Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ertesi gün

25 Haziran 2018 Pazartesi

Çok kritik ve tarihsel öneme sahip iki seçim yaşadık. Seçimlere giden süreç büyük baskı, şiddet uygulamaları altında yaşandı. Buna karşın muhalefetin, özellikle de Muharrem İnce’nin aldığı destek giderek arttı. Muhalefet cephesinde, cumhuriyetçi-ulusalcı Türklerle Kürtler; laik cumhuriyetçilerle siyasal İslamın Saadet Partisi’nde kendini ifade eden kesimi arasında, bugüne kadar görülmeyen bir diyalog vardı. Tek adam diktatörlüğünü durdurma zemininde, ülkede, kapitalist demokrasiyi yaşatabilme potansiyellerine sahip bir dayanışma ortamı oluştu.
Buna karşılık, AKP’de temsil edilen siyasal İslamın saflarında bir pörsüme vardı, giderek korku ve panik egemen oldu; propaganda konuşmaları, söylemini yitirmiş, ezberi bozulmuş olmanın getirdiği saçmalıklarla doluydu; adeta seçimlere değil, kıyamete gider gibiydiler.
Diğer bir deyişle, seçimlerden önce ülkedeki hava ve tüm diğer gelişmeler, başkanlık seçiminin ikinci tura kalacağını, HDP’nin barajı geçeceğini, AKP’nin Meclis -Meclis adına geriye ne kaldıysa
o kadarıyla- çoğunluğunu kaybedeceğini düşündürüyordu.
Siz bu yazıyı okurken seçimlerin sonuçlarını biliyor olacaksınız. Eğer AKP’de temsil edilen siyasal İslam, iktidarda kalmak için ülkeyi yeni bir krizin içine atmadıysa... Attıysa, ufuktaki ekonomik krize bir de siyasi meşruiyet krizi eklenecek!
Ülkeyi bu kritik noktaya AKP’de temsil edilen siyasal İslamın 16 yıllık iktidar pratiği getirdi. 16 yıllık birikimin üstüne, AKP’de temsil edilen siyasal İslamın kampanya stratejisi, kendi tabanını konsolide etmeye, toplumdaki bölünmüşlükleri derinleştirmeye yönelikti. Bu nedenle Türkiye sosyal formasyonu seçimlerden, birçok parçaya bölünmüş, dokusu çok zayıflamış bir toplum olarak çıkıyor.
 
İki büyük yanılgı
Oy verme anı yaklaşırken muhalefet cephesinde, seçim sonrası dönemde vahim etkileri olabilecek iki büyük yanılgı dikkat çekiyordu.
Bunlardan birincisi, inanılır gibi değil ama, dün “aldatıldık” diyenlerin ağzından, bizi adeta 10 yıl geriye götüren bir deja vu: “Diyelim ki tam tersi oldu, AKP+MHP Meclis’i kazandı. O durumda da normalleşme olmak zorunda. İstemeye istemeye de olsa, gıdım gıdım da olsa, yasakları kaldıracaklar. Neden mi? Onlar da bu sözü verdi.” Bu iki binli yıllarda duyduğumuz, AKP’yi desteklemekten, muhalefeti AKP ve siyasal İslamın yalanlarına inanmaya zorlayarak yatıştırmaktan başka bir şeye hizmet etmeyen, “yönettikçe demokratikleşecek… şu sözü verdi.. bu sözü verdi… niyet okumayın” fantezisinin aynısı. En kritik anda yine ortaya çıkması ayrıca anlamlıydı.
İkincisi: “Erdoğan ve AKP giderse, hızla demokratik düzene dönmeye, normalleşmeye başlarız.” Bu da 16 yıllık siyasi, ekonomik hatta kültürel yapılanmayı, devlet içine yerleşmiş “algısal kilitleri”, kadroları göz ardı eden, sosyal bir olguyu birkaç kişinin iradesine, kötülüğüne indirgeyen aşırı iyimser bir yaklaşımdı.
Bu yazıyı yazarken seçim sonuçlarını bilmiyorum ama günün ilk yarısında sosyal medya AKP zorbalarının sandık başında terörist uygulamalarının örnekleriyle doluydu. Şimdi, şurası kesin: Seçim sonuçları ne olursa olsun, bu pazartesi ülkede çok önemli, uzun yıllar açık kalacak bir sayfa açılıyor. Bu sayfaya yazmayı başaranlar ve yazılacak olanlar ülkenin vatandaşlarının gelecek yıllarda var oluş koşullarını belirleyecek.
Ya, bu sayfaya, başkan olarak Muharrem İnce, Meclis’te de CHP-İYİ Parti, SP, HDP işbirliği ile yazılmaya başlanacak. O zaman, ülke, AKP ve siyasal İslamın yarattığı yıkımı temizleme, parlamenter rejime geri dönme, Kürt sorununa ilişkin bir demokratik çözüm atılımıyla istikrar arama şansını yakalayabilecek.
Ya da bu sayfaya, AKP liderliğinde siyasal İslam ve “Reisi” yazmaya başlayacak. O zaman da seçimler öncesinde, adeta bir varlık yokluk korkusu yaşamış olan siyasal İslam, AKP liderliği, bir daha benzer bir duruma düşmemek için elindeki tüm devlet ve dini örgütlenme olanaklarını kullanarak muhalefete yönelik büyük bir tasfiye hatta likidasyon süreci başlatacak.
25 Haziran günü umutlarla olduğu kadar, büyük tehlikelerle dolu bir dönemin başlangıcı olacak...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump! Nasıl yani? (2) 14 Kasım 2024
Trump! Nasıl yani? 11 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları