Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Uğursuz miras

13 Ocak 2020 Pazartesi

Geçen on yıl insanlığa uğursuz bir miras bıraktı. Bu mirasın içinde, türlü felaketler, düşük olasılık-büyük sonuç ilişkisini ifade eden “siyah kuğu” olayları doğurmaya aday en az altı “olay alanı” olduğu söylenebilir.

1)  Geçen on yıl boyunca sermayenin kâr odaklı doğasının, alınamayan önlemlerin ürünü “küresel iklim krizi” böyle bir olay alanı. Bu alan, savaşları, insani felaketleri, kültürel toplumsal tepkiler üzerinde “Yeni Faşizmi” doğurmaya başladı. AKP rejimi de bu 10 yılın mirası.

2) Ortadoğu ve Kuzey Afrika bir diğer “olay alanı”: Bu alandaki dinamikler üç patlama noktasında enerji biriktirmeye devam ediyor: Irak savaşı ve Suriye iç savaşı, Libya’nın dağılması. IŞİD canavarı, Rusya’nın bölgeye inmesi geçen on yılın mirası. Yeni on yılın ilk “siyah kuğu” fenomeninin, Kasım Süleymani suikastının, bu alanda doğduğunu gördük. Bu da Trump yönetiminin İran’la yapılan nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çıkmasının mirası. Su kaynakları, enerji havzaları, göç dalgaları, bu alanın birinci olay alanıyla kesişme noktalarını oluşturuyor.

AKP Türkiyesi’nin, bölgedeki hemen tüm ülkelerin ve Avrupa Birliği’nin, Rusya’nın, ABD’nin uyarılarına karşın Libya’ya asker göndererek bu “olay alanını” kaotik olasılıkları içine gönüllü olarak atlamasını da, geçen on yıl mirası olarak düşünebiliriz: Rejim, toplumdan rıza alma kapasitesini yitirdi, kendi içinde parçalanmaya başladı, içerde baskı arttı, dışarda militarist /İhvancı maceralar gündeme geldi.

3) Çin ve ABD arasındaki hegemonya rekabeti de geçen on yılın mirası. Bu on yıl ticaret savaşlarını, teknolojik üstünlük rekabetini, Çin-Rusya yakınlaşmasını, ABD ile AB arasındaki uyumsuzlukları içeren bir “olay alanı” yarattı. AKP Türkiyesi işte bu “olay alanı” içinde, yeni on yıla, geleneksel ittifaklarını değiştirmeye çalışarak ülkesinin iç sorunlarında uzlaşma yerine kutuplaşmaya, dinci totaliter reflekslere dayanarak, ülkenin kültürel ve insani sermayesini çarçur ederek giriyor.

4) Neo-liberal ekonomik modelin ve finansal krizin enkazı üzerinde milliyetçi, yabancı düşmanı, sağ popülizm, beyaz üstünlüğü fantezileri, Yahudi düşmanlığı yeniden canlandı, bu uğursuz eğilime “İslamafobi” eklendi. Demagog liderleri, uluslararası ağları, terörist militanlarıyla “Yeni Faşizm” işte bu uğuruz on yılın mirası. AKP Türkiyesi Ortadoğu’da örnek olamamıştı ama parlamenter demokrasiyi, hukuk devletini ortadan kaldırma becerisiyle Batı’da kimi “yeni faşist” liderlere örnek olduğu söylenebilir.

5) Neo-liberal ekonomik modelin bir mirası sağ popülizm ise bir diğer mirası da, Arap isyanları, meydan işgalleridir. Kitlelerin büyük çaplı olarak ve demokratik taleplerle onlarca ülkede, aktif siyasete katılmaya başlaması, kadın hareketinde büyük bir canlanmanın başlamasıdır. “Yeni Faşizmi” yaratan “olay alanıyla”, demokratik kitle muhalefetini, kadın hareketindeki canlanmayı yaratan “olay alanı” şimdi, devlet, iktidar, iklim krizi noktalarına kesişiyor. Bu kesişme, sosyalist gelenek açısından hem tarih sahnesine dönme olasılığını hem de yok olma riskini getiren çok patlayıcı bir “ortak alan” yaratıyor. Sol hareketin bu kesişme alanına uygun söylemi ve çalışma tarzını hızla geliştirmesi, hedef kitlesini, araçlarını bir an evvel bulması gerekiyor.

6) Geçen on yıl bize sosyal medya, üzerinden “büyük veri” depolarını ve algoritmalar (kendi kendini yazabilen programlar) gibi son derecede karmaşık ve tartışmalı bir miras bıraktı. Gelinen noktada şekillenen “izleme-gözetleme kapitalizmi”, dev şirketlere, devletlere, sosyal medya kullanıcılarının emeklerini (kullanırken oluşan bilgiyi) karşılıksız edinmeye, vatandaşlarının öznelliklerini şekillendirmeye, ekonomik siyasi tercihlerini yönlendirmeye dayanan bir birikim tarzı son on yılın mirasıdır. Bu miras devletlerin vatandaşlarının özgürlüklerini kısıtlama, cezalandırma kapasitelerini hızla artırıyor.

Yukarda aktardığım uğursuz miras içinde “Yeni Faşizm”in, kitlesel demokratik muhalefetin ve izleme kapitalizminin “alanları” kesişiyor. Bu kesişme insanlığı, yüz yıl sonra yine bir yol ayrımına getirdi. Bir tarafta faşizm, savaşlar ve kaçınılmaz bir ekolojik yıkım. Diğer tarafta, keşfedilmeyi bekleyen “başka bir yaşam”. Zaman giderek hızlanıyor...




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Siyasetin sefaleti 16 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları