Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Her gün biraz daha tehlikeli…’

17 Haziran 2019 Pazartesi

Fransa’nın Birleşmiş Milletler tem­silcisi François Delattre dünya “her geçen gün biraz daha tehlikeli oluyor” diyordu. İki gün sonra, Umman Körfezi’nde, iki petrol tankerini hedef alan saldırılar, adeta Delattre doğruladı.
 
‘Yeni dünya düzensizliği’
20 yıl Fransa’nın ABD ve BM tem­silciliğini yaptıktan sonra ülkesine dönerken, geçen hafta The New York Times’da yayımlanan denemesinde Delattre, teknolojik devrimin, Çin’in yükselişinin getirdiği basınçla “ayağımı­zın altındaki tektonik plakalar kayıyor” dedikten sonra ekliyordu, “Şimdi yeni bir dünya düzensizliği” söz konusu. Üç temel “güvenlik düzeneği artık çalışmı­yor”: ABD artık son tahlilde düzen ge­tirici bir güç olarak çalışmak istemiyor. Sağlam bir uluslararası yönetişim siste­mi yok. En kaygı verici olanı da ülkeler arasında ortak bir zemini yeniden kur­mak için gerçek bir çabanın yokluğu…
Delattre göre, mültilateral (çok taraflı) bir düzenin yokluğunda, Avrupa tarihi­nin birçok kez gösterdiği gibi, dünyada nüfuz alanlarına bölünme eğilimi artar. Bu da çatışmalara yol açar. Bu­gün jeopolitik saflaşmalarla, ABD ve Çin merkezli dijital dünyalar arasındaki savaşın örtüşmeye başlaması tehlikeyi daha da artırıyor.
Delattre, “Bugün her ciddi uluslararası krizin kontrolden çıkma potansiyeli var” derken, Umman Körfezi’ndeki saldırılar geldi. ABD hemen, bir istihbarat raporu­na değil de garip bir dijital görsel üzerin­den, salt yönetimin değerlendirmesine dayanarak İran’ı suçladı.
 
Kontrolden çıkar mı?
Son yıllarda, Ortadoğu, özellikle Arap İsyanları olarak bilinen olayların artçı sarsıntılarının da etkileriyle dünyanın jeopolitik olarak en karmaşık bölgesini oluşturuyor. Bu bölgede ABD, İsrail, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirliği ile Rusya, İran ve Çin ittifakları karşı kar­şıya. Ancak Rusya’nın İsrail ve Suudilerle ilişkileri, Çin’in ekonomik yollardan böl­geye girme çabaları, Türkiye ve Katar’la Körfez ülkeleri arasındaki gerginlikler bu resmi daha da karmaşıklaştırıyor. Bu ittifakların fay hatları, Yemen, Gazze ve Lübnan’dan, Irak ve Suriye üzerinden geçerken, adeta, gerileyen ve yükselen güçleri karşı karşıya getiren tipik bir “Tü­kidides Kapanı” olarak tanımlanabilecek çok patlayıcı bir karışım yaratıyor.
Bu sırada, Financial Times’da Tim Harford’un “I. Dünya Savaşı öncesin­de İngiltere’nin, finansal merkez olarak Londra’nın dünya bankacılığı içindeki yerinin, telgraf hatlarının, deniz taşıma­cılığının, sigortacılık üzerindeki etkisinin, donanmanın, gücüyle birlikte belirleyici olacağını” düşünmüş olduğunu anım­sattıktan sonra, bir süredir Trump yöne­timinde ABD’nin, dünya ekonomisini, finansal sistem içindeki konumu, internet ve tedarik zincirleri üzerinden “bir silaha dönüştürdüğüne” işaret ediyor.
Harford, ABD’nin bu “silahı” kullan­ma çabaları karşısında, rakiplerinin de, kendilerine yeni seçenekler arama riskini vurguluyor. Bu risk gerçekleşmeye baş­larsa, Delattre’ın uyardığı gibi dünya mali sistemi, haberleşme ve tedarik zincirleri, hatta internet parçalanmaya, dünya nü­fuz alanlarına bölünmeye başlayabilir. Gerçekten de Rusya ve Çin güvenlik bahanesiyle gerektiğinde ülkelerinin in­ternetinin dışarıyla bağını koparabilecek yöntemler üzerinde çalışıyorlar. Çin kendi yazılımını geliştirerek ABD kaynaklı şir­ketlerin tekelini, bilgisayar yazılımı evren­selliğini kırmaya hazırlanıyor.
Dünya ekonomisinin silahlaştırıl­mayabaşlandığı ortamda bu eko­nominin en stratejik ürünü petrolün yüzde 30’unun taşınma yolu Umman Körfezi’nde yaşanan son saldırılar petrol piyasalarını etkiledi. Daha da önemlisi, İran üzerinde baskıyı artırmaya çalışan ABD’ye, İran’ı doğrudan suçlama ola­nağı getirdi. ABD, saldırılarda mıknatıslı mayınların kullanıldığını, ellerindeki dijital kaydın İran’ı suçladığını iddia ederek bu olanağı değerlendirmeye çalışıyor. An­cak Japonya, saldırıya uğrayan gemiden doğrudan aldığı bilgilere dayanarak “ma­yın değil, roket saldırısı” diyerek; Alman­ya da dijital görselin bir şey kanıtlamadı­ğını vurgulayarak ABD’nin açıklamalarını kabul etmiyorlar.
ABD, iradesini dayatmaya çalışırken ittifaklarıyla arasını daha da açıyor; bu arada Ortadoğu’daki patlayıcı karışım ısınmaya devam ediyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump! Nasıl yani? (2) 14 Kasım 2024
Trump! Nasıl yani? 11 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları