Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Adam’ gitti

08 Nisan 2019 Pazartesi

Altı hafta sokakları meydanları doldurup hep bir ağızdan “git” dediler, güçlerini gösterdiler ve “Adam” gitti! “Genç kız uyandı, tüm yaşamı boyunca ilk kez, tepesinde Bouteflika olmayan bir gece geçirmişti... Bu başkansız ilk gecenin uykusu rüyalarla olduğu kadar kâbuslarla da doluydu.” 4 Nisan günü Cezayir gazetesi Al Watan’da bir köşe yazısı işte böyle başlıyordu.

Rüyalar ve kâbuslar
Gerçekten de halkın yaygın, barışçı, ısrarlı protestolarına dayanamayan rejim, Cezayir politikasının diliyle “Le Pouvoir” (iktidar), 20 yıldır kendilerini temsil eden, 2013’ten bu yana ortalıkta görülmediği için sık sık “Acaba hâlâ yaşıyor mu?” diye dalga geçilen, Devlet Başkanı Bouteflika’yı sırtından atmışa benziyordu. Bu, rüyaların gerçekleşmesiydi. Bir başka Al Watan yazarının vurguladığı gibi, “Bouteflika’yı götürmek zor olmuştu, ama gerçek ve kapsamlı demokratik dönüşümleri gerçekleştirmek, asker tarafından da desteklenen rejimi değiştirmek gibi, işin esas zor kısmı şimdi başlıyordu”.
Kimi iş çevrelerinden, Bouteflika ailesi klanından, bürokratlardan, askerlerden oluşan ve hatta kimi İslamcı kesimleri de içeren oligarşik “Le Pouvoir”,1990’lardaki iç savaşı anımsatarak korkutmaya, çeşitli tavizlerle ayakta kalmaya çalışıyordu. Halk ise hiçbirini kabul etmiyor, cesaretle, ısrarla “git” diyordu. Sonunda oligarşinin asker kanadı, sürecin kontrolden kaçmasından korkarak, “halkın taleplerine sahip çıkma iddiasıyla”, Bouteflika’yı arkasından itiverdi.
Liberté gazetesinin yorumunda vurgulandığı gibi, Genelkurmay Başkanı, “talepleri bütünüyle karşılanana kadar halkı desteklemeye devam edeceğiz” diyordu, ama “askerin rejimin ayrılmaz bir parçası olduğunu bilen Cezayir halkı, bu pohpohlamaya kanacak mıydı?”. Öyle ya “Le Pouvoir’ın kültüründe halk ihmal edilebilir niceliktir. İsyan ettiğinde bile geçici bir sarsıntı olarak algılanır”. Bouteflika’nın eski başbakanlarından birinin deyişiyle “hareket sonunda sönümlenir”. Bunlar akla Mısır deneyini getiriyordu ve sanırım işin kâbus yanını oluşturuyor. Bu nedenle de halk “Genelkurmay Başkanı’nın hediyesini kabul etmiyor”, sokaklarda rejime “git” demeye devam ediyor.

Yeni başladı...
Her halk ayaklanmasında, devrimde işin “kâbus” yanı mutlaka vardır. O yüzden ilerleyebilmek için, tarih sahnesinin, halkın eylemiyle açılan perdesinde beliren olasılıklara odaklanmak gerekir.
Cezayir’de tarih sahnesinin perdesi yeni açıldı. Halk hareketinin bastırılamayacağını gören oligarşinin paniğe kapıldığı, kendi içinde güç mücadelesine girdiği, ilk kez istikrarını kaybetmeye başladığı görülüyor. Oligarşinin asker kanadı Bouteflika’yı istifaya zorlarken, rejimin önde gelen sivil unsurlarından kimilerinin, örneğin, Bouteflika’nın kardeşinin, bir araba dolusu parayla sınırı geçmeye çalışırken yakalanan dev projelerin müteahhidi Al Haddad’ın, villasını 4.5 milyon dolara sattıktan sonra Mercedes’ini İspanya’ya giden bir feribota sokmaya çalışırken yakalanan eski başbakanlardan Ahmed Uyahia’nın tutuklandığına ilişkin haberler geliyor.
Oligarşinin bileşenlerinin birbirini yemesi muhalefetin manevra alanını genişletiyor, rejimin ayakta kalmak için önereceği tavizleri reddedebilme şansını artırıyor. Muhalefetin, yaklaşık 90 gün içinde yapılması planlanan başkanlık seçimine hazırlanması, parçalanmışlığını aşarak kendi ortak adayını çıkartabilmesi gerekiyor.
Hem zor iş hem de muhalefetin adayının, başkanlık seçimlerini kazansa bile derin bir ekonomik kriz içinde, dış kaynağa muhtaç Cezayir ekonomisini ayağa kaldırmak gibi ağır bir yükün altına girmesi, oligarşinin devlet içindeki derin kökleriyle hesaplaşması gerekecek. Laik, liberal, ulusalcı, İslamcı ve sol akımlardan oluşan bir toplumsal hareket olarak muhalefetin, bu sorunların üzerinden gelmesi de çok zor görünüyor.
Öncelikle Mısır ve Tunus, şimdi de Cezayir örneklerinden, “Adam”ı devirmeye niyetli hareketlerin, toplumsal patlama öncesinde inşa edilmiş siyasi örgütlerinin, kurumlarının, hatta yeni bir toplumsal mutabakat üzerinde yükselen projelerinin olması gerektiği anlaşılıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump! Nasıl yani? (2) 14 Kasım 2024
Trump! Nasıl yani? 11 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları