Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Tam Tayyiplik Sistemi!

01 Şubat 2015 Pazar

Genel seçimlerin ana gündemi belli oldu; Recep Tayyip Erdoğan hem AKP’nin oy oranını yükseltmek hem de kendisine saraylı bir gelecek kurmak için başkanlık sistemini tartışma zeminine oturtacak.
Hafta ortasındaki televizyon mesajlarını özenle çoğaltan Erdoğan’ın yayın organlarının öne çıkardığı konulara bakınca insan şunu söylemeden edemiyor:
Demek ki tek sorun başkanlık sisteminin olmayışıymış. O geldi mi neler olacak neler.
Erdoğan “başkanlık sistemi olsa” deyip sıralıyor:
-Bütün prangalar çözülür, sistem tıkır tıkır işlerdi.
-Dünyada saygınlığımız artar, uluslararası kurumlardaki yerimiz yükselirdi.
-Ekonomi şaha kalkar, kalkınma hızı yükselirdi.
Bunları dinlerken insanın, başkanlık sistemini ekmeğin arasına koyup tadına vara vara yiyesi geliyor.
Sormazlar mı; 13 yıldır iktidarda siz vardınız, neyi yapmak istediniz de engelleyen oldu?
Tam tersine yaptıklarınızı engellemek değil, sadece denetlemek isteyen kurumlara bile karşı çıktınız; ya ortadan kaldırdınız ya da tümüyle sembolik hale getirdiniz.
Erdoğan, yaptığını bildiği için; getireceği sisteme kendince şu adı vermiş:
Denetimli başkanlık!
Denetimli serbestlik gibi bir şey! Başbakanlığında denetimi reddetmiş Erdoğan, başkanlıkta denetim isteyecek!

***

Konuyu, siyasi tarihimiz açısında irdelersek, ne yazık ki değişmeyen kaderimizi yaşıyoruz.
Türkiye’de önemli bir gücü eline geçirenin ilk sorduğu şey şu oluyor:
Bunun daha fazlası yok mu?
Gücü paylaşmak diye bir şey yok. Sadece gücü denetimsiz kullanıp istediğini paylamak var.
Erdoğan deyince ilk akla gelen isimlerden biri olan Kenan Evren, devlet başkanı olurken kendisine sordular:
“Efendim anayasanızı nasıl alırsınız?”
Evren şu karşılığı verdi:
-Şöyle tam sorumsuzluk olsun, ben hiçbir şeyden sorumlu olmayayım ama devletin önemli adamlarını atarken benim sözüm geçsin.
“Tamam” dedi, karşısındakiler, “adı konmamış bir yarı başkanlık sistemi.”
O da evet dedi. Evren’e göre bir anayasa hazırlandı.
Daha sonra Cumhurbaşkanlığı’na oturan Özal ve Demirel’in başlıca ortak özelliği, Çankaya Köşkü’ne siyaset kökenli olarak çıkmalarıydı. Onlara başkanlığın “yarı” olanı yetmedi. Ötesi var mı diye sordular. Sormakla kalmadılar, zorladılar. Başbakanlarla çatışma pahasına zorladılar. Olmadı.

***

Erdoğan, oldurabilir mi?
Kamuoyunda genel algı şu; kardeşim adam kafasına koyduğunu yapıyor, bunu da yapar.
Hafta ortasındaki başkanlık tartışmasını gündeme yerleştirme girişiminden önceki günkü meydan mitingine kadar genel gidiş, bu yargının doğruluğunu işaret ediyor.
Ancak bu kez işin dengeleri daha farklı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, görüntü olarak “bir kamu kuruluşunda başbakan sıfatıyla çalışan kişi” gibi olabilir.
AKP grubu, tüm aklını hibe etmiş, “hakkımızda neyse hayırlısı” kaderciliğine girmiş olabilir.
Kamuoyu, algı operasyonlarının getirdiği körlükle olup bitenleri sorgulamaktan uzak hale gelmiş olabilir.
Burası Türkiye ise Erdoğan’ın tam başkanlık, yarı başkanlık bir yana “tam Tayyiplik” diye özetleyebileceğimiz arayışı sandıktan dönecektir.
Türkiye’nin demokrasi birikimi her şeye karşın böylesine sıfırlanabilecek zayıflıkta değildir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024
Çekin elinizi! 19 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları