Kömür için dışarıya 4 milyar dolar veriyoruz
Türkiye, uygulanan ekonomi politikaları nedeniyle bugün taşkömürü için dışarıya yılda 4 milyar dolardan fazla para öder hale geldi, enerji tüketiminde dışa bağımlılık payı ise yüzde 70 seviyesine çıktı.
Türkiye, uygulanan ekonomi politikaları nedeniyle bugün taşkömürü için dışarıya yılda 4 milyar dolardan fazla para öder hale geldi, enerji tüketiminde dışa bağımlılık payı ise yüzde 70 seviyesine çıktı. Türkiye, yılda 30 milyon ton taşkömürü tüketirken bunun sadece 1 buçuk milyon tonunu üretiyor. Yani ihtiyacının yüzde 90’ından fazlasını dışarıdan alıyor. Buna karşılık izlenen enerji politikaları neticesinde enerji tüketiminde dışa bağımlılık payı yüzde 70’ler seviyesine çıktı. Petrol, doğalgaz ve taşkömürü ithalatının 50 milyar doları bulduğu Türkiye’de, yalnızca taşkömürü ithalatı için yılda 4 milyar dolardan fazla para ödeniyor. Fosil kaynaklarda ise doğalgazda yüzde 98, petrolde yüzde 94 oranında bağımlı olan Türkiye, kömürde ise yüzde 92 oranında dışa bağımlı durumda.
Bağımlılık arttı
Türkiye, 2002’den beri uygulanan ekonomi politikaları doğrultusunda her geçen gün kömüre daha da bağımlı hale gelmesine rağmen kömürün yerli üretimi gittikçe azalıyor. Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) taşkömürü verilerine göre Türkiye, 2015’ten itibaren 1 milyon tonun altında üretim gerçekleştirebildi. Kömür ithalatının ivme kazanmaya başladığı 1980’li yılların başında toplam taşkömürü tüketiminin yüzde 80’i, sonlarına doğru ise yüzde 45’i yerli kaynaklardan karşılanırken; 2014 yılında 31 milyon 464 bin ton olarak gerçekleşen taşkömürü tüketiminin sadece yüzde 5,8’i yerli kaynaklardan karşılandı. Ülkeler ve ödenen döviz miktarları bazında bakıldığında Türkiye’nin kömür ithalatında; Rusya, Kolombiya, Güney Afrika, Avustralya ve ABD’nin önemli payları olduğu görülüyor. Kömür ithalatına 2002 yılında 749 milyon dolar, 2003 yılında ise 986 milyon dolar ödendi. 2002-2006 ithalat gerçekleşmelerine bakıldığında, kömür ithalatına ödenen döviz miktarında yüzde 174’lük bir artışın olduğu görülmektedir. 2015 yılında ise Türkiye 1.434 ton taşkömürü çıkarılırken 34 bin ton ithal alındı. Bugün ise yerli taşkömürü üretimi bin tonun altına düşerken ithal kömüre ayrılan kaynak 5 milyar dolara yaklaşmış durumda. 2016 TTK verilerine göre Eylül ayına kadar 1 milyon 111 bin 388 ton işlenmemiş kömür üretildi, satılabilir fiili kömür miktarı ise sadece 670 bin 470 ton. Kömür ve İklim Değişikliği 2016 Rapora göre ise, Türkiye’de kurulmak istenilen ithal kömürlü termik santralların kapasitesi planlanan yerli kömürlü termik santralların 6 katı daha fazla.
‘Yerli üretim istiyoruz’
Sendika olarak ithalata karşı olduklarını belirten Maden-İş Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Gülahmet Güven, ithal kömüre fon oluşturulmadığı sürece ithalatın yapılmaması gerektiğini söyledi. “Alınacak fonların yerli üreticiyi desteklemesini istiyoruz” diye konuşan Güven, “İthalat fon oluşturulmadan yapılacaksa da kota konsun. Biz ilgili kurumlara da yetkili bakanlıklara da bu görüşümüzü söylüyoruz. Enerjideki kömürün payı yüzde 22-23 civarında, bundan ithal kömürü düştüğünüz zaman o sayı yerli kömürde daha da aşağıya düşüyor” dedi. Yerli kömürün son yıllarda düşmesinin nedeninin son yıllarda çıkan yasalarla doğrudan alakalı olduğunu düşünen Güven, yerli kömüre ağırlık verilmesini istediklerini ifade ederek, “Kendi öz kaynaklarımızı üretelim. İşsizlerimiz iş sahibi olsun. Bunu yaparken de işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri son noktasına kadar alınarak yapılsın. Böylece dışarıya da milyarlarca dolar ya da Avro ödememiş oluruz” diye konuştu.
Taş kömüründe üretim ekonomisine dönmeliyiz
TÜRKİYE’nin son 10-15 yıldır kullanılan taş kömüre ihtiyacı artmasına rağmen üretiminin düştüğünü belirten eski Genel Maden İş Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Eyüp Alabaş ise Türkiye’nin ciddi bir maden politikası olduğuna inanmadığı dile getirerek “Taş kömürü üretimi yaklaşık 2,5- 3 milyon ton civarından 1 milyon tonun altına düşmüş durumda. Türkiye’nin 6-7 milyon ton taş kömürüne ihtiyacı var. Zonguldak havzasında bunun yüzde 10’u ancak karşılanabiliyor. Özelleştirmeyle, rödövansla, kiralamayla özel sektöre açılan sahaların tam anlamıyla özel sektörün madenciliğe adaptasyon sağlayamaması kamunun çekilmesi kamudaki işçi sayısının giderek azalması bu azalış nedeni olarak görülebilir. Havzanın jeolojik şartları nedeniyle bölgemizde teknolojik yatırımların yapılamaması, hâlâ insan kaynakları beden gücü ile üretim yapılması nedeniyle emek yoğun çalışılması üretim düşüşünün diğer bir nedeni olarak görülebilir. Bir sonraki seneye kadar daha da aşağıya düşecek gibi görülüyor. Türkiye kendi kaynaklarını kullanmak zorunda üretim ekonomisine dönmek zorunda. Bunun için de gerek teknolojik yatırımlarını gerekse teknolojiye uygun olarak insan kaynaklarını verimli kullanmak zorunda. Özellikle kömürle ilgili politika değişikliğine gitmek zorunda” dedi.
TTK’nin işçi açığı 6 bine ulaştı
Türkiye’de taşkömürü madenciliği Zonguldak Taşkömürü Havzasında Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ve özel sektör firmalarınca gerçekleştiriliyor. Derin yeraltı kömür madenciliği yapılan havzada üretim taşkömür ağırlıklı olarak insan gücüne dayalı emek-yoğun bir şekilde gerçekleştiriliyor. 14 bin norm kadroya sahip TTK, bugün 8 bin 700 işçi ile üretim yapmaya çalışıyor. 2010 yılında bakanlıktan işçi açıklarının giderilmesini talep eden TTK Genel Müdürlüğü, işçi açıkları arttıkça talebini her yıl yinelese de talep yerine getirilmedi. Norm kadroya göre işçi açıklarının bugün 6 bine ulaştığı belirtiliyor. TTK’nin 2015’te, tarihinin en düşük işçisiyle en düşük üretimini yaptığını ifade eden sektör temsilcileri, sektörün giderek küçüldüğünü söylüyor.
Plansız yatırımlar Elektrik üretim yatırımlarının uzun süren ve oldukça pahalı yatırımlar olduğunu anlatan TMMOB Enerji Çalışma Grubu Başkanı Oğuz Türkyılmaz, bu yatırımlarda toplum yararının gözetilmesinin ve kamusal bir plana göre gerçekleştirilmesinin önemli olduğuna işaret etti. Türkyılmaz, enerjinin bir ülkenin sosyal, kültürel, ekonomik gelişmesindeki en önemli etkenlerden birisi olduğuna dikkat çekerek “Yerli teknolojiniz yoksa, enerji arzınız ağırlıklı ithal kaynaklara dayanıyor ve toplumun değil de sermaye gruplarının çıkarlarını gözeten politikalar uygulanıyorsa; gelişmenin ve bağımsızlığın önündeki en önemli engellerden biri olabilir” dedi. Verim artmalı Enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmak için toplum yararını gözeten alternatif kalkınma ve sanayileşme politikalarının; demokratik katılım mekanizmalarıyla tartışarak tasarlanmasını ve geliştirilmesi gerektiğinin altını çizen Türkyılmaz, şu önerilerde bulundu: * Büyüme politikalarının gözden geçirilerek döviz üreten sektörleri ihmal eden paradigmalardan vazgeçilmeli. * Enerjiyi verimli kullanan, enerjiyi yerli ve yenilenebilir kaynaklarla temin eden bir paradigmaya geçiş sağlanmalı. * Artan elektrik ihtiyacını karşılamada çok sayıda yeni elektrik tesisi kurmak yerine enerjiyi daha verimli kullanıp, sağlanan tasarrufla yeni tesis ihtiyacını azaltma politika ve uygulamaları hayata geçirilmeli. * Tüm enerji sektörleri, petrol, doğalgaz, kömür, hidrolik, jeotermal, rüzgâr, güneş, biyoyakıt vb. için Strateji Belgeleri hazırlanmalı. Daha sonra bütün bu alt sektör strateji belgelerini dikkate alan Yenilenebilir Enerji Stratejisi ve Eylem Planı ve Türkiye Genel Enerji Strateji Belgesi ve Eylem Planı oluşturulmalı ve uygulanmalıdır. Ülke ölçeğinin yanı sıra, il ve bölge ölçeğinde de enerji kaynak, üretim, dağıtım planlaması yapılmalı. |
TTK göz göre göre zarar ediyor
Türkiye’nin 40-50 milyar dolar arası cari açık verdiğini ifade eden Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Ahmet Demirci, Petrol, doğalgaz ve taşkömürü ithalatının 50 milyar doları bulduğunu ifade etti. Demirci, kurumun göz göre göre zarar ettiğini belirterek, “TTK’nin üretim kapasitesi yıllık 5 milyon ton. Kapasitesinin beşte biri ile çalıştırılan her işletme zarar eder. Türkiye’nin taşkömürü için her yıl dışarıya 4-5 milyar dolar ödeyecek lüksü yok” dedi.
Türkiye bu hale bilinçli getirildi’
Türkiye’de Zonguldak’tan başka hiçbir yerde taşkömürü olmadığını belirten Demirci, sektörün gittikçe küçüldüğünü söyledi. 1970’lerde taşkömürü ihtiyacının neredeyse tamamını yerel üretimle karşıladığını aktaran Demirci, “İhtiyacımızın yüzde 90’ından fazlasını ithal ediyoruz. Türkiye bu hale bilinçli bir şekilde getirildi” dedi.
Yazı dizisinini ilk bölümü:Plansız enerji faturayı arttıracak
En Çok Okunan Haberler
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Jose Mourinho'dan genç futbolcuya övgü!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü