Hikmet Çetinkaya

Umudumuzu Çalmayın!

31 Aralık 2014 Çarşamba

Bir yanda umut, bir yanda umutsuzluk!
Bir yanda sevgi, öte yanda sevgisizlik...
Ne umut ne de sevgi...
Yaşadığımız topraklarda bunların çoğunu unutup, şiddetin sarmalında yaşıyoruz bildim bileli...
Ben söylemiyorum, yapılan araştırmalar söylüyor...
Dayağın, şiddetin, zulmün kıskacında bir yaşam geçmiş, çoğumuz farkına varmadan...
Türkiye’de ilk ve orta eğitim çağında her 10 öğrenciden dördü en az bir kez dayak yiyor öğretmeni tarafından.
10 erkek öğrenciden yedisi, 10 kız öğrenciden beşi öğretmenin yanı sıra okul müdürü ya da müdür yardımcılarının şiddetine uğruyor...
Sıra dayağı, toplu cezalar da cabası!
Hayatboyu Eğitim ve Şiddetle Mücadele Vakfı (HEGEM) ve STK’ler Birliği, İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Van, Şırnak, Giresun, Sakarya, Mardin ve çok sayıda kentte 104 bin öğrenciyi kapsayan alan araştırması yaptı.
Eğitimci şiddetinin en yoğun yaşandığı kentler arasında birinci sırada yüzde 48’le Şırnak, en az şiddetin yaşandığı kent ise yüzde 32’yle Giresun...
Kız ve erkek öğrenci ayırt edilmeden sıra dayağı çekiliyor.
Çocuklarımız okullarda şiddetle tanışıyor...
Sıra dayağını, toplu hakaret izliyor.
Verilere göre Şırnak’ta öğrencilerin yüzde 89’u toplu ceza almış...

***

Öğretmen, çocuklarımızı dayakla, sopayla yani şiddetle yola getireceğine inanmış, inandırılmış...
Böyle gelip böyle gitmiş...
Halk deyişleri vardır ya hani tüm kadınlarımızı küçümseyen...
Yazmaktan utanıyorum ama; “Kadının karnından bebeği, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin!” derler.
Evli, boşanmış, genç kız...
Bu ülkede yaşayan tüm kızlarımız, kadınlarımız, çocuklarımız...
Şiddete, tecavüze uğruyor, öldürülüyor.
Ölümlere alışmış bir toplumuz biz!
Çocuklarımız için “darağacı kuran” siyasetçiler gördük, darbeler yaşadık...
Yıllar önce polis kurşunuyla öldürülen 13 yaşındaki Mardinli Uğur Kaymaz...
Çocuk bedeninde 13 mermi!
Berkin Elvan 15 yaşındaydı komaya girdiği gün Gezi eylemlerinde...
Şiddet, baskı okul çağında başlıyor.
Biraz olsun vicdanınızın sesini dinleyin, yakın tarihe şöyle bir bakın, ne acılar yaşadık...
Umut ve umutsuzluk!
Sevgi ve sevgisizlik!
Sizin için nedir bu kelimelerin anlamı söyleyin!
Fildişi sularda aksın yaşam, lacivert denizlerde alevlensin kış çiçekleri.
İstanbul’a kar yağdığı saatlerde gümüş bir aydınlık doldursun içinizi...
Siz bunları yapabilir misiniz, bu ülkenin insanları için?
Yapmazsınız, yapamazsınız!

***

Bu ülkenin yakın tarihi hem kanlı hem de kirlidir...
Bunu fark edenler zindanlarda çürütüldü kitaplarından ötürü...
20 yaşındaki gençlerin yüzde kaçı bilir İsmail Beşikçi’yi?..
Eli sopalı devlet yakından bilir!
Polis bilir, MİT bilir, JİTEM bilir...
Dargeçit’i kim bilir?
Aradan 20 yıl geçmiş!
Güneydoğu’da öldürülen öğretmenleri, asit kuyularını kim bilir!
Kim sayabilir öldürülen öğretmenlerin adlarını, asit kuyularının nerede olduğunu?
Kim bilir çocukları seven öğretmenlerin zindanlara atıldığını, işkence gördüğünü?
Devlet bilir!
Devlet evlatlarını hem döver, hem sever!
İsterse sürer!
Berfo Ana, 104 yaşına kadar oğlunun mezarını aradı ama bulamadan öldü...
Dargeçit...
Çocuklar öldürüldü orada, ne çabuk unuttunuz CHP’li belediye başkanını!
Nasıl unutursunuz Batman’da intihar eden kızları, kadınları...
Güneydoğu’yu kuşatan, devlet eliyle kurulan Hizbullah’ı...

***

Ne umut ne sevgi!
Umutsuzluk ve sevgisizlik sarmalında yaşadık hep...
Bu halk bir gün gözlerini açacak, umuda, sevgiye, hayata açılan sevgi ve umut kapısını mutlaka aralayacak...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları