Nükleer santral propagandası serbest, eleştirmek yasak

Çernobil Felaketi`nin 32. Yıldönümü ve Fukuşima`nın 7. Yılı nedeniyle Sinop`ta yapılması planlanan miting ve panelin İçişleri Bakanlığı tarafından "provokasyon ve güvenlik" gerekçesiyle yasaklanması kabul edilemez bir karardır.

"Sinop Nükleer Santral istemiyor" mitinginin yasaklanmasına tepki: Direnme hakkımızı kullanacağız

Talimat İçişleri'nden... Sinop’ta nükleer karşıtı miting yasaklandı

 AKP iktidarı nükleer santralları Türkiye`ye zorla dayatmaktadır. Akkuyu Nükleer Güç Santralı (NGS) için ÇED raporuna karşı halen devam eden hukuki süreç yok sayılarak gösterişli temel atma törenleri düzenlenmiş; Nobel ödüllü bilim insanları kullanılarak çekilen kamu spotları ile nükleer santrallar konusunda olumlu algı yaratılmaya çalışılmıştır. Sinop NGS için geçtiğimiz aylarda güya "halkın katılımı" toplantısı yapılmış, ancak toplantıya Sinop halkı alınmamıştır. Ardından, Sinop`ta 13 yıldır geleneksel olarak yapılan ve olaysız biçimde bir şenlik havasında geçen nükleer karşıtı miting de iktidar çevrelerini rahatsız etmiş olmalı ki yasaklama kararı alınmıştır. Bu karar AKP iktidarının alanları dolduracak nükleer karşıtlarının öfkesinden ne denli çekindiği ve bu tepkinin görülmesini istemediğinin açık kanıtıdır.

 Türkiye erken ve baskın bir seçime gitmektedir. Sinop mitinginin yasaklanmasına ilişkin karar seçim sürecinin nasıl işleyeceği ve bundan sonraki toplumsal mücadele alanlarında karşılaşabilecek engellemeler için de önemli bir örnektir. Sürekli uzatılan OHAL sürecinde en ufak bir gösteriyi dahi şiddet kullanarak bastırmaya çalışan AKP bir "korku toplumu" yaratmayı hedeflemektedir. İşte bu ortamda ülkemizin seçimlere hazırlanıyor olması demokrasi ve seçim güvenliği ile ilgili endişeleri de artırmaktadır. Türkiye tarihinin en karanlık dönemlerinden birini yaşatan OHAL rejimine derhal son verilmeli, demokrasi, hukuk düzeni ve toplumsal barış tüm ülkede hakim kılınmalıdır.

 AKP`nin gerçekleri saklayarak, göz boyamak ve kamuoyunu aldatmayı hedefleyen girişimleri asla başarılı olamayacaktır. Tüm bu yasaklar, baskı ve yıldırma politikalarına rağmen bizler halka gerçekleri anlatmaktan vazgeçmeyeceğiz. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) olarak daha önce de pek çok kez altını çizdiğimiz gibi, Türkiye`de elektrik üretimine gereksiz yatırımlar yapılmış ve plansızlık nedeniyle elektrikte bugün arz fazlası oluşmuştur. Kurulu gücümüz 2017 yılsonunda yüzde 8.5 artışla 85 bin 200 MW`a ulaşmıştır. Oysa geçen yıl elektrik tüketimi 289 milyar 975 milyon kilovat saat olurken, en yüksek puant talebi 26 Temmuz 2017 itibarıyla 47 bin 659 MW olarak gerçekleşmiştir. Yani 2017 yılsonu itibarıyla elektrikte yüzde 78 oranında fazla kurulu gücümüz vardır. Normalde "yedek elektrik kaynağı" da denilen bu gücün yüzde 20-25 civarında olması yeterlidir.

 Hal böyleyken Türkiye`nin sırtına yeni yükler bindirecek, alım garantili nükleer ve termik santrallar yaptırılmak istenmesi akıl dışı bir yaklaşımdır. Dünya nükleer santrallardan uzaklaşırken, Türkiye`de geleceğimizi tehlikeye sürükleyecek bir nükleer santral macerasına girilmesi asla kabul edilemez.

 EMO olarak uyarıyoruz; toplumdaki büyük dirence rağmen kurulmak istenen nükleer santrallar yarın ülkenin başına bela olacaktır. Türkiye`nin pahalı, riskli, kirli ve dışa bağımlılığımızı artıracak nükleer santrallara ihtiyacı yoktur. Tarım arazilerini, ormanlık arazileri ve deniz kıyılarını yok edecek tüm santral projeleri derhal durdurulmalı, zaten kısıtlı olan kamu kaynakları atıl kalacak enerji projelerine değil, daha yararlı sonuçlar üretecek yatırımlara harcanmalıdır.

 İçişleri Bakanlığı`nın "Sinop Nükleer Santral İstemiyor" mitingine yönelik yasaklama kararını protesto ediyor, EMO olarak bileşenlerinden olduğumuz Nükleer Karşıtı Platform`un 22 Nisan Pazar günü Sinop`ta gerçekleştireceği basın toplantısında yerimizi alacağımızı tüm kamuoyuna duyuruyoruz.