Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Psikopatlara ve kapitalizme dair...

21 Mart 2019 Perşembe

Christchurch katliamından sonra, yine ne siyasi liderler, ne de toplumun duygusal yaşamı üzerinde büyük bir etki yapan “kültür endüstrisi” sorumluluk üstlenmeye niyetli.
Ama neden” sorusu karşısında, hemen katilin çocukluğuna, günlük yaşamının ayrıntılarına doğru bir yolculuk başlıyor. Bu yolculuğun sonunda, 70 kişiyi öldüren Norveçli faşist Breivik, Christchurch’de 50 kişiyi öldüren Tarrant birer ruh hastasıdır (psikopat / narsist sapkın) tanısı var. Bu olayların failleriyle, içinde yaşadıkları toplumun dinamikleri arasında bir nedensellik ilişkisi aramaya gerek yok.

Ya varsa?
Bireyin kimliğinin gelişme süreci, konuşacağı dili, cinsel kuralları, hazlarını sınırlamayı, yasaları kabullenmeyi, böylece toplum içinde yaşamayı öğrenerek ilerler. Bu süreç kişinin toplumun düzenini sağlayan anlamlar ve simgeler sisteminin (simgeselin) içine girişi, “Büyük Ötekinin” adını öğrenmesi olarak da tanımlanır.
Psikopati, kişinin “simgeselin içine giriş” süreci aksadığında, tamamlanamadığında, kimliğini istikrara kavuşturacak, hazlarını düzenleyecek “Büyük Öteki”nin adını öğrenemediği durumda ortaya çıkar. O zaman iki şey olur: Birincisi, kişi haz ilkesine göre, diğer bireyleri araçlaştırarak yaşar, kendini toplumun kurallarıyla sınırlayamaz. İkincisi “Büyük Öteki”nin adının boşalttığı yeri, din, ırk, etnisite, milliyet, futbol takımı, şirketin logosu gibi ya da çok daha özel bir başka “ötekinin” adı doldurur.
Ya toplumun, değerleri bir kriz içindeyse? Ya “simgesel” verimliliğini kaybediyor, kişinin bağlandığı kurallar, etik değerler belirsizleşiyor “Büyük Öteki”nin adı silikleşiyor, adının olduğu yer boşalıyorsa? Ya bu durum kapitalist üretim tarzının krizine ait ve her krizinde daha geniş çapta tekrarlanan bir durumsa? Ya bugünler de Nazilerin, faşistlerin, falanjistlerin ortaya çıktığı zamanlar gibiyse?
Breivik and Tarrant psikopat ama, sosyal medyada bu ikisinin eylemlerine, ürettikleri manifestolara ilgi, destek, bu eylemleri taklit etmek, “Breivik gibi yapmak” isteyen bir kalabalığın varlığı bu soruları gerektirmiyor mu? BBC’de bir araştırma, “beyaz üstünlüğünü” savunan, Breivik, Brenton hayranı tiplerden oluşan bir hareketin büyümekte olduğunu aktarıyordu. Dahası bu “madalyonun” öbür yüzünde de IŞİD, El Kaide tipleri, İslamcı faşizm var. Ya, yine, psikopat üreten bir tarihsel dönemden geçiyorsak?

Psikopat üretme çiftliği
Kapitalizm salt ekonomik bir ilişki değil. “Kâr makinesinin” yaşaması, sermayenin birikimi için gerekli kuralları, ilişkileri, ahlakı, estetiği kısacası “kapitalist gerçekçiliği”, bu son derecede karmaşık yapıntıyı tek olanaklı yaşam biçimi olarak benimseyecek insanlar, bu yapıntıyı koruyan şiddet aygıtları, yeniden üreten kurumlar, dahası sermayenin, sonu gelmez yaratıcı yıkımının insanlarda yarattığı sancıları uyuşturacak fanteziler gerekiyor.
Yaklaşık 35 yıldır kapitalizm yapısal krizini yönetmekte, var olanı yıkarken kendini yenilemekte gittikçe zorlanıyor. Mali krizden sonra bu zorluk daha da belirginleşti, bilinçlere çıktı. Kapitalizmin yapısal krizi içinde verili sermaye birikim rejimi tüm değerleriyle birlikte dağılıyor.
Soğuk Savaş’ın bitimiyle “özgür dünya” fantezisi işlevini yitirdi. Mali krizle birlikte “piyasalar kendiliğinden dengelenir” fantezisi yıkıldı. “Geri çevrilemez süreç” olarak sunulan küreselleşme çözülüyor. Kapitalizmle birlikte yükselen Batı egemenliği, beyaz-Hıristiyan erkeğin üstünlüğü iddiası da artık geçerli değil. Feminizm “ataerkil” fallusu delik deşik etti.
Yine, kapitalizmin tüm imkânsızlıklarının gözler önüne serildiği bir dönemdeyiz. Önce Tanrı ölmüştü, sonra Thatcher toplum yoktur” diyerek toplumun öldüğünü haber verdi. Mali kriz “ya kapitalizm de ölüyorsa” sorusunu yeniden canlandırdı. Peki, “Büyük Öteki”nin adı şimdi neydi?
Kapitalist toplum bir psikopat üretme çiftliğine dönüştü. Boşuna mı son 10 yılda psikopati konusuna ilgi aniden arttı. Araştırmaların bulguları da ilginç. Hapishanedekilerden, şirket müdürlerine (özellikle Silikon Vadisi’ndekilere), yasalarla sınırlanmadan yönetmek isteyen siyasi liderlere kadar psikopatlar her yerde...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Siyasetin sefaleti 16 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları