Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Direnen Demokratik Cumhuriyet ve 31 Mart 2019

10 Mayıs 2019 Cuma

Gerçek Demokrasi, Irkçı ve/veya Dinci Diktatörlerin yutturmaya çalıştıkları gibi sadece “Sandığa dayalı çoğunluk yönetimi” değildir.
Gerçek Demokrasi çoğunluğun her dediğinin yapıldığı bir rejim hiç değildir.
Demokrasi, bütün görüş, inanç ve kimliklere sahip olanların temel hak ve özgürlüklerinin, özellikle de çoğunluğa karşı korunduğu, periyodik, şeffaf ve âdil seçimlerin yapıldığı, kuvvetler ayrımına dayalı, Laik ve Sosyal bir Hukuk Devleti’dir.
Laikliği, din baskısına karşı, Sosyalliği, sermaye baskısına karşı, Hukuk Devleti niteliği de hem ırk baskısına karşı, hem de bütün bu özelliklerin güvence altına alınmasına ilişkin özelliklerdir.
Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Türkiye Cumhuriyeti hiç kuşkusuz çağımızdaki Demokratik Cumhuriyeti hedefleyen bir devlettir.
Fakat bir Din/Tarım Toplumsal Yapısı üzerine kurulduğu için, temel hak ve özgürlükleri, önce toprak ağaları/din adamları koalisyonuna karşı korumak için gerekli kurumları kurmak zorundaydı.
Bu nedenle önündeki görev, Demokratik Cumhuriyet’in altyapısını oluşturmak için toplumun Dinci/Feodal yapısını değiştirmekti.
1) Demokratik Cumhuriyet idealine karşı ilk darbe üstelik “demokrasi adına” Atatürk’ün Dinci/ Halifeci kahraman silah arkadaşlarından geldi.
1924 yılında “dini değerlere saygılı” olarak İstiklâl Savaşı’nın kahraman komutanları tarafından kurulan ve Atatürk tarafından “En hain zihinlerin ürünü olan programa sahip” diye nitelenen Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası bugünkü “siyasal İslam” saldırısının Demokratik Cumhuriyet’e karşı ilk darbesiydi.
1924 yılında kurulan bu parti 1925 yılında Şeyh Sait İsyanı dolayısıyla kapatıldı.
2) Demokratik Cumhuriyet idealine karşı ikinci darbe, bizzat Atatürk’ün kendi güvendiği arkadaşlarına kurdurduğu Serbest Cumhuriyet Fırkası örgütünün ve tabanının Dinci/Feodal egemenlerin eline geçmesiyle yaşandı.
1930 yazında kurulan bu fırka aynı yılın sonunda Atatürk’ün sert muhalefeti üzerine terk edildi.

***

Ama Demokratik Cumhuriyet ideali direniyordu:
1946’da İsmet İnönü, bu ideali gerçekleştirmek için çok önemli bir adam attı ve Çok Partili Rejime geçti.

***

Demokratik Cumhuriyet ideali, asıl ihaneti, 1950’de iktidara gelen Demokrat Parti’yle yaşadı.
Pazar günü bu ihanetin ve onu izleyen darbelerin öykülerini özetleyecek ve günümüzdeki saldırının şansını (şanssızlığını) irdeleyeceğim.
O zaman göreceksiniz ki, bu Demokratik Cumhuriyet ideali birkaç bıçak darbesiyle öldürülecek kadar güçsüz değil:
31 Mart’ta sergilenen Demokrasi atılımı, 23 Haziran’da daha da güçlenerek İstanbul’da tekrarlanacak.
DİREN CUMHURİYET...
DİREN DEMOKRASİ...
DİREN DEMOKRATİK CUMHURİYET!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları