Hikmet Çetinkaya

Konuşan Suçlu, Malı Götüren Özgür!..

07 Ocak 2015 Çarşamba

Milletin özgür iradesi mi yoksa milletvekilinin özgür iradesi mi?
Ne fark eder!
Atanmış milletvekili adaylarını milletin seçmesiyle milletin vekili olunuyor...
Zaten böylesine bir düzen 12 Eylül darbesiyle birlikte gelip iktidar koltuğuna oturdu yıllar önce.
İsterseniz yazıya şöyle başlayayım:
“Bir varmış bir yokmuş, eski zamanlarda darbeci Kenan Evren Paşa varmış...”
Seçim ve Partiler Yasası çıkarılmış, liderler çıkmış, siyaset yerle bir olmuş...

Yıl kaçmış acaba?
1983!
Seçimler yapılmış, darbecilerin partisi onca parasal olanağa karşın, sandıktan üçüncü parti olarak çıkmış...
Partinin lideri emekli Orgeneral Turgut Sunalp mı neymiş?
Acaba yaşı 32 olan kaç kişi bu adı anımsıyor 2015 yılında?
1983 yılından bugüne dek kaç iktidar gelip geçmiş bilen var mı?
Belki vardır!
Tarih dersi verecek değilim...
Hayali ihracat!
Kıyıların yağmalanması!
12 yıldır iktidarda olan AKP iktidarı...
Baskı!
Ayrımcılık!
Siyasal İslamcı inanç değerleri üzerinden yapılan, çıkara dönük öyküler...
Üstelik tümü gerçek!
Karşımızda temiz Türkiye değil kirli bir Türkiye var ey milletim, milletin vekili kardeşim, Sultanım...
Ben senin Sarayına kurban olayım!

***

Dört-beş gün önce Yüce Divan’ın kapısını gösteren işaret verilmiş, anlı şanlı “havuz medyası” kalemşorları, kimi milletvekilleri televizyon ekranlarında boy göstermişti...
Kapı kapatılınca yolsuzluklar nasıl olsa bir süre sonra unutulup giderdi.
Toplum unutkandı!
Eh “İrade” ve “milletin vekili” tüm yolsuzlukların kapısını bir daha aralamazdı...
Elbet Meclis’te kıyamet kopar, muhalefet “Yüce Divan”ın kapısını aralayıp dört bakanımızı “Yüce Divan”a götürmek için çaba harcardı ama nasıl olsa milletvekilinin değil Saray’ın iradesi o sorunu da çözümlerdi, parmağını dokundurarak...
Oturum gizliydi ama olsun!
Bal gibi yapılırdı!
Milletin vekilinin “iradesi”nin olur olmaz biçimde hem var hem yok sayıldığı bir ülkede demokrasimiz bir arpa boyu yol gitmediği için “yalan dolan” geçerliydi...
Böyle gelmiş, böyle yürüyor hukuk devletinde işler...
Çünkü!
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!
Gülüyorsunuz değil mi şimdi bana?
Haklısınız!
Ben de kendime gülüyorum zaten!

***

Dayatma merkez eksenli AKP iktidarında geçerlidir hep...
12 yıldır böyle...
Birlikte yürüyüp, yağmurda ıslandılar...
Ne istedilerse verdiler, 17/25 Aralık’tan sonra birbirlerine girdiler.
Şimdi düşman kardeşler...
Yolsuzluğun üzerini örtmek, “haşhaşiler” diyerek saldırmak, Fethullah Gülen için kırmızı bülten çıkarmak...
2002 yılından 17 Aralık 2013 yılına dek kaç AKP’li bakan, milletvekili, işadamı, sanayici, gazeteci, medya patronu, CHP’li milletvekili ve belediye başkanı gitti Pensilvanya’ya?
Gidenlerin çoğunun adının gizlendiği bir gerçek...
Demek ki birlikte yürüyenlerin arasına CHP’liler bile sızmış...
Bunları geçelim, bugüne bakalım!
Yüce Divan’ın kapısı AKP’li milletvekillerinin “güçlü iradesi”yle, baskı altında kalmadan, özgürce kapatıldı...
Şimdi hep birlikte bu mutlu günü kutlayalım:
“Yaşasın demokrasi, yaşasın hukuk devleti!”
İçimiz rahat artık!
Dört eski bakanımız mutlu!

***

Saray, kendilerine muhalefet eden medyayı, muhalefet eden emekçiyi, üniversite öğrencisini, “hırsız var” diyen, çocuğu, kadını, erkeği gözaltına aldırıyor, polis evleri basıyor, gazeteci-televizyoncu Sedef Kabaş’ı iki kez savcılığa götürüyor...
Götürür!
Hollandalı gazeteci Frederike Geerdink gözaltına alınıyor...
Alınır...
Burası bir hukuk devleti...
Konuşmak suçtur, AKP iktidarına muhalefet suçtur!
Malı götürmek özgürlük!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları