Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
‘Canavarların zamanı-II’ ve Türkiye
Atlantik Konseyi, 2016’da yayımladığı Küresel Riskler 2035 başlıklı raporunu, Gerileme ya da Rönesans başlıklı bir çalışmayla güncelledi. Okurken, 14 Kasım tarihli yazımda aktardığım “Eski dünya ölüyor, yenisi doğmakta zorlanıyor: Şimdi canavarların zamanıdır” sözleri geldi.
'Bir tarihsel ritim bitti'
Rapor, 2016
raporunun saptadığı eğilimlerin daha da güçlendiğini vurguladıktan
sonra ekliyor: “Soğuk Savaş sonrası düzen bir ‘yeni normal’ yaratamadan
çözülmeye devam ediyor”. “1990’ların tek
kutuplu dünyası... Artık kesinlikle geride kaldı”. “ABD’nin gerilemesinin
kesinleşmesi kaçınılmaz değil ama Çin ile açık bir çatışma riskleri artırır”. “Çin’de sert bir ekonomik kriz patlak verirse bu,
dünya çapında bir ekonomik yıkıma, korumacılığa, siyasi istikrarsızlığa yol
açar.”
Rapor, “bu
jeotektonik ve jeostaretjik kaymalar döneminin daha birçok yıl etkisini
göstermeye devam edeceğini” düşünüyor. Çünkü
“Batı önderliğinde kurulan liberal düzene yol açan tarihsel ritim sona
ermiştir”. Rapora göre, “dünya
şimdi, ilkim değişikliği, devletler arası çatışmanın geri gelmesi,
eşitsizliklerin artmasıyla toplumsal istikrarına sona ermesi gibi muazzam
sorunlarla karşı karşıyadır”.
Rapor, “bu varoluşsal sınavları aşabilecek siyasi, entelektüel hatta
kimilerine göre spiritüal bir Rönesans olmadan insanlığın geleceğe hep birlikte
ilerlemesi mümkün olmayacaktır” saptamasıyla bitiyor.
Evet, bir dönem bitti, yenisi henüz doğamıyor. Yine de rapor, 2035’e doğru üç senaryo kurguluyor. Seksen sekiz sayfalık raporun içinde Türkiye sözcüğü, küresel ve tarihsel analizin yer aldığı ilk 76 sayfada değil, senaryolar bölümünde yalnızca üç kez, çok kısaca geçiyor.
Üç senaryo ve Türkiye
Birinci
senaryo, bir “yeni normal”, bir tür restorasyon öngörüyor.
ABD ile Çin aralarındaki ilişkilerde bir denge oluşuyor. Çin devlet kapitalizmi
modelini terk ederek liberal düzenin kurallarını benimsiyor. Küreselleşme,
ulusalcılık dalgasını aşarak ilerlemeye devam ediyor. Demokrasi dalgası yeniden
yükseliyor, Türkiye’de de liberal demokrasiyi restore eden reformlar başlıyor.
Avrupa Birliği yaşamaya ve gelişmeye devam ediyor, Türkiye ile bir “özel
ilişki anlaşması” imzalıyor (üyelik
artık tümüyle gündemden çıkmış - E.Y.).
İkinci senaryo, küresel çapta bir kaos öngörüyor.
ABD’nin gerilemesi sürüyor, Çin ile arasındaki gerilim tırmanıyor. ABD ile
Avrupa arasındaki çatlak büyüyor, gündemdeki konular üzerinde bir işbirliği
giderek zorlaşıyor. Bu ortamda, Çin’de patlak veren derin ekonomik kriz tüm
dünyada, ama öncelikle gelişmekte olan ülkelerdeki orta sınıfı vuruyor,
ekonomik ve siyasi istikrarsızlıkları derinleştiriyor. Orta sınıfın geleceğe
ilişkin projeleri çökerken hem ekonomik kriz hem de yeni bir göç dalgası merkez
ülkelere ulaşıyor. Büyük güçler arası rekabet daha da sertleşiyor. Bu ortamda,
AB, kaynaklara ve piyasalara ulaşma
çabasıyla Türkiye ile
ilişkilerini geliştiriyor (bölgeler paylaşılırken Türkiye’nin AB’ye bağımlılığı
artıyor - E.Y.).
Üçüncü senaryo: Bu senaryoda, Çin ile ABD arasında ekonomik askeri rekabet devam
ediyor. İki ülkenin dış politika uzmanları karşı tarafı düşman olarak
tanımlıyor. İki ülke arasında ekonomik bağlar kopmaya başlıyor. ABD-Avrupa-NATO
ve Çin-Rusya kampları arasında bir “iki kutuplu dünya oluşuyor”. Rusya ile Çin, bir ortak savunma anlaşması imzalıyorlar.
Bu
senaryoda, Türkiye’nin hem NATO
hem de Rusya için önemi artıyor. Her iki taraf da İstanbul (artık
başkent İstanbul olmuş - E.Y.) üzerindeki etkilerini artırmak için
yarışıyorlar: Türkiye bu iki kamp arasında bir nüfuz alanı çatışmasının
(paylaşımının - E.Y.) konusu olmuş.
Atlantik
Konseyi’nin
raporunu hazırlayan analistler, Türkiye’yi bir oyun kurucu özne olarak değil,
büyük güçler arasına sıkışmış bir paylaşım konusu (nesnesi) olarak görüyor.
Bu senaryoların hiçbiri yeni bir “uzun döneme” (tarihsel ritim) açılmıyor; bir Rönesans olasılığı içermiyor. Bu da çok doğal. Rapor, kapitalizmin ufkunun ötesine bakması olanaksız bir aklın ürünü. Öyleyse, “canavarların zamanında” yaşamaya/ölmeye devam edeceğiz. Yeni “tarihsel ritim”, eğer doğarsa, bu canavarlarla savaşanların ellerinde doğacaktır.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Bahçeli ile görüşmesini anlattı
- Soylu'dan 'Özür dileriz' çıkışı
- İhraç talebi ile disipline sevk iddiası!
- AKP'li başkandan 'torpil' savunması
- 2 çocuk vurulmuş halde ölü bulundu!
- İşte Enes Güran'ın kolundaki ısırık izinin fotoğrafı
- CHP'den 'İmamoğlu' çağrısı
- 'Erdoğan' zirvesi sonrası MHP'den bir paylaşım daha!
- 'Bundan 25 gün önce de...'
- Çok konuşulacak 'Kabine değişikliği' kulisi