Erdal Atabek
Erdal Atabek erdalatak@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kurban ve bayram...

05 Ağustos 2019 Pazartesi

Çeyrek altının fiyatını biliyor musunuz? 418 TL imiş.
Hani şu doğumlarda, sünnetlerde götürülmesi âdet olan armağan. Çeyrek altın. Ünlüdür.
Doğayı kurban ediyorsunuz şu aralar.
Doğa harikası olarak size emanet edilmiş Kaz Dağları’nı altın çıkarma uğruna bir yabancı firmaya peşkeş çektiniz.
Yöneticileriniz yapıyor bu işi elbette sizin adınıza.
Onları alaşağı edemediğiniz için, sizin adınıza işliyorlar bu suçu.
Altın uğruna işleniyor bu cinayet.
Doğa katliamı yaşanıyor İda Dağları’nda.
Elbette bilinçli yurttaşın isyanı var. Toplanıyor, haykırıyor, kabul etmiyor.
Sizin adınıza iktidar olmuş zulüm, bunlara aldırış etmiyor.
Doğayı kurban ediyorsunuz. Neyin bayramını yapacaksınız?
Hakkınız var mı bayram yapmaya?

***

6 Ağustos 1945. Güzel bir sabahtı. Kent gündelik yaşamını sürdürüyordu. İşe gidenler, okul yollarında çocuklar.
Saat 08.15’te bir uçak gökyüzünde belirdi ve bir bomba attı kent üzerine. İlk atom bombası atılmıştı.
Hiroşima bir anda buhar oldu. 140 bin kişi hemen öldü. Daha sonra radyasyon yanıklarından çok daha fazla kişi etkilenecekti.
9 Ağustos günü Nagazaki’ye bir atom bombası daha atıldı. 80 bin kişi hemen öldü. Nagazaki de yanıp yıkılmıştı.
Japonya teslim oldu. Aslında daha önce teslim olacaktı da, müttefikler, imparatorun istifa şartını koyduklarından kabul edilmemişti.
Atom bombası aslında Japonya’yı teslime zorlamak için değil, Sovyetler Birliği’ne gözdağı vermek için atılmıştı.
İnsan kurban etmelerin sonu yoktu.
Aztekler, ilahların öfkesini yatıştırmak için bakire kızı kurban ederlerdi.
Şimdi ise emperyalizmin aç gözünü doyurmak için on binlerce insan kurban ediliyor.
Amerika’nın Irak savaşında 30 bin Amerikalı asker öldü. Ama 1 milyon 500 bin Iraklı’nın ölümü haber bile yapılmadı.
Ortadoğu’daki ölümler petrol savaşının kurbanlarıdır.
Ama her kurban ölümle bitmez ki.
Yaşamak zorunda bırakılan kurbanlar da vardır.

Yaşayan kurbanlar
Hiç suçu olmadan hapiste yatanları düşünüyor musunuz?
Muhalif gazetecileri, hapiste yatan muhalif politikacıları, yazı yazdığı için, düşüncelerini açıkladığı için hapis cezası alanları.
Düşünüyor musunuz? Düşünün. Hiç değilse düşünün ve neler yapabileceğinizi sorun kendinize.
Adaletsizliğin kurbanları onlar.
Bildiri imzaladılar, düşüncelerini açıkladılar diye kürsülerinden uzaklaştırılan, görevlerinden atılan, işsiz bırakılan akademisyenleri, kamu görevlilerini düşünüyor musunuz? Düşünün.
Zorbalığın kurbanlarıdır onlar.
Ekonominin kurbanlarını biliyorsunuz. İşsizler.
İşsizler, ekonominin kurbanlarıdır.
Hani, “şu ay şu aydan iyi olacak” diye masal anlatan damat bakanı dinlerken ağustos ayının cart diye geliveren zamlarını.
Kurban sizsiniz dostum. Kurban sizsiniz.
Boşuna bakmayın o güzelim koçların gözlerine.
Kurbanlık koç seçilirken gözleri parlak olacakmış da...
O parlak gözlerle koç size bakarken, asıl kurbanın siz olduğunu söylüyor gibidir.
Koçun elinde bıçak yok ama görüyor.
Sizin elinizde bıçak var ama görmüyorsunuz.
Kurban sizsiniz.
Adaletinizi kurban ediyorlar.
Emeğinizi kurban ediyorlar.
Umutlarınızı kurban ediyorlar.
Eğitiminizi kurban ediyorlar.
Geleceğinizi kurban ediyorlar.
Siz takvimde bayram tatiline bakıyorsunuz.
Biraz soluk alacak bir yer arıyorsunuz.
Bir parça ferahlık arıyorsunuz.
Bir nefeslik oksijen arıyorsunuz.
Vatanınızı yağmaladılar dostum.
Sizin bayramınız bilinciniz olsun.
Bilinciniz mücadelenizin bayramı olsun.
Gerçek bayramınız budur...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları