Gülengül Altınsay

Merhaba Cumhuriyet

23 Ekim 2014 Perşembe

Gözümü açtım Cumhuriyet’i gördüm. Okuduğum ilk gazetenin Cumhuriyet olması tabii ki benim özgür tercihim değildi. Çocuktum çünkü. Annem ve babam ta o zamanlar Cumhuriyet okuruydu. Babam zaman içinde değişimlere uğramıştı ama annem bıraktığım yerde duruyor. Yine evine giren tek gazete Cumhuriyet.
Bu yüzden de zaten kızının artık Cumhuriyet’te yazıyor olması onu çok heyecanlandırdı. Aslında Cumhuriyet sayfalarında yer bulmam yeni değil. Doksanlı yılların başı olmalı. Rıdvan Dilmen röportajı yapmıştım Cumhuriyet için. Rıdvan’ın ardı ardına ameliyatlar geçirdiği ve futbolu bırakma raddesine geldiği bir dönemdi. Ve söyleşinin yayımlanmasını genç yaşta kaybettiğimiz sevgili arkadaşım Taner Kutlay sağlamıştı. Hatta daha sonra yine aramızda artık olmayan değerli ağabeyimiz Abdülkadir Yücelman beni Cumhuriyet’e almak istemişti ama olmamıştı.
Ne zaman ki Arif Kızılyalın “Bizde yazar mısın” dedi, ben de hiç düşünmeden “Evet” dedim. Çünkü Cumhuriyet’te yazmak ayrıcalıktı.
Taraf’tan ayrıldıktan sonra son iki yıldır beraber olduğum T24 internet gazetesinden üzülerek de olsa ayrılmak zorundaydım artık. Üzülüyordum çünkü sansürsüz, dilediğin gibi yazma özgürlüğü sık rastlanan bir şey değil bugünün medyasında.
Bundan böyle futbolu bir başka özgür ortamda Cumhuriyet’te tartışacağız. Futbolun göz göre göre uçuruma itildiği, rant paylaşım alanına dönüştürüldüğü günümüz ortamında pek neşeli şeyler konuşamayacağız ama biz yine de umudumuzu kaybetmedik. Çünkü futboldan vazgeçemedik.
Ve tartışılacak çok şey var. Hatta öyle bir noktaya geldik ki, o kadar çok mesele biriktirdik ki futbolun saha dışı problemleri yüzünden saha içini unuttuk. Özellikle de 3 Temmuz’dan sonra. Gerçi o günlerde medyanın önemli bir bölümü görmez, duymaz olmuştu ya neyse. “Futbolun değerini düşürmemek” için sustular, herkesi de susturmaya çalıştılar. Ne kadar haklı (!) olduklarını zaman gösterdi; futbolun değeri yerlerde sürünüyor şimdi.
Bugün Milli Takım’ın üç maçta sadece bir puan almasının ardından birden bire “Futbolumuza neler oluyor” uyanışına geçenler biraz geç kalmadılar mı? Bugünkü sistemi oluşturanlar şimdi ondan yakınıyor. Pek komik.
İşte yazdıklarım gazete sayfalarında duruyor. Adaletten hukuktan yana olmamızın nedeni şu veya bu takıma ya da şu veya bu kişiye yönelik hislerle hiçbir şekilde alakalı değildi.
Bir tek amacımız vardı; 3 Temmuz sürecini, daha da geriye gidersek kötü ünlü Türkiye - İsviçre maçını fırsat bilip futbol bataklığını temizlemek ve futbolu sağlam temeller üzerinde yeniden kurmak.
Ne var ki sistem çok güçlü. Kendisini sıkı sıkı koruyor. Bırakın yıkılmayı kendisine benzemeyeni derhal dışarı atıyor. Oysa ki böyle bir ortamda sağlıklı bir şeyin yeşermesi mümkün değil. Doğru dürüst futbolcu, sporcu yetiştirmek de mümkün değil. Ama kimin umurunda? Yeter ki köşe başlarını tutanlar iktidarlarını korusun. Çark aynen dönsün. Ne var ki temiz ve güzel oyun biz futbolseverlerin çok umurunda. Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor, tüm kulüplerimiz çok umurumuzda. Çünkü bu oyun, bu takımlar bizim. Öyleyse mücadeleye devam...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yine hoca mı suçlu? 14 Kasım 2024
Söke söke 7 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları