Cüneyt Arcayürek

Son Gelişmeler ve Bir Açıklama…

02 Ağustos 2014 Cumartesi

Yıllardır adı Şeker Bayramı idi.
Bu bayramın adını ramazan ayından hemen sonra geliyor diye illa ki Ramazan Bayramı diye kutlanmaya toplumu zorladı da sonuç ne oldu?
Halk arasında bayram yine Şeker Bayramı diye anılıp kutlanmaya; çarşılarda tezgâhlar değişik fiyatlarla satılan şekerlerle, dükkânlar bayram vesilesiyle yine çocuklarına, ailesine armağan alanlarla içkili lokantalar, eğlence yerleri dolup taşıyor.
Her bayramda TV ve gazetelere baş haber olan trafik kazalarında ölenlerin bu bayramda sayısı 108-110. Yaralı bine yakın.
Partiler arasında göstermelik bayram kutlamalarında başlıca konu Cumhurbaşkanlığı seçimi ve tabii baş aktör başbakanlığı bırakmayan AKP adayı RTE.
Ama o da ne? RTE, seçim yasaklarına uyuyormuş!
Başbakanlık olanaklarını adaylık propagandasında kullanmıyormuş.
Altında son model zırhlı Mercedes, kiraladığı söylenen uçaktan iner inmez parti otobüsüne binip bir meydanda yine muhalefet partilerine ve liderlerine ağız dolusu küfre eş sözcüklerle saldırıncaya dek on metre çevresini kuşatmış polis ordusuyla bir zahmet yürüyen RTE, seçim yasaklarına, ama akla yakın hangi önlemlerle bakın nasıl uyuyor?
O güzelim muhaliflerinin binemediği gıcır gıcır son model Mercedes var ya, ola ki devletin bir aracı amma...
...ya kırmızı plakası ya da trafikte devlete kayıtlı bilinen plakası değiştiriliyor.
Hopp! RTE, devlet olanaklarını kullanmayı yasaklayan kurallarına uyan bir aday olarak işte huzurunuzda!

***

İlhan’cığım kimi bayramlarda şu mısraları yazarak yazıya başlardı:
“Dışarıda bayram / Bayram bize mahrem / Sultanım biçarem / Doldur içelim”
Son yıllarda bayramlardan keyif almadığımı saklayacak değilim.
Son günü başkentin ana caddelerinde şöyle bir dolaştım ve yer yer kocaman harflerle köşesinde beyefendinin bir resmi olan pankartlara gözüm takıldı.
Hele birinde “Türkiye sana güveniyor” yazılıydı ve altındaki imza Erdoğan!
Bırakalım bütün Türkiye’yi kapsayan bu palavra iddiayı bir yana:
RTE’ye herhalde de değil mutlaka güvenenler; bilumun ver rüşveti al yüklü kazanç yolu açan ihaleleri, yolsuzluklarla yolunu bulanlar, AKP’ye bağlılığını kanıtlayan yalakalar, Halk Bankası Genel Müdürü’ne gönder bir iki milyon, maaşları ödeyelim diyen havuz medyası vs, vs...
Güvenemeyenlere gelince, korkudan sesi soluğu çıkmayan sade milyonlar...
İmdi: Bu gerçekler her gün sütün sütun manşetlerde boy gösterir, Türkiye halkı kime güveneceğini, kuşkusuz güvenemeyeceğini her gün TV’lerde izleyip bilirken.. bir cumhurbaşkanı adayının, üstelik kendini öven pankartlarla yollarda halka, “Bütün Türkiye bana güveniyor” diye seslenmesini pes diye karşılayıp yorumlamak bile çok, ama çoook hafif kalıyor.

***

Bir iki gündür Cumhuriyet ailesine katılan beş meslektaşımıza gerek gazete içinde gerekse dışında yine eleştiriler yoğunlaştı.
Üstelik geçen çarşamba, 30 Temmuz günü gazete içinde yaşanan ve bu konudaki bilgileri ancak 24 saat sonra öğrenebildiğim gelişmeleri Vakıf Yönetimi’nce görevlendirilen dört kişilik icra kurulu başkanı Akın Atalay, internetlere de yansıyan ayrıntılarıyla açıkladı.
Sayın Atalay’ın Vakıf Yönetim Kurulu üyelerini gelişmelerden bilgilendiren açıklamasının içeriğini öğrendikten sonra kendisini aradım ve Vakıf Yönetim Kurulu üyelerine duyurulmasını rica ettiğim kimi açıklamalarımı iletmesini rica ettim.
İcra Kurulu Başkanı söylediklerimi nesnelliğe özen göstererek yazdı ve Vakıf Yönetimi üyelerine gönderdi.
Gelişmeleri değerlendirmelerinde yararlı olacağı düşüncesiyle bu açıklamayı okurlarımla paylaşmayı gerekli ve zorunlu görüyorum.

***

Açıklama: “Bu sabah (31 Temmuz 2014) Cüneyt Ağabey bana telefon etti.
Kendisi; İcra Kurulu Başkanı olarak seni arıyorum, dünden beri devam ettirilen bazı olaylarda, rızam ve iznim dışında adımın da karıştırılıp kullanıldığını duydum.
Benim pozisyonum gayet net ve açıktır.
Hiç kimsenin benim adıma beyanda bulunmaya hakkı ve yetkisi yoktur.
Benim adıma birilerinin deklare ettiğini duyduğum ‘yıllık izne çıkıp yazı yazmayacağım, bu süre içinde durumu değerlendireceğim, icra kurulunun kararlarına karşı muhalefet edeceğim’ şeklindeki beyanlar gerçek dışıdır.
Bu türden olayların içinde değilim ve olmayacağım.
Nitekim cuma günü (dünkü yazımda da) bu hususu belirteceğim ve yazılarıma devam edeceğim.
Bir şey söyleyeceksem kendim söylerim, başkaları üzerinden söylemem.
Cumhuriyet gazetesini bu türden tartışmaların içine sokmayı, hem gazetede kalıp hem de muhalefet etmeyi sürdürmeyi doğru bulmam.
Lütfen bu beyanımı tüm Vakıf Yönetim Kurulu üyelerine ilet…” dedi.

***

Bir eklemeye lütfen izin veriniz.
1985 yılından itibaren bugüne dek Cumhuriyet gazetesinde bulunmaktan onur duyan çalışanı, yazarı olarak; tek amacım gazetemizin temel ilkelerinden ödün vermeksizin, her türlü zorlukları aşarak yaşamasından başka hiçbir dileğim olmadı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları