 barajının üzerine çıkar, baskıcı AKP iktidarı düşerdi.
HDP, sakın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İzmir’de aldığı oylara güvenmesin... O zaman aldığı oylar CHP liderine tepki oylarıydı, ikinci tur olsaydı Kılıçdaroğlu’nun partisine gidecekti...
Kürt kardeşlerimiz bunu görmediler bugüne dek!
Haziran seçimlerinde meydan AKP ve HDP’ye kaldı Türkiye’de!
Olayı ben çözdüm kendimce...
İmralı’da yatan Abdullah Öcalan, AKP’yle ittifak yapmak istiyor...
HDP, kimi sol-sosyalist partilerle ittifak yapıp bağımsız adaylarla seçimlere girecek, ama yine de yüzde 10’u aşması çok zor!
Onun için, HDP’nin CHP ve sosyalistlerle ittifak yapması, demokrasimizin gelişmesi için önem taşıyor.

***

Bunları Ataol da siyaseti sevdiği için yazıyorum...
Kitabın sayfalarını karıştırıyorum... Önsözü Doğan Hızlan yazmış...
Ataol’u en iyi tanıyanlardan birisidir Hızlan...
Ataol’un Maltepe Askeri Cezaevi’ndeyken yazdığı şiirler, “Her şeye karşın, yaşamanın, direnmenin şiirleridir” diyor Doğan Hızlan...
Ataol,
“Melankoli” şiirini 17 yaşındayazmış... Bu ilkşiiri...
“Ey sokaklarında yıllarca avare dolaştığım
İçinde ilk aşkımı yaşadığım küçük şehir
Umutsuz akşamlarımda sesini duyduğum lir

Sihrinde ilk acıyı tattığım!”
Şairi, yıldızlarla dost eden
o küçük pencere, en içli yanık türküler, masmavi bulutlar, trenler, sokaklar, aşklar...
Hapishaneler, yıllarca süren sürgün hayatı!
Direnç, aşk, barış, kardeşlik!
Ne ezen ne ezilen, insanca bir yaşam...
Ne güzel dünyanın öbür ucunda yaşayan dostları düşünmek...
Ve şöyle çığlık atmak şafak sökerken:
“Bir kız sessizce ölüyor, sessizce Vietnam’da
Ağlayarak bir yürek resmi çiziyorum havaya
Uyanıyorum ağlayarak mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey ithalatçılar, ihracatçılar, ey şeyhülislam!
Bir gün mutlaka yeneceğiz! Bir gün mutlaka yeneceğiz!”

***

Uçsuz bucaksız bir denizi, akarsuları, dağların yamaçlarını düşündüm...
Rojavalı çocuklar geçti resim resim önümden. Onların anılarında, ölümün sayrısında, bir kuru dal koparıldı...
Resimler hiç değişmiyor sen de biliyorsun Ataol!
Cizre’de, Şırnak’ta, Şemdinli’de öldürülen çocuklar, 90’lı yıllarda işlenen faili meçhuller, Gaffar Okkan’ın korumalarıyla birlikte öldürülmesi...
Bir polis müdürü, üstelik Kürtlerin çok sevdiği, saydığı...
Niçin öldürülmüştü?
Oralarda çocuklar çok küçük yaşta gördüler ölümün yüzünü...
Aradan bunca yıl geçti?
Ve hâlâ bir mermi... Bir şarapnel parçası...
Çocuk ölümleri.
12 yaşındaki Nihat, onlardan biriydi?
O çocuk! Taş atsa ne olur...
1988-2013 yılları arasındaki çatışma sürecinde 569 çocuk öldürülmüş...
Gel eski dostlarla, arkadaşlarla sırtüstü toprağa uzanalım...
O senin güzelim dizelerini mırıldanalım:
“Uzaktan
Bütün Kürtçe türküler gibi
Yanık bir türkü gelirken
Sıcaktan bunalırken...”
Haydi gel, çocuklar sinemaya gitsin, biz yüzlerimizi çiçeklere dönelim, Birleşik Metal-İş emekçileri için!
Ve sen de şiirlerinle, yazılarınla yaşa, hayatın türkülü çiçekli dalları gibi...
Umut topla!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları