Özgürlükler zaten pamuk ipliğine bağlı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın terör ve terörizmin tanımının yeniden yapılmasını gerektiğini savunması yakın gelecekte demokratik hak ve özgürlüklere yönelik yeni bir saldırı dalgasının başlayacağının işareti olarak görüldü. Erdoğan’ın “gazeteci, akademisyen ve STK çalışanlarını” hedef göstermesi zaten ifade özgürlükleri baskı altında altında olan bu kesimlere yönelik “daha ne yapılacağı” sorusunu da beraberinde getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “yetersiz” bulduğu Türk Ceza Kanunu’nda düşünceyi terör suçu kapsamında cezalandıran çok sayıda madde yer alıyor. Yargı organları da kanundaki düzenlemeleri en katı haliyle uygulamakta bir sakınca görmüyor. Türk Ceza Kanunu’nun 314. maddesinde düzenlenen “silahlı örgüt (terör örgütü) üyesi olmak” suçunda şiddet kriteri yer almıyor.

Üye olsa da olmasa da

Madde herhangi bir düşünce açıklamasının doğrudan örgüt üyeliği sayılabilecek biçimde uygulanıyor. Ayrıca bu maddenin atıf yaptığı “suç işlemek amacıyla kurulan örgüt” suçunun düzenlendiği 220. madde ceza sistematiği ve adaleti açısından da sorunlu olacak biçimde örgüte yardım edene de örgüt üyelerine de aynı cezanın verilebileceğini öngörüyor.

Türkiye’de hükümete muhalif bütün kesimler “terörizm” suçlamasına muhatap oluyor. Soruşturmalar siyasi iradenin emri altındaki Terörle Mücadele Şubesi polislerinin belirlediği çerçevede yürüyor ve polisin hazırladığı fezlekeler önce iddianameye, ardından mahkeme kararına dönüşüyor. Cumhurbaşkanı’nın açıklamasını yaptığı saatlerde 3 akademisyen, barışa çağrı yapılan bir metinde imzaları olduğu için “terör” suçundan poliste sorgulanıyordu. Bu akademisyenlere destek vermek için adliyeye giden Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Chris Stephenson ise çantasında HDP İl Örgütü’nün Nevruz davetiyesini bulundurduğu için gözaltına alındı. Serbest bırakılan Stephenson’ın sınır dışı edilmesine karar verildi.

YASALAR BÖYLE UYGULANIYOR

- Tunceli Barosu Başkanı Uğur Yeşiltepe’ye terör örgütü üyesi olmak suçundan verilen cezanın “dayanağını” Sivas Davası’nın zamanaşımından düşürülmesini protesto, Dersim katliamı anması gibi eylemlere katılması oluşturuyordu.

- Tutuklu gazetecilerin bir çoğu yazdıkları haberler nedeniyle “terörist” suçlamasıyla yargılanıyor. DİHA muhabiri Nuri Akman, Kobane’de çektiği yıkık evler ve YPG ile IŞİD arasındaki çatışmalara ilişkin fotoğraflar “örgüt üyeliği”nin delili sayılarak tutuklandı.

- Canlı yayında Beyaz Show’a telefonla bağlanıp, “Çocuklar ölüyor, sessiz kalmayın” diyen Ayşe öğretmenin sözlerini ‘terör propagandası’ sayan RTÜK, Kanal D’ye para cezası vermişti.

- Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Barış İnce, öğrencilerine sorduğu sınav sorusu nedeniyle yargılandı

- Parasız sağlık eylemine katıldıkları ve yoksul mahallelerde ücretsiz sağlık taraması yapan 43 tıp öğrencisi hakkında “PKK’nın Özgür Sağlık Örgütü” yapılanmasını oluşturmak suçlamasıyla dava açıldı.

- Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk hakkında katıldığı bazı toplantılar nedeniyle 18 yıl hapis istemiyle dava açıldı.

- Grup Yorum üyesi Ezgi Dilan Balcı hakkında “örgüt üyelerine moral amaçlı düzenlenen konserlerde solistlik yaptığı” gerekçesiyle dava açıldı.

- Mersin’de Nevruz kutladıkları iddiasıyla tutuklanan SDP üyesi üç kişi hakkında açılan davada Kürtçe müzikler ve Facebook paylaşımları delil olarak gösterildi.

- Erzincan’da Gezi Parkı gösterilerine katılan ‘Yeni Demokratik Gençlik’ adlı gruba TİKKO üyeliği iddiasıyla açılan davada Gezi eylemlerinde sapanla taş atan Emine Cansever’in resmini paylaşıp altına “Arkandayız teyzem” diye yazılması delil olarak gösterildi.

- İzmir’de yaşayan 64 yaşındaki Sultani Acıbuca’ya, katıldığı beş eylem ve Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde yaptığı konuşma nedeniyle 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi.

- Bursa’da KCK üyeliği iddiasıyla yargılanan üniversite öğrencilerinin sık sık biraraya gelip çiğköfte partisi yapmaları terör suçuna delil gösterildi.