Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Diren sağduyu!
En saldırgan olanın, en yüksek bağıranın, en çok alkışlandığı... En çok yalan söyleyenin en çok beğenildiği... En gaddarın önünde, insan onurunu yok saymanın sıradanlaştığı... Hak ve hukuk aramanın, insanı tüketen bir kâbusa dönüştüğü... Alıştıra alıştıra her hukuksuzluğun damarlarımıza zikredildiği bir ülkede yaşamak... Zor, çok zor...
Elli küsur yıldır işini, mesleğini, önce kendine, sonra okurlarına karşı dürüst davranarak yapmaya çalışan biri olarak, gazeteciliğin hangi noktaya gelip dayandığını görmek daha da zor. Gazete köşelerinin nasıl kişisel hırs ve intikam almak için kullanıldığını, nasıl çıkarlara alet edildiğini görmek... Zor, çok zor.
Dün bu gazetede kendini “Birleşmiş Milletler’de yöneticiydim” diye tanıtan birinin (oysa uluslararası statüde olmayıp, sadece ulusal program yöneticisiydi) yazısını okuduğumdan beri, hastalandım.
17 Ekim 2017’de gözaltına alınıp 1 Kasım 2017’de gece yarısı bir polis sorgusuyla tutuklanan... O günden beri hapiste bir hücrede bulunan... O gün bugün iddianame bekleyen... O gün bugün savcı tarafından sorgulanmayan... Aralık 2017’de tutukluluk durumuyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuruya “başvuru alındı” yazısı dışında hiçbir cevap alamayan... Duruşma yapılmaksızın, “dosya üzerinden” tutukluluk halinin devamına karar verilen... Neden sonra geçen yaz sonu kendisine ve avukatlarına haber verilmeden, İstanbul Barosu’ndan avukat atayarak yapılan duruşmalı incelemeyle tutukluluk halinin devamına denilen... Gezi Olaylarıyla iliştirilen Osman Kavala ile ilgiliydi okuduğum yazı. Sanki, bu kadar yetmez, gebertin diyordu yazı. Gezi yetmez, FETÖ ile, PKK ile de suçlayın diyordu. “Osman Kavala akil adamdı” diyerek gerçek dışı olaylar sıralıyordu...
Yandaş gazeteler, yandaş elektronik yayınlar her gün birilerini hedef gösteriyor. Bunu bilmeyen yok. Dosyalardaki gizlilik kararlarına rağmen, suçlamalar ve karalamaların sonu yok. Ona da alıştı artık okur. Ama Cumhuriyet gazetesinde! Çok hastayım. Kusmamı ve öğürmemi durduramıyorum... İyileşinceye dek, siz okurlardan izin istiyorum.
***
P.S. İki kadın meslektaşımı canı gönülden kutluyorum. Biri ÇİĞDEM TOKER. Sedat Simavi Ödülü’nü kazandı. Bu kadar hak edilmiş bir ödül olabilir. Onun gazetemizden ayrılması hâlâ içimi çok acıtıyor. Biri MİNE KIRIKKANAT... Katıldığı TV programında “On yıl önce bu kadar sıkı Atatürkçü değildim. Ama yapılan hadsiz saldırı yoğunluğu karşısında bugün Atatürk ilahımdır, ona tapıyorum” dedi diye yandaşlar tarafından linç edildi. Yandaşlar, zorbalar yok olup gider ama Mine gibi dik duranlar her daim üretmeye devam eder... Bu kadar.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Erdoğan belayı satın aldı
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Trabzonspor'da ayrılık!
- Ali Koç'tan çok sert Kayserispor açıklaması!