Tabuta son çivi (11.01.2014)
HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, zehir zemberek açıklama yaptı: Kurul siyasallaştırılıyor.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Ahmet Hamsici, HSYK’nin TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşmelerine başlanan
ve HSYK’nin yapısını düzenleyen yasa taslağı ile ilgili görüşlerini 66 sayfalık yazılı açıklama ile paylaştı. Hamsici, teklif ile “kurulun siyasallaştırıldığını, yargı yetkilerinin adalet bakanına devredildiğini, önemli bir soruşturma yürüten cumhuriyet savcısı veya dava gören hâkimin bakanın tek başına vereceği bir kararla yurtdışına gönderilebileceğini ve böylece yargılama süreçlerine yürütme tarafından müdahale edilebileceğini, teklifin anayasaya aykırı olduğunu, iktidarın da bu aykırılığın farkında olduğunu” belirtti. HSYK Basın Bürosu ise Hamsici’nin değerlendirmelerinin “kurumsal bir açıklama olmadığını” bildirdi. Hamsici’nin “kişisel değerlendirmelerim” dediği irdelemesinde dikkat çeken başlıklar şöyle:
Bakana bağlı ve bağımlı: Eylül 2010 anayasa değişikliği ile birlikte HSYK Adalet Bakanlığı’ndan bağımsız, yargının ayrı bir erk olması kuralına uygun bir düzenlemeye kavuşturulmuş iken, yapılmak istenen kanun değişikliği ile kurulun fiilen adalet bakanına bağlı ve bağımlı, ayrı bir erkten daha çok yürütmenin emir ve gözetimi altında görev yapan bir yapı haline getirilmesi söz konusudur. Bu durum yapılan anayasa değişikliği ile kurulan bağımsız bir kurulun oluşumuna aykırıdır. Açık siyasallaştırma: Kurulun organizasyon yapısı ve işleyişine ilişkin düzenlemelerde “mahkemelerin bağımsızlığı” ve “hâkimlik teminatı” ilkeleri hiçe sayılmış ve bir yandan kurul adeta adalet bakanının emrinde, bakanın iradesi dışında irade kullanamayan sıradan, klasik bir kamu kurumuna dönüştürülürken diğer taraftan seçimle gelen üyeler de bakanın emrinde, bakanın izni dışında karar alamayacak konuma getirilmiştir. “Dönüştürme/siyasallaştırma” çok açık bir şekilde görülebilmektedir. Buna göre belirtilen düzenlemelerin anayasada ifadesini bulan “hukuk devleti” ilkesine aykırılık teşkil ettiği değerlendirilmektedir. Yargı yetkisi bakana verilmiş: Yargıya ilişkin en temel ve önemli yetkilerin doğrudan veya dolaylı olarak kurul başkanı sıfatıyla adalet bakanına verilmiş olduğu görülmektedir. Bu durumun da yargı bağımsızlığına, kuvvetler ayrılığına ve HSYK’nin, mahkemelerin bağımsızlığı ile hâkimlik ve savcılık teminatı esaslarına göre hareket etmesi prensibine aykırılık teşkil ettiği açıktır. İptal edilmesinin de anlamı olmaz: Teklif kanunlaşır ve yürürlüğe girerse HSYK’nin tüm çalışanlarının görevi sona erer.
Üyelerin dairelerdeki görevleri iptal olur. Bakan 2-3 gün içinde yeni kanuna göre atama, tayin, seçme gibi yetkilerini kullanarak kurulu yeniden düzenler. Bu arada kanun Anayasa Mahkemesi’ne götürülür. Anayasa Mahkemesi kısa süre içinde yürütmeyi durdurma verebilir ve ardından da iptal edebilir ancak bunun bir anlamı olmaz. Zira iptal sonrası eski kanun hükmü yürürlükten kaldırıldığı için uygulanamaz. yeni kanun hükmü de iptal edilmiştir. İptal edildiği gün itibarıyla yeni kurulan yapı ise o şekliyle kalır. Ta ki yeni bir kanunla düzenleme yapılıncaya kadar. İktidar partisi de bu düzenlemenin anayasaya aykırılığını ve sonuçlarını bilerek bu düzenlemeyi yapmak istemektedir. Bakanlıkta soruşturma yetkisi yok, kurulda var: Genel kurula ait olan “Kurul üyeleri hakkındaki suç soruşturması ile disiplin soruşturma ve kovuşturma işlemlerini yürütmek ve bu konuda gerekli kararları vermek” yetkisi, bakana verilmektedir. Bu yetki kurul üyelerinin yürütmeden bağımsız olarak özgür biçimde çalışabilmeleri ve karar alabilmeleri yönünde önemli bir engeldir. Adalet Bakanlığı’nda çalışan bir tetkik hâkiminin suç soruşturma işlemleri üzerinde dahi yetkisi bulunmayan adalet bakanının, kurul üyeleri üzerinde böyle bir yetkiye sahip kılınması kurul üyelerini yürütme organına bağımlı hale getirmektedir. HSYK üyelerinin bir kısmının aynı zamanda yüksek yargı veya ilk derece yargı mensubu olduğu da göze alındığında sözü edilen görevlerle ilgili önceden ve halen sahip oldukları statüden daha geriye götürücü ve aleyhe bir düzenleme yapılması açıkça evrensel hukuk bağlamında yargı bağımsızlığı ilkeleri ile hukuk devleti ilkelerine aykırıdır. Kurul üzerinde egemen olma isteği: Adalet bakanı, HSYK başkanı sıfatıyla dairelerin oluşumunda, üyelerin dağılımı ve başkanların seçiminde neredeyse tam yetkili bir pozisyona getirilmektedir. Bu, açık bir şekilde yürütmenin yargıya kurul üzerinden egemen olma isteğinin bir tezahürüdür. Hâkim ve savcı atamalarında yürütmenin müdahalesi olanaklı hale gelmektedir.

En Çok Okunan Haberler
-
ATM'den para çekmede yeni dönem!
-
AKOM'dan İstanbul için kar yağışı uyarısı!
-
İstifa eden dekandan ilk açıklama
-
Dışı çıtır içi yumuşacık: Pratik patates köftesi tarifi
-
Erdoğan'dan atama ve görevden alma kararları!
-
İş insanı Beyhan Benardete'nin son mektubu ortaya çıktı
-
Tanyeli'nin yakınları hastaneye çağırıldı!
-
Terör örgütünden 'mümkün değil' tepkisi
-
'Yandaş basının en hızlı tetikçileri...'
-
PYD'ye muhalif Kürtlerden sert eleştiriler