Hikmet Çetinkaya

Yurtsever Olmanın Bedeli...

08 Kasım 2014 Cumartesi

Atatürkçülüğü fosil olarak görmek, onu fosil kılmak...
Yukarıdaki sözler ABD’nin etkili düşünce kuruluşlarından Dış İlişkiler Konseyi’nin Türkiye uzmanı Steven A. Cook’un...
Cumhurbaşkanı Erdoğan için yapılan “Ak Saray”ı anlatıyor A. Cook...
Bir dönem Atatürk’ün özel çiftliği, Atatürk Orman Çiftliği, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının emperyalist işgalcilere karşı verdiği kurtuluş savaşı...
Cumhuriyet’in kuruluşu, aradan geçen 91 yıl...
Aydınlanma Devrimi!
Tam bağımsızlık!
Bugün laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’na dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinden tepki geliyor.
Steven A. Cook’un eleştirisi diğerleri gibi bir gerçeği ortaya koyuyor...
“Atatürk’ü Erdoğan’ın kalesine gömmek!”
Çok büyük, görkemli, şatafatlı bir saray...
Eski konutun, Çankaya Köşkü’nün içi, Cumhuriyetçilikle Osmanlı’nın büyüklüğüne ustaca verilen bir selamın zevkli bir harmanını yansıtıyordu...
Atatürk’ün özel mülkünden yükselen o görkemli yapı, “Osmanlı hilkat garibesi”ni anımsatıyor Steven A.Cook’un söylediği gibi...
Bir simge!
Üstelik Cumhuriyete karşı, Mustafa Kemal’e karşı...

***

Atatürkçülüğün, hem Kenan Evren modeli “gardırop Atatürkçüleri” hem de Türkİslam Sentezi’ni topluma aşılayanlar kökten dibini oymaya başlamıştı...
Aydınlanma Devrimini algılamayan, bu devrimin ana damarlarını oluşturan Rus ve Fransız devrimlerini algılamayan kim olursa olsun Türkiye’nin “kurtuluş” ve “kuruluş”unun ne olduğunu bilmez...
Bilinen ve söylenen, ölümünden bu yana aynı şey:
“Atam sen kalk ben yatam...”
Aydınlanma Devrimini belleğinden silen bir toplum yarattık yeni baştan...
Gardıropçu Atatürkçülerin ayak oyunlarına geldik, darbelerden çok hoşlandık...
Demokrasimizin, özgürlüklerimizin gelişmesi için ne yaptık?
Atatürk Cumhuriyeti kurulurken Türkçülük hayalinin kapağı kapatılıp rafa kaldırıldı; çağdaş yurtseverliğin sınırları çizildi.
Biz ne Türkçü ne de Kürtçüyüz!
Demokratik hak ve özgürlükleri savunan bir toplumuz...
Turancı asla olamayız, derin milliyetçiliğe asla geçit vermeyiz!
Bir uygarlık anlayışının yaşandığı topraklara kök salmış bir ahaliyiz...
Siyasal İslama karşıyız, dindarlara değil!
Köktendinciliğin ne olduğunu biliriz, emperyalizmin oyununa gelmeyiz...
Osmanlı görkemini yaşatmaya kalkanlar şöyle bir oturup düşünsünler; demokrasiyi tanımlasınlar...
Anadolu halkı, ne Türkçülüğün ardından koşacaktır, ne Kürtçülüğün!

***

Bu toprakları kan gölüne çevirenleri, asit kuyularını, faili meçhulleri unutmadık!
Etnik, mezhepsel çatışma çıkaranları yakından tanıyoruz...
Elbette din pazarlamacılarını, tarikat şeyhlerini, yobazlarını da...
Şovenlik üstüne yükselenleri ve etnik çatışmanın tohumlarını ekmek isteyenlerin ardına yuvalanmış emperyalizmi tanıdık.
Emek hırsızlarını; dağlarımızı, ovalarımızı, ırmaklarımızı satın alanları, “çokuluslu altın avcıları”nı biliyoruz.
Bakın yanı başımızda Müslüman Müslümanı öldürürken bize demokrasilerin laiklik temelinde yükseleceğini söyleyen kimse kaldı mı?
Çünkü işlerine gelmiyor...
Vahşi kapitalizm onların simidi!

***

Yaşanan pek çok kanlı, ölümcül olaylar belleğimizden silinir.
İnsan belleğiyle yaşayamaz!
Belleğindeki birikimi, bilgiyi bir yerlere depolamak gerekir. Bunun yanına deneyimlerini de koyar.
İşte yaşam o zaman güzelleşir...
Bir ülkenin “kuruluş” ve “kurtuluşu”nu anımsar, o büyük kurtarıcı Mustafa Kemal’i yüreğinden ve aklından çıkarmaz...
Ne Türkçülük ne Kürtçülük ne de dincilik yapar...
Demokrasi ve özgürlükleri savunur!
Elbet bu ülkede yurtsever olmanın da bir bedeli var!..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları