Hikmet Çetinkaya

Kır Karanlığın Kapısını...

01 Ağustos 2014 Cuma

Karanlığın sanrısında yaşayan insanoğlunun bedensel dikilmesi, içsel bir dürtünün ürünüdür...
İçsel dürtü ruh olur, düşünceleşince “fikirleşir”; tarih boyunca başını hep dik tutar insanoğlu...
Acaba böyle düşünceleşme üçüncü dünya ülkelerinde hayata geçer mi?
Geçmez!
Çünkü orada baskı vardır...
Demokrasi ve özgürlükler yoktur!
Demokratik kitle örgütlerinden söz edilemez!
O ülkeleri yönetenler, demokrasi sandık sanır...

Gözbebeğini delen bir ışık karanlığın içinden çıkan aydınlıktır; bunun için çok bedeller ödenmiştir...
Savaşlar, iç savaşlar çıkmıştır...
Demokrasi öyle kolay gelmez, gökten zembille inmez...
Mustafa Kemal ve arkadaşlarının “Kurtuluş” ve “Kuruluş”u...
Bağımsızlık savaşının ardından 1923 yılında Cumhuriyetin kurulması...
Aydınlanma Devrimi!
1930’lu yıllarda laiklik ilkesinin hayata geçmesi, 1934’te “Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı” tanınması...
Tarih dersi verme gibi derdim olamaz...
Söylemek istediğim “dünün” ve “bugünün” Türkiyesi’nin fotoğrafını göstermek için...
Kelle avcıları, insan ciğeri yiyenler, güzelim Türkiye’de gösteri yapıyor...
Bu kişiler nasıl gelebiliyor İstanbul’a? Kim koruyor bu kişileri, kim besliyor?
Karanlığın sanrısı içinde köktendinciler Suriye sınırımızda kapı komşumuz!

***

Tarih nedir?
Tarih insanın bilinçlenmesini, dik durmasını sağlar!
Onur önemlidir!
İnsan köle, kul değil bireydir!
Başı dik!
Tarih, insanın bilinçlenip başını yükseltmesinin öyküsüdür.
Bu öykü şimdilerde unutturulmak isteniyor, kadın kahkahası, evli kadının tek başına tatile çıkıp açılıp saçılması, direğe sarılmasıyla eşdeğer sayılıyor.
Tarihi “Kuruluş” ve “Kurtuluş”u unuttuk mu yoksa!
Asla unutturulamaz...
O tarih umuttur, gelecektir, karanlığın içinden aydınlığa çıkmaktır.
Cumhuriyet gazetesi de bu aydınlığın bir parçasıdır...
O yüzden kimi kışkırtıcıların, provokatörlerin hedefi haline gelmiştir.
Cumhuriyet üzerine oynanan oyunları çok gördük...
Geçmişte İlhan Selçuk, Uğur Mumcu’ya yapılanlara benziyor.
Tarihin insanlık olduğunu unutanlara sözüm; 90 yıllık Cumhuriyet çınarının köklerinin dipdiri olduğunu söylemek zorundayım...
İnadına laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti!
İnadına demokrasi!
İnadına özgürlük!
İnadına evrensel hukuk!
İnadına eşitlik!
Ayrımcılığa hayır!
Bilincin küreklerini bunlar için çekeceğiz yüreklice...
İnsanı seveceğiz!
Çocuklarımızın zindanlarda çürümemesi için mücadele edeceğiz...
Karanlığın kapısını kıracağız...
Aslında toplum buna hazır!
Sol, sosyalist, liberal, komünist, sosyal demokratlar...
Sandığa gitmeyenler!
Gençler, işsizler, yoksullar!

***

Bir kez daha yineliyorum:
Tarih, insanın bilinçlenip başını yükseltmesinin öyküsünü anlatan bir kitaptır...”
Bunu 80’li yıllarda İlhan Selçuk yazmış, uzun uzun anlatmıştır...
O tarihin kanlı sayfalarından bilinç çıkmış, egemenliğin kayıtsız şartsız bu milletin olduğu gerçeğini bulmuştur insanoğlu.
Aydınlanma Devrimi’nin yol haritasını, rotasını Atatürk belirlemiştir arkadaşlarıyla birlikte.
Mustafa Kemal, Fransız ve 1917 Rus Devrimi’nden yararlanmıştır.
Aradan 90 yıl geçti...
Ufukların ağarmasını bekliyoruz...
Tüm darbeleri lanetliyoruz!
Dinci bir kuşatmayı, tarikatçı yapılanmaları, baskıyı, şiddeti, zulmü lanetliyoruz.
Karanlığın o sanrısı bir şafak vakti aydınlıkla yitip gidecek.
İnsanlarımız dinleri, ırkları, mezhepleri, inançları ne olursa olsun insanca bu topraklarda yaşayacaklar...
Emperyalizme boyun eğmeyecek yurdumun insanı.
Emeğin örgütlü gücüne inanacak, sermaye-emek çelişkisini görecek!
Türkiye asla bölünmeyecek, kimse din, ırk, mezhep, inanç üzerinden siyaset yapamayacak.
O zincirler kırılacak!
Yaşam türkülü, çiçekli dallarda çoğalacak...
Gün gelecek tüm toplum aklıyla ve bilinciyle yaşayacak!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları