Hikmet Çetinkaya

Hizbullah, JİTEM ve Canilere Selam(!)

01 Aralık 2013 Pazar

Demokrasi ve hukuk devleti kavramlarının dilimizden düşmediği bir ülkede, insanların şiddet sarmalında yaşamaları...
Temel hak ve özgürlüklerin çiğnenmesi...
Bize bu yaşananlar neyi gösterir?
Bu ülkede demokrasi ve hukuk devletinin olmadığını...
Sağa sola, geriye ve arkaya baktığımızda bizi hep kandırdılar, gerçekleri gizlediler.
İçi boş sözlerle, adalet, hak, hukuk, eşitlik diyerek...
Eğitim sistemimizin bir benzeri dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde yok.
Diplomalı işsizler ülkesinde yaşıyoruz.
Emeğin sömürüldüğü, varsılın daha varsıl, yoksulun daha yoksul olduğu Türkiye’de, devletin yurttaşlara karşı olan suçları örtülüyor.

***

Orantısız şiddete destek verilen bir ülkede, birinin bir başkasını ezmesine göz yumulurken, suçsuzdan örgüt yaratılırken, suçlular özgürce dolaşabiliyor.
Ethem Sarısülük’ü başından vuran polis Ahmet’e devlet neredeyse madalya verecek.
Peki intihar edan polis Ahmet’lere ne yapıyor?
Geride kalan karısı, iki çocuğu var.
Ahmet’ler beylik silahlarını şakaklarına dayayıp tetiği çekiyorlar?
Nedenini müdür beyler bulmuş:
“Medya sorumlu!”
Poliste iç şiddet var!
Polisin örgütlenmesine karşı çıkılıyor.
Emniyet-Sen uygulamada “orantısız güçle” karşı karşıya kalıyor...

***

Türkiye’nin son 40 yıllık tarihi kanlı sayfalarla doludur...
Devlet, demokrasi, özgürlük, adalet, hak ve hukuk isteyen gençleri, aydınları, bilim insanlarını, yazarları, gazetecileri tetikçilerle öldürmüştür.
Bırakalım 70’li ve 80’li yılları, yirmi yıl önceye dönüp bir bakalım.
Güneydoğu’da PKK ve devlet destekli Hizbullah’ın işlediği cinayetlere...
Vedat Aydın, Diyarbakır’da gecenin kör karanlığında evinden alınıp öldürülmüştü.
O tarihte Bülent Ecevit, Aydın cinayetiyle ilgili bir açıklama yaptı:
“Bu cinayet kontrgerillanın işidir!”
Yine o yıllar Hizbullah Diyarbakır, Silvan, Lice, Batman, Mardin’de üstelik gündüz, pantolon giyen, makyaj yapan kadınları arkadan yanaşıp satırla öldürüyordu.
Devlet, insanları öldüren Hizbullah militanlarını koruyup kolluyordu...
Dönemin OHAL valileri bu cinayetler karşısında ne diyorlardı:
“Cinayetler münferit, örgütsel değil, üstelik Hizbullah diye bir terör örgütü yok!”
2000 yılında Hizbullah diye bir terör örgütü olduğunu öğrendik, yapılan operasyonlar sayesinde...
Domuzbağı, işkence ve cinayetler.
Mezar evler...
Hepsi ortaya çıktı!
Peki Hizbullah’ı Güneydoğu’da jandarmanın eğitim alaylarında eğiten JİTEM ne oldu?
Hizbullah şimdi siyasal bir oluşum oldu, parti sözcüleri ise televizyonların vazgeçilmez konukları...

***

24Ekim 2004...
Trabzon’da McDonald’s bombalandı, 5’i çocuk 6 kişi yaralandı.
Bombacı İstanbul’da yakalandı. Dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek’ti...
Akyürek açıklama yaptı:
“Olay örgütsel değil, bireysel!”
Zaten hep öyle olmuştu...
Örgüt falan yoktu..
Eylemci Yasin Hayal’di...
İşin içinde abi Erhan Tuncel vardı...O dönemde ya jandarmanın ya da polisin ücretli elemanıydı. Olayın üzerine gidilse Ogün Samast, Hrant Dink’i öldürmeyecekti.
Neyse, abi Erhan birkaç gün gözaltında kaldı, salıverildi. Bireysel suçtan Yasin Hayal 11 ay kadar yatıp çıktı.

***

Pek çok olay var arşivimde...
Ara sıra çıkarıp yazıyorum işte!
Devlet böyle!
Çok derinde...
Birileri ne diyor:
“Hizbullah, JİTEM, canilere selam!”
Çoğu dışarıda... Hep birlikte yaşayıp gidiyoruz...
Yeni gelenler de var...
Türkiye - Suriye sınırında onlar.
El Kaide ve El Nusra...
Hepsine selam olsun, örgütsel, bireysel(!)...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları