Hikmet Çetinkaya

Kim Bu Hainler, Karanlık Odaklar?

02 Ocak 2015 Cuma

2014 bitti 2015’e adım attık... 2015 yılı sancılı bir süreç olacak.
Haziran ayında yapılacak genel seçimler, toplumun pek algılayamadığı “çözüm süreci”, İslamcıların ve Kürtlerin bu yarışta nasıl bir mücadele tavrı sergileyeceği...
En önemlisi AKP-Cemaat arasındaki uçurum, eski dostların düşman oluşu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni yıl mesajına damga vuran şu cümlesi:
Hainlerin ipini tutan karanlık odaklara boyun eğmeyeceğiz!”
Toplum son yıllarda iyice gerildi...
Şu algı yavaş yavaş yayılmaya başladı:
Ya sev ya terk et!”
Temel hak ve özgürlüklerin ayaklar altına alındığı bir ülkede demokrasinin bir yaşam biçimi olması çok zor!
Baskı!
Yıldırma!
Gözdağı!
Bunları yaşamın her alanında görüyoruz...
Türkiye barışçı bir dış politikayı gerçekten uyguluyor mu?
On binlerce üniversite mezunu gencin iş bulamadığı bir ülkede yaşıyoruz...
Algı operasyonları artık hayatımızın bir parçası oldu, gelecekten kaygı duyuyoruz.
Şu hainlerin ipini elinde tutan karanlık odaklar kim?
Türkiye’de tüm insanlar hayatlarına yeni bir beyaz sayfa açılmasını; barış, kardeşlik, dayanışma içinde mutlu bir hayat sürmek istiyor.
Umut Kafdağı’nın arkasında değil...
Aslında çok yakında!

***

Toplumun her kesimini sevgiyle kucaklarsanız bunu gerçekleştirir, güzel günleri yakalayabilirsiniz.
Erdoğan, “Benim yanımda olmayanlar, beni eleştirenler hain, ipleri karanlık odaklarda” dediğine göre bir bildiği vardır.
O zaman bu hainlerin, karanlık odakların kim olduğunu açıklasın!
Olayın özü AKP-Cemaat arasındaki kıyasıya savaştır...
Haziran seçimlerine kadar, toplumun beklediği “çözüm süreci”nin gerçekleşeceğine inananlar yanılıyor.
Üstelik şöyle bir tartışma var:
2015 Haziran seçimlerine dek çözüm sürecinde ciddi adımlar atılacak, Türkiye’de siyaset alanı AKP ve Kürt siyasi hareketine kalır...”
Türkiye’de öyle bir gelişme olmaz!
Hele hele 12 Eylül’ün getirdiği Seçim ve Partiler Yasası yerli yerinde durduğu sürece...
Siyasetçilerin dilinden demokrasi, özgürlük, toplumsal kazanımlar çıksa da ne AKP, ne CHP ne de MHP yüzde 10 barajının kaldırılmasından yana...
Ara sıra HDP sözcüleri konuşuyor, o kadar!
Kimileri HDP’nin yüzde 10 barajını aşacağını sanıyor ama bana kalırsa yanılıyor.
Aşması olanaksız...
CHP’nin demokrasiyi özümlemiş, temel hak ve özgürlükleri temel alan bir sosyal demokrat parti olması Türkiye’de çok şeyi değiştirir, toplumsal dinamikleri Kürt Siyasi Hareketi’yle ateşleyebilir.
Erdal İnönü, 24 yıl önce 1991 seçimlerinde 2015 yılını görebilen bir siyasetçi olduğu için, bugünleri görüp büyük bir cesaret örneği sergilemişti.

***

Kürt Siyasi Hareketi, Kürt milliyetçiliği” ve “Kürt İslam sentezi” arasında sıkışıp kaldığı için Türkiye’nin partisi olamadı...
Hareketin Meclis’teki temsilcisi olan HDP böyle bir yapılanma içinde olduğu için sıkıntı çekiyor. Kürtlerin AKP’yle arasında derin uçurum var. Bu nedenle Türkiye’de siyaset alanını bölüşmeleri olanaksız.
Çünkü AKP’nin kendi içinde ve tabanında Türk-İslam Sentezi’nin ve Kürt-İslam Sentezi’nin yumuşak gibi görünen sivri uçları bulunuyor.
Bu uçların MHP’ye kayması olasılığı da yüksek!
Ortak payda ne Türk ne Kürt milliyetçiliği ve de yalakalığı olmalı. Demokrasi, özgürlük, gelir dağılımında eşitlik temelinde barış içinde kardeşçe yaşamalı.
Sınıfsal mücadele sermaye-emek çelişkisi kaynaklıdır. Sorunun asıl temeli unutulmamalı.

***

Bir başka soru ise şu:
Fethullah Gülen Cemaati- AKP arasındaki savaş biter, eski günlere dönülür mü?”
Benim kişisel görüşüm:
Olanaksız!”
Erdoğan, kılıcını çekmiş, atına binmiş, hainlerin ipini tutan karanlık odaklara doğru dörtnala gidiyor...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları