Hikmet Çetinkaya

Cumhuriyete Reklam Arası mı?..

21 Ocak 2015 Çarşamba

Burnundan kıl aldırmayan kibirli iktidarlar... Demokrasiyi sandık sayan siyasal iktidarlar... Temel hak ve özgürlükleri yok sayıp, “ileri demokrasi” diye boy gösterenler...
Ezenler!
Egemenler!
İnsanlık onurunu çiğneyenler! Medyayı diledikleri gibi kullanıp muhalif kalemleri susturmak isteyenler, onları işten attıranlar.
Yürütme gücünü baskı gücü sanıp “asarım keserim, yontarım, biçerim” diye efelenenler...
Kendi inançlarını, dinsel anlayışlarını topluma dayatanlar...
Acaba tüm bunları yapanların, yatağa yattıklarında şu soru akıllarına geliyor mu:
“Bunun adı demokrasi mi?”
Yürütme gücünü her şeyin tepesine, dağların zirvesine koyduklarında, umutların nasıl altüst olduğunu gördüğünüzde iş işten geçmiştir artık.
Cümlelerin içine “ama” kelimesini yerleştirerek tarihin anlarını değiştiremezsiniz.
Umut ölür, acılar çoğalır!
Demokrasi umudu “ama”ların içinde yitip gider derin sulara...
O an, tarihtir, tıpkı geçmişte yaşanan “an” gibi.
Ağacı, doğayı, insanlığı da katletmişsinizdir...
Verilecek yanıtınız yoktur!
“Arap Baharı”nda Mursi’yi iktidara taşıyanlar, biliyorsunuz, fırsatını bulduğunda devirip onu zindana atmayı başarmışlardır.
Çünkü “derin devlet”, salt yeraltında örgüt hücrelerinden kurulu değildir.
Tarih baba, bunları yazar, anlatır...
Kimileri masal sanıp sadece dinler, ardından uykuya dalar, geç uyanır!

***

Demokrasi umudunu katletmenin, nasıl bir ihanet olduğunu fark edemeyenler, tarihten ders almıyor demektir!
Bu umudu katledenlerin sonunu Ortadoğu coğrafyasında gördük, hep birlikte yaşadık!
Sandıktan darbe gibi despotik iktidarlar çıktığı gibi o ülkelerde mezhepsel savaşlara da tanık olduk.
Tarihin sayfalarına bakın göreceksiniz.
Sokaktaki kıyıcı baskı... Paramiliter güçlerle temeli atılmış faşizm...
Unutmayın, akıl defterinize yazın:
Darbenin vurucu gücü olan silahtan, tanktan, savaş uçağından demokrasi, temel hak ve özgürlükler hiçbir zaman çıkmaz...
Darbeler devrim değildir; karşıdevrimdir!
Bunca kan, bunca kıyım ne getirdi Irak, Mısır, Suriye, Mısır, Afganistan, Libya ve Pakistan’a?
Ölüm, acı, gözyaşı!
“Bu halktan bir şey olmaz, bu halk otoriter liderleri seviyor” gibi söylemleri bırakın...
Demokrasi kırılgandır, onu korumak için ırk, din, dil, mezhep, inanç ayrımcılığı, din sarmalında siyaset yapılmaz!
Demokrasiye sarılıp, temel hak ve özgürlükleri savunacaksınız...
Halkı küçümsemeyeceksiniz!
Darbeler, hayatı yakıp yıkar...
Bunu asla ve asla unutmayacaksınız...

***

Devrimle darbeyi karıştıranlar büyük bir aymazlık içinde dünyanın geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerinde...
Türkiye 1923’te “Aydınlanma Devrimi”ni yaptı Mustafa Kemal’in önderliğinde...
1934 yılında Kadınlarımıza Seçme ve Seçilme Hakkı tanınırken Avrupa’nın pek çok ülkesinde bu hak yoktu...
Laiklik temelinde demokrasi ve özgürlüklerin genişletilmesi, Köy Enstitüleri, Eğitim Birliği...
Devrim; bir hükümetin devrilmesi değil, bir toplumsal düzenin yerine yenisinin kurulmasıdır...
Biz bunu 1923’ün koşulları içinde yaptık. Önce işgalci, emperyalist güçlerden kurtulduk savaşarak, ardından Cumhuriyeti kurduk... Bu sürece reklam arası diyenler getirecekleri rejimin adını da söylesinler. O sözü söyleyecek babayiğit arıyorum ben. O babayiğit AKP’dense onu görelim. Haydi bekliyoruz toplum olarak.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları