Hikmet Çetinkaya

Elleriniz Kanlı...

30 Aralık 2014 Salı

Bir görüntü, esinti, renk, koku, davranış, eylem!
Bir ses, bir yakarış, gürültü!
Belleğin gizemli kapısını farklı düşünceler, inançlar vurur kimi zaman...
Kapı açılır, kapanır!
Bellek bunları kayıt altına alır, çağrışımlar belleğin gizemli kapısında insanın karşısına çıkar.
O zaman anlarsınız tüm olup bitenleri, unutulmuş bir kitabın eski sayfalarını çevirirken.
Hayatla dalga geçtiğini umursamadan geçen yılların hesabını yaparsın bir bir...
Doğrular, yanlışlar!
Sevgi ve barış sözcükleri...
Devlet içinde örgütlü çeteleri, kıyımları anımsarsın.
Oysa tüm bu kanlı olayların içinden çıkmışsındır, acı çekmişsindir, pek çok canı yakmışsındır...
O canlar yanarken, masum insanlar zindanlarda yatarken, hastalanıp ölürken, intihar ederken hiç umursamamışsındır...
Gökyüzü açıkken büyük pencerelerden güneşin girdiği günler, o insanlar karanlığın derinliğine itilirken sen alkış tutmuştun...
Bak aynı durum şimdi başına geldi!
Ben yağmurlu bir sabahta yıllar öncesine, gençliğimin avarelik günlerine, siyasal hareketlere, kıran yıllarına bir yolculuk yaptım...
Cizre’de birkaç gün önce çıkan kanlı olayları televizyonlardan izlerken, üç kişinin öldüğünü, onlarcasının yaralandığını öğrendim...
Cizre’de devlet yoktu!
Hüda-Par ve PKK’nin gençlik örgütü, yaşadıkları kentin sokaklarına denetim çadırları kurmuş, kimlik denetimi yapmış, ardından kıyamet kopmuştu.
İşte o zaman çığlık attım:
“Devlet nerede devlet?”

***

Bir zaman tüneline dönük bir yolculuktaydım...
90’lı yıllara doğru uzandım...
Bir korku, bir kan gölü, ölümler, asit kuyuları!
Belleğin gizemli kapısı vuruluyordu...
Hizbullah ve PKK...
Öldürülen Türk ve Kürt aydınları...
Dersim katliamı, öldürülen masum insanlarımız, unutulmuş bir eski kitabın sayfalarında yazılanlar.
Hizbullah’ı devlet, PKK’ye karşı kurdu, eğitti, silah verdi...
İtirafçı ordusu kuruldu...
Gençler öldürüldü, demokratlara, siyasetçilere suikast yapıldı Batman’da ve pek çok yerde...
Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan, korumalarıyla birlikte delik deşik edildi...
Komutanlar öldürüldü!
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın... unuttunuz mu?
Çağrışımlar zamanın gerisine düşer hep...
Belleğimizden silinir, tıpkı Roboski katliamında olduğu gibi.
34 kişi için ağıt yakıldı!
Roboskili çocukların kanlarını ellerinizde gördüm o eski kitabın sayfalarında!
Yargıda o dosyayı kapattınız!
Utanmadan, sıkılmadan!
Vicdansızsınız!

***

Cizre’de yaşanan kanlı olaylar bana 90’lı yılları anımsattı...
Acıları!
Kıyımları!
Faili belli olan, “faili meçhul” denilerek üstü örtülen cinayetleri...
Bir kışkırtma var!
Kışkırtmanın nereden geldiğini açığa çıkarmak devletin görevi değil mi?
Ölenler bizim insanımız, dinleri, ırkları, inançları, mezhepleri, dilleri, renkleri ne olursa olsun...
Vicdan sahibi olan, bu kanlı olaya “Hüda-Par mağdur, hayır PKK mağdur” demez, diyemez...
Bir kışkırtma varsa bunu tüm çıplaklığıyla gözler önüne serer bir hukuk devleti...
Yapandan hesap sorar!
Ortada bir egemenlik savaşı (Hizbullah ve PKK arasında) varsa bunu kanıtlar...
Demokrasi bir yaşam biçimidir!
Laik demokratik, sosyal hukuk devleti yasaklarla değil yasalarla yönetilir!

***

Tarih baba bize yine ders veriyor...
Belleğimizin kapısını çalıyor, insanlık için, özgürlük, demokrasi, hukuk, adalet için!
Acaba devlet bunun farkında mı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları