Yargıda MİT fişi destekli örgütlenme

HSYK seçimlerini kazanan ve hükümete yakın isimlerden oluşan Yargıda Birlik Derneği (YBD), üye sayısını 4 binin üzerine çıkararak Türkiye’deki en büyük yargı örgütü haline geldi. Dernek, “paralel sızmayı önlemek” amacıyla hakim ve savcıları davet usulüyle üye yapıyor. Derneğin üye olmasını istediği hakim ve savcıları HSYK seçim sürecinde MİT tarafından oluşturulduğu iddia edilen fişleme listesine bakarak belirlediği öğrenildi. Ayrıca YARSAV’a üye olan yargı üyelerine de buradan istifa şartı getirildi. AKP, YARSAV’ı bu yolla pasifize etmek istiyor.

Hükümet ile cemaat arasında 17 Aralık sonrası başlayan savaş, yargıda da ayrışmaya neden olmuştu: Hükümet, bu süreçte yapılan HSYK üyeliği seçimleri için Yargıda Birlik Platformu adı altında bir oluşum kurdu. YBP’ye muhafazakar yargı üyelerinin yanı sıra milliyetçi ve sosyal demokrat/Alevi kişiler de katıldı. Geçen yıl ekim ayında yapılan HSYK seçimlerini YBP’nin listesi kazandı. Yargıda Birlik Platformu, seçimlerde kazandığı bu başarı sonrası geçen mart ayında dernekleşti ve Yargıda Birlik Derneği adını aldı. Ancak dernek, üyelik sisteminde ilginç bir yöntem izledi. Cemaate yakın hakim ve savcıların sızmasını önlemek isteyen YBD’nin yönetimi, üye olmasını istediği yargı üyelerine davet gönderdi. İddiaya göre davet gönderilecek kişilerin, MİT’in HSYK seçim sürecinde hazırladığı fişleme listesine göre hazırlandığı belirtildi. İsmi cemaatçi olan kişilere davet gitmezken, diğer “güvenilir” yargı mensuplarına üyelelik çağrısı yapıldı. Bu kapsamda şu ana kadar 4 bin 200’e yakın hakim ve savcının Yargıda Birlik’e üye olduğu öğrenildi.

Örtülü operasyon

Öte yandan YARSAV üyelerine derneğe üye olmak için istifa şartı getirildi. Bin 700 üyesi bulunan YARSAV’dan son 3 ayda 150 kadar kişinin istifa ederek YBD’ye katıldığı bildirildi. İstifa eden bazı kişilerin başsavcılık gibi önemli görevlere gelmeyi hedeflediği öne sürüldü. Derneğin bu yöntemle YARSAV’ı pasifize ederek uluslararası arenada söz sahibi olmayı istediği ifade edildi. YARSAV Başkanı Murat Arslan’ın da Anayasa Mahkemesi’ndeki görevinden alınarak Sayıştay’a gönderilmesinin arkasında da bu düşüncenin yattığı savunuldu.