Hikmet Çetinkaya

Cemaatin Yaktığı Canlar!..

03 Aralık 2013 Salı

Hukuk devleti, temel hak ve özgürlükler...
Demokrasi...
Evrensel hukuk...
Adalette eşitlik...
Ezilip geçilirken, çocuklar zindanlara atılırken.
Falakaya yatırılırken, işkenceden geçirilip tecavüz edilirken...
Sahi siz neredeydiniz?
Gazeteciler, muhalifler, bilim insanları, sendikacılar, yurtseverler, solcular, sosyalistler fişlenirken...
Yasal ya da yasadışı telefonları dinlenirken...
Bir üniversiteli genç poşu taktığı için otobüs durağından alınırken...
Terörist yaftasıyla tutuklanıp aylarca tutuklu kalırken, bugün onlarca yıl hapis cezasıyla tutuksuz yargılanırken...
Niçin kılınız bile kıpırdamadı?
Dağlarımız, ovalarımız, koylarımız, büklerimiz yağmalanırken, “çokuluslu altın avcıları” siyanür göletleri yaparken...
İnsanlar ölümcül hastalıklara yakalanırken...
Çevrecileri “ajan” diye suçlayıp gizli çekimler yaparken, Erzincan İliç’te dönen dolapları, altın avcılarının alışverişlerini...
Gerçekleri ortaya çıkaran Erzincan Cumhuriyet Savcısı İlhan Cihaner’i makamında gözaltına alan, Erzurum’da tutuklayan...
Özel Yetkili Savcı’yı yere göğe sığdıramayan...
O sizin kimi yazarlarınız, bugün kalkıp demokrasi ve özgürlük dersi verirse...
Size kim inanır!

***

Bugün 3 Aralık 2013...
En ağır eleştirileri yapıyorsunuz AKP hükümetine karşı...
Çarpık eğitim düzeninin ürünüdür dershaneler.
Önce bu çarpık eğitim düzeni değiştirilmeli...
O zaman dershanelere gerek kalmaz.
Ancak burada bir gerçek var!
Çağdaş bir eğitim düzeninin gelmesi için bugüne dek çaba gösterdiniz mi?
Özel okullardan değil devletin eğitim kurumlarından söz ediyorum...
Hayır!
Şimdi demokrasi ve özgürlük diyorsunuz...
Kime?
Şöyle bir bakın kaç gazeteci içeride...
Türk, Kürt...
Laz, Çerkez...
Mustafa Balbay, Yalçın Küçük, Merdan Yanardağ, Tuncay Özkan, Deniz Yıldırım, Turan Öz, Hikmet Çiçek...
Odatv davası...
Soner Yalçın, Nedim Şener, Ahmet Şık, Müyesser Yıldız, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu...
Daha pek çok kişi...
Ne kadar yattılar zindanda?
Hiç destek vermediniz....
Baştan terörist olarak gördünüz, yerden yere vurdunuz onları...
Odatv davası sürüyor...
Yazarlarınız tek satır yazdı mı?
Ölümlere alkış tuttunuz!
O yıllar iktidar ortağıydınız...
Bavullar içindeki sözde belgeleri, CD’leri Özel Yetkili Cumhuriyet Savcıları’na taşıdınız...
Çok canlar yaktınız çok!

***

7 Ocak 2009...
Bedrettin Dalan’ın Acıbadem’de bulunan İstek Vakfı’nı polis basmıştı.
Dalan yurtdışına kaçmıştı zaten...
Haberlerde öğrenmiştim...
Vakıf evime çok yakındı...
Gazeteye giderken, giriş kapısına yakın bir yerde durdum. Haberciler beni gördü. Konuşmamı istediler, bir şeyler söyledim. Gazeteye döndüm...
Televizyonlarınız benim konuşmamı verdi haberlerde...
Bir gün sonra, Gülen’e yakın bir yazarınız, benim panik içinde İstek Vakfı’na geldiğimi falan yazdı.
Beni hedef gösteriyordu...
Benim gazeteci olduğumu unutmuştu...
Gülüp geçtim.
İhbarcılık, gözdağı en büyük silahınızdı...
Bugüne değin hiç bu konuya değinmedim, şimdi yazıyorum.
Zaman’ın küçük kardeşi Taraf’ta yazan bavulcu kardeşin haberine göre, Ömer Dinçer’in “13 Aralık 2010’da bitti” dediği irtica fişlemeleri, 2011-2013 yılları arasında da sürmüş.
Devlet kadrolarında görevli Nakşibendi, Süleymancı ve Gülen cemaatine yakın olanlar.
Devlet böyle işte!
Elinde sopası var!

***

Açılan bavullarda olan belgeler sanırım yeni değil...
Arşivden çıkıyor...
Çok yazdık çok!
Ne sivil vesayet ne de askeri vesayet...
Laik demokratik bir hukuk devleti...
Temel hak ve özgürlükler...
Bakın, fişlemeler polisten yargıya, üniversiteden devlet kadrolarına kadar uzanıyor.
Tek din, tek mezhep!
Tek ırk!
Biat kültürü!
İnsanlar gözaltına alınıp tutuklanırken, sahte CD’ler, sözde belgeler bavul dolusu taşınırken...
E-muhtıra verenler İzmir Kordonboyu’nda komutanıyla kadeh tokuştururken, Alparslan Arslan’la Balbay’ı aynı torbaya koyarken..
Gezi direnişçileri terörist olarak görülürken...
Vicdanınız sızlamadı değil mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları