Hikmet Çetinkaya

Ortaçağ Kafası...

13 Ocak 2015 Salı

Fransa’nın başkenti Paris’te önceki gün yüz binler alanları doldurup taşırdı...
Cumhuriyet mitingi yapıldı, yüz binlerin sessiz çığlığını tüm dünya televizyon ekranlarından izledi.
Demokrasi ve özgürlükler laiklik temelinde yükselir.
O nedenle Cumhuriyet çok önemlidir...
Din ve inanç özgürlüğü “laik, demokratik devlet” yapısı olmadan işlemez...
Bunun yerini baskıcı, faşist, dinci rejimler alır; özellikle İslam dünyası bu rejimlerin sarmalında ortaçağı yaşar.
Paris’te tek yürek vardı...
Yüz binlerce insan özgürlük ve kardeşlik içen yürürlerken, o görkemli gösteri tarihin sayfalarında yerini aldı...
Bir toplumda bilimselliğin kurallarını yadsımadan, sağduyu ve sezgilerle gerçeklere yaklaşım yöntemi tarih boyunca büyük değerler yaratmıştır.
Bu değerlerin en başında laiklik temelinde demokrasi ve özgürlüklerin gelişmesi, kardeşlik, sevgi gelir.
Ortaçağ bağnazlığının yıkılışı ve “uyanış çağı”nın başlaması böyle olmuştur.
Avrupa böylece tüm özgürlük kapılarını açmıştır Fransa’nın önderliğinde; er ya da geç!
Bu kapılar açılırken Montaigne, Rabelais gibi bilge yazarlar yetişti...
O kitapları bizim kuşak Sabahattin Eyüboğlu’nun Türkçeye aktarmasından öğrendik, sezgilerimizi değiştirmeye başladık.

***

Pazar günü, yüz binlerin sessiz çığlığını, Paris’in Cumhuriyet Alanı’nı doldururken izledik hep birlikte...
Saldırılarda 17 kişi yaşamını yitirmiş, kör terör özgürlüğün, sanatın, kültürün başkentini kana bulamıştı.
İnsanlar kaygılıydı...
Hep Fransızlar, hem Müslüman göçmenler hem de o ülkeyi yurt bellemiş Cezayirliler...
İlk kez bir araya gelen yabancı ülkelerin 53 lideri...
Başbakan Ahmet Davutoğlu...
Kendi kendime sordum ekrandaki görüntülere bakarken:
“Türkiye’de laikliğin temeli oyulurken neler düşünüyordu ülkeyi yönetenler?”
Yobazlığın kol gezdiği, laik eğitim sisteminin ve birliğinin çökertildiği Türkiye’de din dersleri niye zorunluydu?
Üç-dört yaşındaki kız çocukları başları örtülerek ya da kara çarşafa sokularak anaokullarına niçin gönderiliyordu?
Din dersleri cami ve mezarlıklarda niçin uygulamalı olarak yaptırılıyordu?
Köktendinci terör örgütlerinin yolgeçen hanı olan benim ülkemde düşünceyi ifade özgürlüğü var mıydı?
Sivas katliamında sanatçılar, ozanlar, şairler, gençler cayır cayır yobazlar tarafından yakılırken devlet neredeydi?
Uğur Mumcu, Turan Dursun, Musa Anter ve Hrant Dink’i kimler öldürtmüştü?

***

Bilmiyorum Paris’te 17 kişinin ölümüyle sonuçlanan köktendinci saldırıya Türkiye nasıl bakıyor?
Avrupa’da hem İslamofobi var hem yabancı düşmanlığı...
Fransa’da ırkçı partinin oy oranı giderek yükselirken, Almanya’da faşizm dalgası yükseliyor...
Avrupa’dan kaç savaşçı gitti Suriye’ye?
10 bin kadar gittiği öne sürülüyor!
IŞİD, Irak’ta bir devlet kurmuş gibi... Kendi parasını basıyor, merkez bankasını kuruyor... Kaçak akaryakıt satıyor...
Puşkin, Fransız Devrimi’nin ve İnsan Hakları Bildirisi’nin coşkular yarattığı bir dünyanın aydınıdır, salt Rusya’nın değil...
Puşkin soylu bir aileden gelmesine karşın sözde değil gerçek liberal düşünceyi daha ilk şiirlerinde dile getirdiği için Besarabya’ya sürülür.
Bu yazar köle düzenine başkaldırdı, yoksulların dili oldu, o yılların toplumsal yapısını kırmaya çalıştı...

***

Aydın olmanın, bilim insanı, gazeteci, yazar olmanın tek koşulu vardır:
Ortaçağın karanlığına, dinin siyasette egemen olmasına karşı çıkmak, sömürüye başkaldırmak...
Laik demokratik, sosyal, özgürlükçü devlet yapısını silahla değil sağduyuyla korumak!
Bugün Fransa bunu yapıyor, Türkiye ise din sarmalında yaşamayı yeğliyor!
Ortaçağ kafasıyla yaşanır mı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları