Hikmet Çetinkaya

İnsanın İnsanlaşması Acılı Bir Süreçtir!..

06 Ocak 2015 Salı

İnsanın insanlaşması uzun ve sancılı bir süreç aldı...
Bugün bile dünyada çeşitli toplumlar “ayrı zamanları” yaşıyor, ortaçağın karanlığı, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde açık bir biçimde yaşanıyor...
Toplumsal gerçeği algılamakta zorlanıyoruz, bilimsel eğitimi önemsemiyor, kadının dörtbeş çocuk doğurup “kariyerini” annelik yaparak sürdürmesini istiyoruz.
Türkiye nereden nereye geldi, görüyorsunuz değil mi?
Türkiye’nin toplumsal gerçeğinde ayrı zamanlarda yaşayan bir kesim var...
Bir siyasal iktidar, toplumsal gerçeği din üzerinden hayata geçirmek istiyor, kadın-erkek eşitliğini sözde savunur gibi yapıyor; İslam hamurunda yeni bir yaşamı önümüze seriyor.
Açık açık ırkçılık, mezhepçilik, inanç sömürücülüğü yapıyor...
Tüm bunları demokrasinin gereği olarak topluma yutturması işin bir başka yönü!
Bilgi çağında bilgisizlik zor iş!
Hele hele bilgisiz ve bilinçsiz olmak ise safdillikten başka bir şey değil...
Mustafa Kemal, yaşadığı toplumda kişiler ve çevreler arasında var olan zaman ayrılıklarını yok etmek için “Öğretim Birliği Devrimi”ni gerçekleştirmişti.

***

Ortaçağı yaşayanlar bu devrimle günümüze ulaşacaklardı.
Köy Enstitüleri işte bu amaçla kuruldu Anadolu’nun batısında, doğusunda, dört bir yanında...
Önce bu okulları yıktık, ardından Öğretim Birliği Devrimini...
2015 yılına girdik, bilimsel eğitimin yerini neredeyse medreseler alacak...
Aklın ve bilimin yolundan uzaklaştık, çocuklarımızı din pazarlamacılarına teslim ettik, tarikatların önünü açtık...
Kız çocuklarını okula göndermeyen bir ülke durumuna geldik...
Oysa çağdaşlaşmak, akıl ve bilim yolunda yürümek demekti!
Gerici-faşist iktidarlar kol kanat gerdi softalara, aşiretlere...
Öğretim Birliği Devrimi tarihin çöplüğüne atıldı...
Çok kötü bir iş yaptık!
Çok ama çok kötü!
Bugün bunun acısını çekerek yaşıyoruz...
İş işten geçti!
Darbeler genç kuşakları yok etmek, onları boğmak, öldürmek için çabaladı ve başardı...
Sol hareketin önü kesildi!
Suçu halkımıza, yoksullarımıza, emekçilerimize yükledik...
Oysa kendi kendimize kötülük yaptık halka tepeden bakarak:
“Bizim insanımız adam olmaz!”
Hırsızların, soyguncuların, talancıların kol gezdiği sömürü düzeninin çarkları, medyanın rezilliği, birkaç gazetenin direnişi...
Muhalefeti ise elimizde fenerle arıyoruz, gören varsa haber versin!
Solcusu, demokratı, yurtseveri, sosyalisti, komünisti nerelerde dersiniz?

***

Bilgisiz ve bilinçsiz toplumlarda hukukun üstünlüğü ilkesi, yargı bağımsızlığı, temel hak ve özgürlükler ayaklar altına alınır...
Ayrımcılık yapılır!
Amaç köleci, sadaka toplumu yaratmaktır...
Bir 10 yıllık süreçte her şey ama her şey yapılırken, kimi okumuş bilinçsizler “yetmez ama evet”, kimileri “inadına evet” mührünü eline alıp “hoş geldin demokrasi” diye caka bile satabilir!
Başta söyledim, dünyada ve Türkiye’de insanlar ayrı zaman biçiminde yaşıyorlar...
İstanbul’u Nişantaşı, Etiler; Ankara’yı Çankaya, Kavaklıdere; İzmir’i Alsancak, Karşıyaka sananlar var...
Oysa üç büyük kentin bir de varoşları var!

***

Hep birlikte bir zaman tünelinden geçiyoruz...
Dedim ya, insanın insanlaşması uzun, sancılı ve acılı bir süreçtir...
Umudu kesmek yok  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları