Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Tedip (ceza) erki

28 Aralık 2018 Cuma

Müjdat Gezen-Metin Akpınar olayı bizim biat düzenimizin kendine özgü yapısını da bir kez daha açıklıkla gözler önüne serdi.
Sistemi anlatmak için klasik terminoloji yetmiyor. Çünkü, klasik sistemlerde kurum ve kavramların her biri birbirlerine bağlı olarak anlam taşıyorlar.
Örneğin, tutuksuz yargılanma ancak bağımsız ve adil yargının var olduğu hallerde anlam taşıyan bir güvencedir. Yoksa, yargı bağımsız değil de, dışarıdan talimat alan konumdaysa, nasıl olsa talimat üzerine adil olmayan kararlar vereceğinden, yargılamanın tutuksuz olmasının bir önemi kalmayacaktır.
Yargı erki dediğimiz zaman, yürütmeden bağımsız, onun güdümünde olmayan, dışardan kimseden talimat almayan, belirli kurallara sıkı sıkıya bağlı, usulü gereksiz bir ayrıntı olarak kabul etmeyen, kurumları ve kavramları yerli yerine oturmuş bir erk söz konusudur ki, bunun olabilmesi için toplumun ve egemen gücün, demokrasinin “onsuz olmaz”ı kuvvetler ayrılığını içselleştirmiş olması gerekir. Bütün gücün tek kişinin elinde toplandığı, bütün amacı tek merkeze biatı sağlamak olan Reis rejimlerinde bu kavram ve kurumların, bu dengelerin, karşılıklı denetimin olmasını ve sonuçta çağdaş yargı erkini oluşturmasını bekleyemezsiniz.

***

Biat düzeninde yargı erkine gerek yoktur. Onun için gerekli olan yargılayacak bir kurum değil, kendisine boyun eğmeyeni cezalandıracak eskilerin deyimiyle bir tedip (edeplendirme, hizaya sokma) mekanizmasıdır.
İlk kez Ergin Yıldızoğlu’nun ortaya çıkardığını sandığım bu olgu yargı erkini cezalandırma, tedip erki haline dönüştürüyor. Tedip erkinin, kimi zaman yargı erkinin kurumlarını dejenere ederek içine alan, kimi zaman onunkiyle ilgisi olmayan, kendi yaptırımları ve kurumları vardır.
Yaptırımlar, kısıtlama getirme, yasaklama, hapse atma yoluyla özgürlüğü bağlayıcı cezalar olabildiği gibi, linç gibi, suçlama örgütünün kendin pişir kendin ye misali baştan sona bütün süreci kendi içinde tamamladığı kendine özgü yöntemler de olabilir.
Müjdat Gezen ve Metin Akpınar’ın, Uğur Dündar’ın Halk TV’deki programında yaptıkları konuşmalar üzerine, tedip (cezalandırma) erkinin tüm kavram, kurum ve yöntemleri harekete geçirilmiştir.
Tabanını ak trollerin oluşturduğu geniş suçlama ve infaz makamı, gerek sosyal medyadan, gerek yandaş medyadan saldırıya geçerek suçlamalarını yapmış, hemen oracıkta hükmü vermiş ve linç yöntemiyle işi bağlamışlardır.
Bu arada en yüksek makamlar da bu işin hesabının verileceği şifresiyle talimatı vererek klasik yargı erkinin bağımlı kurumlarını harekete geçirmişler, talimatı alan bu kurumlar da sabah erkenden iki sanatçıyı derdest ederek klasik süreci başlatmışlardır.
Kimsenin bağımsız olacağına inanmadığı yargılama tutuksuz yapılsa ne yazar ki?

***

Tedip erkinin eylemi paralel kurumların devreye sokulmasıyla pekiştirilmiş ve RTÜK, Halkın Arenası için 8 yayın durdurma cezasının yanı sıra, kanala da 180 bin lira nakdi ödemeye hükmetmiştir. Bu arada biat etmeme suçunu işleyen Fatih Portakal da 3 yayın men ve kanalı FOX TV de bir milyon liraya yakın nakdi cezaya çarptırılmışlardır.
Kısacası tedip erki, şimdiye kadar kullandığı bütün kurumları ve yöntemleriyle sahaya inmiştir.
Üstüne üstlük bu kez, varlığını duyduğumuz, kendisiyle yeni yeni teşerrüf etmekte olduğumuz özgün kurum, kırmızı yelekli, eli sopalı Osmanlı Ocakları sokağa inip “evlerinde dişlerini sıkarak beklemekte olan yüzde 52’yi zor zaptetmekteyiz!” diyerek tedip erki içindeki yerlerini almaya hazır olduklarını dünya âleme ilan etmişlerdir.
Sistemin tedip erki iyi ayarlanmış bir saat gibi tıkır tıkır işliyor.
Bu durumda yalnız Müjdat Gezen ve Metin Akpınar’ın değil, bütün biat etmeyenlerin işi zor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları