Barış Terkoğlu

Saray’daki ‘SETA lobisi’ni ne zaman konuşacağız?

08 Temmuz 2019 Pazartesi

Biliyorum, okudunuz. Dün Cumhuriyet’in manşetiydi. SETA’nın gazeteciler için hazırladığı fişleme raporundan söz ediyorum.
Haberi okurken geçen hafta konuştuğumuz fotoğrafı düşündüm. Hatırlayın, Erdoğan ve Trump görüşüyordu. İki tarafın heyetleri ise dizilmişti. Cumhurbaşkanlığı’nın paylaştığı fotoğraf eğlence konusu oldu. Amerikalıların ellerinde not defteri varken bizimkilerin boştu. Sanki Türk heyeti birazdan “fazla kalemi olan var mı” diyecek gibiydi. Oysa Amerikalıların paylaştığı fotoğraflara bakınca fark ettik. Türk heyeti de defter-kalemle gelmişti. Yani sorun yanlış fotoğraf seçimi, bir başka deyişle iletişim kazasıydı. Peki, neden Cumhurbaşkanlığı böyle bir iletişim kazasının ortasına atılıyor?
Sebebi basit. Çünkü fotoğrafı paylaşanlar diplomasinin değil, kendi yakışıklı hallerinin görülmesini istiyor. Fotoğrafta MİT Müsteşarı ve bakanların dışında gözüme iki isim çarpıyor.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun göreve gelmeden önce SETA İstanbul Genel Koordinatörlüğü ve SETA Genel Koordinatör Yardımcılığı yaptı. Fotoğraftaki diğer isim, “SETA” denilince akla gelen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise SETA’nın kurucu başkanıydı. Haliyle Cumhurbaşkanlığı’nın bir tür SETA kazasına uğradığını söylememiz yanlış olmaz.
Yalnızca bu değil.
Hatırlayın, seçim arifesinde Cumhurbaşkanlığı bir de Apo kazası” yaşadı. Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyesi Burhanettin Duran, Abdullah Öcalan’a televizyonda “sayın” demiş, ortalık ayağa kalkmıştı. Ne hikmetse seçim için Apo’nun devreye sokularak mektup yazdırılması bundan sonra oldu. Kim mi Duran? SETA’nın Genel Koordinatörü.

Devletin içindeki ‘SETA ağı’
Elbette her düşüncenin politika üreten bir kuruluşu olabilir. Ancak Türkiye’de garip bir şey oldu. Bir dönem pıtrak gibi çoğalan düşünce kuruluşları birer birer saha dışına itildi. ASAM örneğinde olduğu gibi ardındaki sermayenin el çektirilmesi ya da TUSAM gibi destekleyen kuruluşun Ergenekon kumpasına dahil edilmesi sayesinde haritadan silindi. Tam da bu süreçte SETA ortaya çıktı. AKP’nin entelektüel liderliğine soyunan oluşum, bir düşünce kuruluşundan fazlasıydı. AKP içinde bile rahatsızlık yaratan bir durumdan, devletin içinde aşağı yukarı herkesin farkında olduğu bir tespitten söz ediyorum: Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndan üniversitelere, devletin kritik kurumlarından (başta Sabah olmak üzere) medyaya uzanan garip bir “SETA ağı” var.
Hatice Karahan’ın Cumhurbaşkanı’nın ekonomiden sorumlu danışmanı olduğunu okuyorsunuz. Özgeçmişine bakınca SETA’da ekonomi araştırmaları yaptığını görüyorsunuz.
15 Temmuz gecesi saat 22.10’da kendisini arayan gazeteci Hande Fırat’a “Neler olduğundan haberim yok” diyen MİT Basın Müşaviri Nuh Yılmaz’a bakıyorsunuz. Özgeçmişini okuyunca SETA’nın Washington Koordinatörü olduğunu ya da Sabah-ATV geçmişini görüyorsunuz.
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı’na atanan Muhammet Mücahit Küçükyılmaz’a bakıyorsunuz. “SETA Vakfı’nda iletişim koordinatörü” olduğunu görüyorsunuz.
Medyaya girip uzun bir liste yaparak sizi sıkmayayım. Daha önce bu köşede okuduğunuz “Teksas lobisi” tabirini yine mi kullanalım? Ya da “SETA lobisi” mi diyelim? Siz karar verin. Ama devletin kritik kurumlarına, medyanın köşelerine “eleman yetiştiren” ilginç bir ağdan söz ediyoruz. Daha da ilginci bugün fişleme özgüveniyle hareket eden SETA, düne kadar Kürt ya da Ermeni açılımı politikalarında ya da kumpas davalarında Washington koridorlarında “özgürlükçülük” oynuyordu.

‘Gölge CIA’nın istihbarat kaynağı

Yabancı medyada çalışan Türkleri fişleyen SETA’nın kurucu başkanının İbrahim Kalın olduğunu söyledik. Merak ettiğim Kalın’ı da birileri fişledi mi?
Neden mi?
15 Temmuz gecesi Erdoğan’ın uçağının lokasyonunu paylaşan Stratfor’u hatırladınız mı? Teksas merkezli, George Friedman tarafından yöneltilen kuruluşa, yandaş ya da muhalif tüm medya “gölge CIA” yakıştırması yapıyor. Zira kuruluş, güvenliğin özelleştirildiği dünyada ücreti karşılığında istihbarat hizmeti veriyor.
Mahrem kitabımızda var. Wiki- Leaks, Stratfor’un arşivini yayımladı da Türkiye’deki kaynaklarını öğrendik. Meğer Stratfor’un Türkiye’deki istihbarat kaynaklarından biri SETA’nın kurucu başkanı İbrahim Kalın’mış. “Gölge CIA”nın Türkiye uzmanı Reva Bhalla’nın 10 Mart 2010’da Başbakanlık ofisinde İbrahim Kalın’la görüştüğü belgelerde var. Stratfor Direktörü George Friedman’ın Kalın’a, “Gülen hareketi ile aramızı düzeltmemize yardım et” ricasını Kalın’ın yerine getirmesi de.
31 Mayıs 2010’da Friedman eşiyle istihbarat toplama gezisi için Türkiye’ye geldiğinde altlarına araba ve şoför ayarlayan bile Kalın. Friedman, 14 Eylül 2010 tarihli e-postasında Kalın’dan şöyle bahsediyor:
“Bu adam büyük bir kaynak... Bu adamla kurduğum ilişki ve yaptığım görüşme kesinlikle gizli kalmalıdır.”
Bugün fişleme yapan SETA’nın kurucusu Kalın’ın Stratfor’a gönderdiği bir e-posta da arşivlerde duruyor. Yabancı medyada çalışmak ne ki! E-postada anlattığına göre Kalın, Türkiye’de medyaya “gölge CIA” lehine haber yaptırıyor ve bunu “patronlarına” şöyle bildiriyor:
“Sevgili George ve Kamran, bazı medya kuruluşlarına Stratfor’un Türkiye ve Balkanlar hakkındaki raporunu haber yapmalarını söyledim ve ürettikleri haberlerin linklerini aşağıda gönderiyorum. İbrahim.”
Bir zamanlar Washington’da ABD ofislerinden Fethullahçıların kurumlarından çıkmayan İbrahim Kalın...
FETÖ’nün para aktardığı Georgetown Üniversitesi’nin 2009 yılında hazırladığı “en etkili 500 Müslüman” listesine Fethullah Gülen’i 13. sıradan sokan İbrahim Kalın...
Kavga başlayana kadar FETÖ’nün Today’s Zaman’ında yazan İbrahim Kalın...
Şimdi onun SETA’sı yıllardır Cumhuriyet’te “emperyalizm” teorisini anlatan Ergin Yıldızoğlu’nu fişliyor.
Eski “paralel”leri konuştuk, eski “andıçlar”ı tartıştık.
Bakalım şimdikilerle ne zaman hesaplaşacağız!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları