Hikmet Çetinkaya

Utanç... (11.08.2018)

11 Ağustos 2018 Cumartesi

Sığ dünyalı ol... Dar kafalı... Sorgulama, neden, niçin, ne zaman falan deme.
Ne bir mezar, ne bir mezar taşı, ne kahpece işlenmiş cinayetlerin tabutları...
Terör, töre kıskacı.
Boş ver!..
Umursama!..
Ölülerin coğrafyasında uyuyorsun, yum gözlerini hiçbir şey görme...
Gaffar Okkan niçin katledildi diye düşüp kafa yorma...
Unut Uğur Mumcu’yu, Ahmet Taner Kışlalı’yı, Musa Anter’i, İsmail’i, Ahmet’i, Berkin Elvan cinayetlerini, ağlayan anaları, babaları.
Ölümlerle çoğalan bir ulusuz biz...
Öle öle çoğalmayı seviyoruz...
Düşünmek yasak haberiniz olsun...
Ya benden yanasın ya ondan...
Sus pus olmuş toplum...
Bu sessizlik hepimiz adına utanç olmalı...
Aldırma gönül aldırma sen!
Tiyatroları, sinemaları kapat, aydınları susturmaya çalış...
Opera, bale gâvur icadı.
Şu öldürdüklerimizin sonsuz coğrafyasında dolaşma.
Yan gel yat, keyfine bak.
Aldırma!..
Hesabı iyi yap.
Rüzgâr gülü ol...
Askerlerimizi, polislerimizi şehit edenleri baştacı et... Yüreğin yok ki, için açısın...
Hepsi yoksul ailelerin çocuklarıydı askerlerin, polislerin.
Bu canlı dünyadan gelip geçti onlar...
Çoğu 20’li yaşlarındaydı...
Kanayan bir tarih bıraktılar bize...


***

Öyle yüzde 50 diye pek ayırmadan...
Bu utanç hepimizin üzerine yazılıyor!
Bu utanç niye, diye...
Cumhurbaşkanı ve iktidar, Türkiye’yi aldı.
Mısır darbesini yaptıran ABD’ydi.
El Kaide, IŞİD...
Yetiştiren...
Yüzlerce insanı katlettiren...
Ortadoğu’da Filistin’i, İsrail’i değil; İran’ı öncelikli sorun yapan...
Susan bir toplum, bu utanç bize yeter...
Kirli para, kanlı rejim...
ABD’nin oyunları...
Mısır’da, Suriye’de ölen çocuklar...
Hepsi masumdu onların...
Doğrucu Davut olma...
Sus, konuşma...
Düş kurma, âşık olma...
ABD’yi sakın eleştirme...
Laik eğitimi savunma...
Kafanı bilime takma, insan haklarını savunma...
Birey olma, hak, hukuk deme...
Düşünme, eleştirme...
Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etme.

***

Çocuk gelinleri savun...
Kadına şiddet kullan...
Vur kır, gerekirse öldür...
Kadın evde oturur...
Çarşıya, pazara gitmez...
En az üç, dört, beş, altı çocuk yap...
Kız çocukları okula gönderilmez...
Kadın evinin kadınıdır unutma sakın.
Sen gününü gün et.
Doğru yolda yürüme çal, çırp.
Bak kara toprak ölüleri birer birer alıyor içine.
Sen keyfine bak...
Bu dünya gelip geçici biliyorsun bunu.
Kaçkarlar elden gidiyormuş, gitsin...
Köylü kadınlar eylem yapıyormuş, yapsın...
Çevre kirleniyormuş, kirlensin...
Gününü gün et sen...
Kır şişeyi, dön köşeyi...
Bu utanç bize yeter de artar bile...
Sen “hain” desen de, yanında birileri olur mutlaka.
Sırtını sıvazlar mutlu olursun...
Turgutlu’nun Çal köyünde madenciler 50 bin ağaç katletmiş...

***

Ölüler konuşmaz...
İnsanları ayrıştır, ötekileştir...
Unut ölüleri...
İnsanlar gibi ağaçlar da ölür...
Barış dilini ne yapacaksın savaş dili varken...
Savaş dilini savun, yeter de artar bile...
Barıştan yana değil, savaştan yana ol...
Kitapların diline lanet oku, bu ilkellik yakışır sana...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları