Hikmet Çetinkaya

CHP’de Sonbahar Temizliği Şart...

19 Ağustos 2014 Salı

Türkiye 2014 yılında demokrasiyi, özgürlükleri, yurtseverliği tartışıyor...
Aslında bu tartışma kendimi bildim bileli sürer!
Ümmet olmaktan sıyrılan her toplumda ulusal kimlik arayışı doğaldır.
Bu arayış gelişmekte olan toplumlarda değişik anlamlar taşır...
Halkın yararına olan tartışmalar yapılırken, doğal arayışı şoven ve ırkçı sapmadan koruyarak barış ortamının yol ve yordamını bulmak gerekir.
Atatürk yurtseverliğinin temelinde, Türklerin üstünlüğü değil halkların kardeşliğini ve eşitliğini savunan yapıtaşı vardır.
Zaman zaman bunu unutanlar, bu yoldan sapanlar kendilerini “derin milliyetçiliğin” içinde bulurlar...
Kendileri gibi düşünmeyen herkesi “faşist” olarak görüp, halkların eşitliğini, kardeşliğini, emeğin örgütlü gücünü, sermaye-emek ilişkisini unuturlar...
Unutmayın, 1923 Devrimi’nin “Aydınlanma” sürecinde, laiklikle yurtseverliğin, demokrasi ve özgürlüğün eşzamanlı olması bir rastlantı değildir...
İnsan, insanlaşma yolunda “kul”luktan arınıp “birey”e dönüşürken “ümmet”in değil, ulusun üyesi olduğunu anlamıştır.
İşte o zaman yurtseverlik kavramı doğmuştur!
Zaten Aydınlanma’nın felsefesi budur!
Yurtseverlik, halkların eşitliği, kardeşliği böylece ivme kazanıp yaşam biçimi olmuştur...
Bugün CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibini devirmek isteyenler, bunu daha önce Bülent Ecevit’e, Erdal İnönü’ye karşı yapmışlar, ancak başarılı olamamışlardır...

***

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Aydınlanma”nın felsefesini bilen bir insan...
18. yüzyılda “demokrasi” ve “Aydınlanma”yla birlikte anılan yurtseverlik, sanayi toplumlarının ürünüdür.
O sanayi toplumları ki, kapitalist gelişme aşamasında, salt kendi emekçilerini değil, dünya halklarını da sömürmek yolunda emperyalizmin bayrağını ellerine almadılar mı?
Aldılar!
O zaman yurtseverlik şovenleşti ve derin milliyetçiliğe dönüştü!
Yoksul ülkelere yapılan seferler ırkçı bir içerik kazandı...
Batı, dünyayı sömürmek için mazlum halklara tepeden baktı, sömürgeciliği başlattı!
Atatürk yurtseverliği bu sürecin ürünüdür!
Çünkü Mustafa Kemal, sömürülen mazlum halkların yanında yer aldı... Sırası gelmişken bir kez daha yineleyeyim:
1923 Devrimi’nin “Aydınlanma” sürecinde laiklikle yurtseverliğin eşzamanlı gelişmesi bir rastlantı değil, gerçeğin kendisidir.
CHP’yi ırkçı sapmalara götürmek isteyen kadroların Mustafa Kemal’in partisinde işleri olamaz...
Yurtseverliğin çıkış noktasında “ilerici” bir akım vardır...
Acı ama gerçek, sayıları çok az olan CHP’liler bunu bilmiyor...
Parti küçük olsun benim olsun hesabı yapıyor!
Koskoca bir partinin 1999’da yüzde 10 barajını aşamayıp, Meclis’e giremediğini unutuyor!
Yurtseverlik, kapitalist bir toplumun yükseliş sürecinde demokratik düşünce ve amaçlara bağlıdır; feodalizme karşıdır, ümmetçiliği arındıran bir içeriğe sahiptir...
Bu kavramlar durdukları yerde durmuyor zaten...
Zaman ve uzam içinde değişiyor!

***

2014 yılını yarılayıp geçtik bile...
Türkiye’de sosyalist ve komünist partiler var ama oy oranları bindelerde...
1965’te Mehmet Ali Aybar’lı, Behice Boran’lı TİP (Türkiye İşçi Partisi) Meclis’e girince İsmet İnönü panikledi ve şöyle dedi:
“CHP ortanın solunda bir parti.”
Bülent Ecevit, altı yıl sonra CHP’yi “demokratik sol hareket” olarak adlandırdı.
CHP 73 seçimlerinde oy patlaması yaptı, 77’de zirveye ulaştı... CHP sosyalist bir parti değildi...
Sosyal demokrat adını kullanmadı...
Peki nedeni?
Şimdilik birini söyleyeyim:
“Avrupa’da sosyal demokrasi Marksist kökenlidir, CHP değildir... Batı’da sosyal demokrat hareket sömürgecilik sürerken işçi hareketi olarak ortaya çıkmıştı... Bizde ise tersi var! Biz emperyalizme karşı savaşarak laik demokratik Cumhuriyetin temellerini attık!”
Aradan yıllar geçti!
Aydınlanmaya sahip çıkarak, sosyal demokrasinin kapısını aralamak zamanıdır!
Kılıçdaroğlu’nun önce bir temizlik yapması, sosyalist ve komünist partilerin birbirleriyle kavga etmemesi birincil koşul...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları