Hakim ve savcılara indirimli ev haberine para cezası

İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde  görülen duruşmaya gazeteci Canan Coşkun, avukatları katıldı. Coşkun'a destek amacıyla DİSK Basın-İş Sendikası Başkanı Faruk Eren, Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Gökhan Durmuş da duruşma salonunda yer aldı. Coşkun duruşmadaki son savunmasında, gazetemizi susturma amaçlı operasyon kapsamında tutuklanan yazar ve yöneticilerimizi anımsatarak, "4 yıllık çaylak bir yargı muhabiri olarak İstanbul'daki adliyelerde Bülent Utku ve onun gibi yüz akı 10 arkadaşımızın tutuklanması kararı gibi çokça hukuksuz kararı, ilk ağızdan duyarak, ilk elden görerek, haberleştirerek, adalete, hak ve hukuka, tarafsız ve bağımsız yargıya, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğuna ilişkin inancımı çoktan yitirdim" dedi.

Hukukçular bile inanmıyor

Gazeteci Ahmet Şık'ın 5 yıl önce Fethullah Gülen cemaatine mensup hakim ve savcılarca tutuklandığını, 5 yıl sonra da FETÖ/PDY propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklandığını da anımsatarak, "Kimse yasalar çerçevesinde işleyen bir hukuk sisteminin varlığından bahsedemez zannımca. Hukukçular bile böyle kararları bırakın hukuka uygun bulmayı, akla, mantığa bile aykırı bulurken, bizler neden inanalım ki “tarafsız, bağımsız yargı” aldatmacasına" diye sordu.

Koyu karanlık

Cezaevlerinde 150'ye yakın tutuklu gazeteci olduğunu, ifade ve basın özgürlüğüne yönelik baskıları dile getiren Coşkun, "Bugünlerde dünya çapında elde edilmesi zor bir kötü şöhrete sahibiz artık. Öylesine koyu bir karanlığın içindeyiz ki cılız da olsa bir ışık yok ne yazık ki. Vereceğiniz kararın bu sayısız hukuksuzluğun yanına atılmış bir çentik daha olmamasını umuyorum. Ben yalnızca gazetecilik yaptım. Gazetecilik de suç değildir. Yazdığım haberle kimseye hakaret ettiğime inanmadığım için sizden beraat talep etmiyorum. Yalnızca adaletin yerini bulmasını istiyorum" diye konuştu. Coşkun'un avukatı Tora Pekin de, yapılan haberin hukuka uygun olduğunu aktararak, "Çünkü o haberin temeli vardır. Bu haberde asıl önemli bulduğumuz kamu yararı vardır. Çünkü gazeteciliğin ana amaçlarından biri, belki de en önemlisi 4. kuvvet olarak toplumsal denetim erkini oluşturmaktır. Bu haberle sağlanmak istenen amaç gerçekleşmiştir ve bundan sonra yargı mensuplarının bu şekilde gayrimenkul edinimleri esnasında daha şeffaf davranmaları, daha titiz ve açıklayıcı olmaları konusunda gereken denetim ortaya konulmuş olacaktır" diye konuştu. Avukat Abbas Yalçın ise, iddianamede kamu görevlisine ne şekilde hakaret edildiğine ilişkin bir açıklama olmadığına dikkat çekti.

Dosyayı karara bağlayan mahkeme, eylemin mağduru olan kişilerin kamu görevlisi sıfatı taşıdığını, Coşkun'un gazeteci sıfatı ile birlikte eylemin basın görevi çerçevesinde işlendiğini ifade ederek 12 bin 600 TL adli para cezasına hükmetti.