Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Dolar imparatorluğu ve TR için yeni bir politik vizyon

14 Ağustos 2018 Salı

ABD şüphesiz ki dünya siyaset ve ekonomi arenasında istediği zaman tek başına keyfi hareket eden, bazen BM’yi araç olarak kullanan veya buna bile ihtiyaç duymadan kararlarını, senaryolarını uygulamaya koyan bir “haydut devlet” niteliğinde.
Emperyalizmin şanında bu vardır.Özellikle “yara alan” bir “vahşi” saldırganlaşır.
ABD’nin dünya tahtında tartışılmaz egemenliği artık yok. Ama dünya üzerinde askeri gücü bir tehdit. Bu gücün yanında ABD’nin egemenliğini ayakta tutan bir de dolar gücü var. Dolar imparatorluğu, tüm ABD’nin ana ekonomik gücü. Trilyonlarca doların mesela karşılığı yok ama bir imparatorluk parası olarak hâlâ büyük bir değişim aracı gücüne sahip.
Her ülkenin depoları dolarla, Amerikan hazine bonolarıyla dolu. Mesela sadece Çin’in elinde 1.2 trilyon dolarlık Amerikan varlığı var. Ekim 2017’ye göre, Japonya 1 trilyon 93 milyar, İrlanda 312, Brezilya 320, Cayman Adaları 270, İsviçre 254, İngiltere 226, TR 60 milyar kadar Amerikan varlığına sahip.
2015 rakamlarına göre (daha yenisi vardır) ülkelerde tutulan toplam 8 trilyon döviz rezervinin yüzde 63’ü dolar cinsinden. Başlı başına büyük bir ekonomik güç.
Dolar varlığı ülkelerin de zenginlikleri durumunda! ABD bir süredir doları değerlendiriyor. Ekonomik milliyetçilik programı ve dünyaya açtığı ticaret savaşı sonuçlarının bir lehte göstergesi olarak da kalkınma hızı yüzde 4 oldu! Dolar faizi yüzde 2.5’e yaklaştı. ABD mesela çelik üretimini koruyor, ama ABD’de buna karşılık her şey pahalanıyor, mesela bir inşaat maliyeti bir yıl önceye kıyasla yüzde 25 kadar arttı!
 
Dolar imparatorluğusınırlanmalı
Çin’in bu konuda çok dikkatli gelişimi var. Bölgesel işbirliklerinde dolar yerine ulusal paraların dolaşımı sağlanabilir.
ABD’nin keyfi kararları AB’yi de müthiş rahatsız ediyor. Mesela TL’ye Trump’ın körüklediği panik atak, AB’yi de endişelendirdi. ABD ile AB arasında her alanda makas açılıyor.
Ticaret savaşları, askeri harcamalar, NATO, İran’a ambargo...
Tüm bunlar, Vahşi Batı Kovboyuna karşı aslında neredeyse tüm dünyayı doğal müttefik yaptı.
Burada İran somut bir durum.
Bu örnekte Çin, Rusya ambargoya uymayacak.
AB direniyor, yönetimler karşı çıkıyor ama bazı şirketler ilişkilerini askıya aldı, bunların ABD’de yatırımları - satışları fazla.
 
Kaybeden Trump olmalı
Bir dayanışma ağı ile, Trump’ın kovboy tehditlerini boşa çıkartacak bir dayanışmaya girilebilir. Trump’ın bu tehditleri sonunda ülkesine zarara dönüştürülebilir. ABD bu gidişle pahalandığı için ihracatı da darbe yiyor.
Kovboy ambargoyu deleni kara listeye alırız diyor ya, o gücü yok. Eğer Trump saldırganına bir şekilde karşı çıkılmazsa, herkes kaybedecektir.
Doları değişim aracı ve depo para olarak değerini azaltacak her adım önemli. Bu çerçevede kripto paraların önemi daha da artacak.
ABD’nin dünyayı saran internet şirketlerine ve ürünlerine vergiler giderek artacak, artmalı.
Avrupa ile Rusya’nın ve Türkiye’nin çıkarları ortaktır.
Türkiye şüphesiz ki AB ile ilişkilerini daha da güçlendirecek adımlar atarsa, hukuk devleti, kurumsal yönetişim ve iletişim, basın özgürlüğü konularında AB’ye yaklaşırsa, kendine sağlam bir kale yaratmış olur. Her türlü atağa karşı!
 
Suriye kilidini açın!
Rusya ile AB arasında da yeni bir dönem başlamalı, Türkiye akıllı yönetilirse, bu konuda Rusya ile ilişkileriyle aracı bile olabilir.
Bu çerçevede Türkiye’nin önünde en önemli engel Suriye’deki artık bitirilmesi gereken politikasıdır. Şam - İran- Rusya - Türkiye dostluğu Ortadoğu’yu emperyalistin at koşturduğu bir kriz alanı olmaktan çıkartır.
Bunun için iktidara yeni bir ufuk çizgi gerekir. 
RTE, Atatürk’ün ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ politikası esasımızdır” dedi. Düne kadar bu politikayı pasif bulurdu, eğer Türkiye’yi bu bağlamda geleneksel çizgisine oturtma niyeti varsa, Suriye’de temel bir değişikliğe gitmek zorunda.
Bu kilidi açarsa Ankara, önü açılır, rahatlar, yeni olanaklar ortaya çıkar.
Açamazsa, Türkiye yalnız kurt olarak kalmaya mahkûmdur, her türlü saldırıya da açık olarak.
Geçici, mevsimsel değil, uzun vadeli ittifaklara gidilmeli.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları