Enver Aysever

Kim troll kim değil!

17 Ocak 2019 Perşembe

11 Ocak tarihli Cumhuriyet’te dördüncü sayfa haberleri: “Hayali seçmenlerle sandığa”, “Seçimle siyaseti ayırdı”, “Erdoğan’dan oy istedim”! Sıradan bir gün...
Sabah eline gazete alıp “memlekette ne oluyor?” diye baktığınızda karşınızda beliren manzara bu. Her seçim olduğu gibi AKP ölüler de dahil olmak üzere geniş (!) seçmen kitlesinden aldığı oyla iktidar olmaya hazırlanıyor. Oturduğunuz evde sizin dışınızda birçok seçmen daha çıkıyor mesela, bu duruma şaşırıyor musunuz? Ya da 165 yaşında oy kullanacak birinin varlığını yadırgayan var mı?
Seçime açık hukuksuzlukla gidiliyor. Hemen bütün ciddi hukukçular Binali Yıldırım’ın “anayasal suç işlediğini ve seçimlerin iptal edilebileceğini” söylüyor. Bunu görmezden gelerek yarışa devam edilebilir mi? Ya da AKP seçmenine sevimli görüneceğiz diye “Binali Bey’in takdiri budur” denebilir mi? Kaldı ki, bugüne dek Binali Bey’in herhangi bir takdirine ben rastlamadım, Reis’in sözünden çıktığını gören var mı? Sandığı reis koyuyor, YSK’yi reis atıyor, oyları da reis sayıyor, seçmenleri ve seçecekleri kişiyi de reis atıyor! Durum budur.
Siz bu koşullarda Reis’i ziyarete saraya gidip ondan oy istiyorsunuz. Mantıksal tutarlılıktan yoksun bir hareket. İmamoğlu, “İstanbul’a hizmet etmiş tüm başkanlara gidip, deneyimlerinden faydalanacağım” dedi. Yahu biz onlardan kurtulalım diye aday arıyoruz! Eğer onların deneyimi yaşanır İstanbul sağlayaydı neden Ekrem Bey aday gösterilsin ki? Dahası, CHP genel başkanına sürekli hakaret eden, Gezi gibi tertemiz çevreci eyleme katılanları terörist ilan eden birinden ne tür öğüt aldığı merak konusu! İmamoğlu’na anımsatırım, Gezi İstanbul için çevreci bir eylemdi! Acaba Ekrem Bey cesaret gösterip: “İstanbul kültür ve sanat kentidir” deyip Müjdat Gezen ve Metin Akpınar’ı ziyarete gitse daha anlamlı olmaz mıydı?
Tüm bunların üstüne Kılıçdaroğlu, “YSK’ye güvenmiyoruz” dedi. Ne halt edecek sıradan yurttaş? CHP genel başkanının güvenmediği YSK’yle nasıl mücadele edecek partililer? Canı pahasına sandığa sahip çıkan insanlar nasıl görevlerini inançla yapacak? Ardından da şunu söylüyor Kemal Bey: “Sandığa gitmeyin diyenler AKP’li trollerdir” Bu ne perhiz, ne lahana turşusu! Hayali seçmene katlanacağız, hukuksuzluğu göz ardı edeceğiz, seçimin güvenilir yapılmadığını bileceğiz, saraya avuç açıp oy dileneceğiz, sonra da eğer sandıktan soğursak “troll” olacağız, öyle mi?
RTE seçimleri göstermelik yapıyor, bu teslimiyet de ona destek oluyor. Zaten İYİ Parti, Saadet Partisi falan oyunda hiç yok. HDP kafasını kaldıracak halde değil. Muhtemelen RTE belli başlı yerleri CHP’nin kazanmasına göz yumacak. Sonuçta milyonlarca laik, Cumhuriyetçi, sosyalist insan var ülkede ve onların gözü boyansın diye bazı yerlerin yitmesine ses etmeyecek. Örneğin İstanbul’da Kadıköy, Beşiktaş, Bakırköy gibi belirgin ilçelere dokunacağını sanmıyorum. Ankara’da Çankaya zaten umurunda değildir. Ege’de başta İzmir olmak üzere belli başlı yerleri de dert etmeyecektir. Ama bu kez Eskişehir ne olur bilemiyoruz. İstanbul’da Ataşehir, Kartal, Maltepe ne olur, bilemiyoruz. Bilemiyoruz, çünkü hayali seçmenler, hukuksuz adaylar, güvenilmeyen YSK ile seçime gidiyoruz!
Okur soracaktır: “Ne yapmalı?” diye. Mecliste bulunan partiler, başta parmak boyası olmak üzere ısrarla güvenliği sağlayacak uygulamalar için mücadele vermeli. Aynı yerde oturan insanlar sandıklarda kiminle oy kullanacağını bilmeli. Daha birçok önlem alınabilir. Aksi halde bir metinle kamuoyuna duyuru yapılıp seçimden çekilmelidir bu partiler. Muhalefetsiz yapılan seçimlerin meşruiyeti olmaz, elinizde hukuk içinde kalmak koşuluyla yapacağınız tek itiraz budur.
Bazı okurlar “umudu kırma, seçim dönemi bunları yazma” diye sitem ediyor. Tamam, susayım, soru yöneltmeyeyim ve 1 Nisan sabahı sokakta karşılaştığımızda “ne olacak memleketin hali?” diye birbirimizin suratına bakalım şaşkın şaşkın!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İflas 25 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları