Hikmet Çetinkaya

Kutu Kutu Kasa, Torba Torba Yasa...

19 Eylül 2014 Cuma

Geleceğin dünyasını belki 2014 yılında yaşıyoruz...
Geçmişten geleceğe doğru baktığımızyıllar vardı, kafa yorduğumuz...
Taptaze sevinçlerimizi yağmurlu güz sabahlarında çoğaltmak umudumuz, hayata bakışımız...
Sanayide gelişme, emek­sermaye ilişkisi! Örgütlü toplum!
Temel hak ve özgürlükler!
Yitirdiklerimiz ve kazandıklarımız!
Kayıplarımız kazandıklarımızdan daha çok...
Geçmişi arıyor gibiyiz...
Geçmişten geleceğe doğru insanlık değişimi ne durumda?
Toplumsal ilişkilerin daha az sömürüye ve daha çok özgürlüğe doğru dönüşüp dönüşmediğini gerçekten algılayabiliyor muyuz?
Bizim "saltanat kayığı'nı çekenlere, şişeyi kırıp köşeye dönenlere, "ılımlı Islam" sarmalını "Yeni Türkiye" sananlara bakarsak, ekonomisi gelişmiş, sanayileşmiş bir ülke var!
iletişim ağı tüm dünyayı sarmış, özellikle Ortadoğu ve Kara Afrika'nın yoksul halkları kurtuluşu "kaçak göç yolları"nda bulmuş...
Denizden Avrupa ülkelerine gitmeyi kafasına koymuş...
Ne yazık ki bin kişiden 5 yüzü o köhne teknelerde denizde boğularak can vermiş, 5 yüzü karaya çıkmış...

***

Umuda yolculukta Türkiye birinci ülke...
Ege, Akdeniz kıyıları, şimdilerde ise Karadeniz...
Yanı başımızda bir savaş var...
İslam
adına yapılan bir savaş!

Bizim sınırlarımızyolgeçen hanı...
Savaş uçaklarımız Roboski'de çocuklarımızı bombalıyor, bedenleri cayır cayır yanıyor...
Suriye sınırımızdan IŞİD girip çıkıyor, hastanelerimizde tedavi oluyor...
IŞİD bizim canımız ciğerimiz!
Suriyeli askerin ciğerini söküp yiyen El Nusra kardeşimiz...
Onlara kimse dokunamıyor...
Olacak bu kadar!
Özgür bir ülkeyiz,  demokratik bir hukuk devletiyiz yetmez mi?
İhvan'a da kucak açarız, El Kaide'ye de IŞİD'ede...
Memlekette demokrasi var canım!

***

Çağı yakamış, uygar, demokratik, sosyal bir hukuk devletinde(!) kendi öz çocuklarımızın Türk, Kürt, Laz, Çerkes demeden
gazlandığına, öldürüldüğüne,  üzerlerine polisin saldırtıldığına tanıkolduk...
İnternete sıkıyönetim yasaları getirildi...
OHAL yasasıyla insanlarımız öldürüldü...
Cemevinin bahçesinde taziyeye giden Uğur göz göre göre polis kurşunuyla öldürüldü.
Öncesi var bunların, yazıp, çizip anlattık yıllarca...
Mahkeme kararlı dinlemeler, tapeler, düzmece tutanaklar,  iddialar.
Ortaya neo-demokrasinin tümceleri çıktı...
İktidar konuştu, valiler konuştu, polis müdürleri konuştu...
Medya bir güzel temizlendi!
Medya patronlarına ayar  verildi...
Yeme de yanında yat!
Kendi düzenlerine göre HSYK'yi kurdular, nice masum gazetecinin, siyasetçinin, askerin çanına ot tıkadılar...
Birden devran değişti, kasalar, Rıza'lar karşımıza çıktı, o polis müdürleri, savcılar, yargıçlar "paralel" oldu...

***

Yahu her işi birlikte yapan, canlar yakan, silahları toprağın altına koyan, deniz kuvvetlerinin içini boşaltan siz değil miydiniz?
Her şey açıkça görülürken, yaptıklarınızın tüm ayıbını, günahını "paralelin" sırtına yüklüyorsunuz!
O yollarda birlikte yürüdünüz, birlikte ıslandınız  yağmurda!
Sanki yargının içine "çete"yi, "haşhaşi"yi başkaları koydu, başkaları arattı kozmik odayı...
Rektör atadınız, işinize gelmeyince "eşek" dediniz o başörtülü hanıma...
Kutu kutu para, torba torba  yasa!
Bulan, çıkaran, koyan!
İzmir'degenç kadını  saçından çeken polis kimdi  acaba?
Paralelden mi, pergelden mi?
İçeride mi, tutuklu mu?
Gezi bitti, 17/25 Aralık geldi!

Gezi eylemlerinin arkasında  da paralelin, çetenin olduğunu öğrendik!
Yoksa cami imamı da mı paraleldi; "Camide içki içilmedi" diye açıklama yapılınca oradan oraya sürüldü...
Neden olmasın(!)...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları