HDP’nin bildirgesinde ‘özerklik’ ve ‘özyönetim’ yok
Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ın seçim bildirgesi açıklandı.
Hem HDP’nin hem de Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın seçim bildirgesi Ankara'da düzenlenen toplantıyla açıklandı. İki bildirgede de “özerklik” ve “özyönetim” vurgusu yer almadı.
Demirtaş’ın bildirgesinde Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinin “Demokrasiye Acil Geçiş Programı” kapsamında parlamentoya devredilerek, parlamenter sisteminin güçlendirilmesi vurgusu öne çıktı.
“Hakça Dağıtım Programı (HDP)” adı altında asgari ücretin 3 bin TL’ye yükseltilmesi, yoksulluk sınırının altında gelire sahip olan ailelerin gelirinin kademeli olarak arttırılması, yoksulluk sınırının altındaki ailelere ücretsiz elektrik, su, doğalgaz gibi ihtiyaçlarının ‘sınırına’ kadar karşılanması vaatleri yer aldı. <haber-dikey:974956>
Demirtaş'ın bildirgesinin tam metni şöyle:
Bir Cumhurbaşkanı olarak tek adamlığa son vermeye geliyorum.
Bu makama bir çuval yetki ile geleceğim, sürenin sonunda bir ceketle gideceğim.
Toplumsal kutuplaşmanın olmadığı, insanların birbirlerine sırtını dönmediği, sevgi ve hoşgörünün hâkim olduğu bir ülkenin sözünü veriyorum. Fikri ve inancı ne olursa olsun, insanların yaşam tarzlarını özgürce yaşayabilecekleri bir ülkeyi hep birlikte var edeceğiz.
Hamaset üreten siyasete son vereceğiz.
Toplumun tüm kesimlerinin katılımı ile güçlendirilmiş bir yönetim sistemi kuracağız.
Siyaseti biat ederek yükselmenin değil, liyakat ile halka hizmet etmenin aracı haline getireceğiz.
SEN’LE DEĞİŞTİRECEĞİZ!
Tekçiliğin değil, çokluğun sesiyiz!
Kendinden olmayan herkesi suçlu ilan eden, sadece ve sadece BEN diyen bir rejime karşı BİZ varız diyoruz.
16 yıllık bir yıkımı sandıkta sonlandırmanın dönüm noktasındayız! Yeni bir başlangıç için el ele vererek tekçi, baskıcı, soyguncu, kayırmacı, kayyumcu ve kavgacı tek adam rejimini SEN’le değiştireceğiz.
Üreten SEN’sin,
Yöneten de SEN olacaksın!
YETKİLERİNİ PAYLAŞAN BİR CUMHURBAŞKANI OLACAĞIM
Uzun yılların birikimi ve mücadelesi ile kazanılmış bütün demokratik mekanizmalar, tek kalemde işlemez hale getirildi. Halka hizmetle görevli kurumlar, sarayın hizmetine sunuldu. Toplumsal sorunların çözümünde en önemli adreslerden biri olan demokratik kitle örgütleri kapatıldı.
Kayırmacılık, torpil ve yolsuzlukla siyaset yozlaştırıldı, eşit yurttaşlık imkânsız hale getirildi. Kendileri gibi düşünmeyen, giyinmeyen, yaşamayan herkes hain ve suçlu ilan edilerek hedef alındı. Tek adamlık, bir toplumun toplum olmasını mümkün kılan tüm değer ve farklılıkları baskı altına alarak toplumu tekliğe hapsetti.
Toplumun geleceğini bir kişinin iki dudağı arasına sıkıştıran, tüm yetkileri tek adamda toplayan bir Cumhurbaşkanlığı sistemi var. Seçildiğimde ilk olarak yetkilerimi kendimi yetkisizleştirmek ve kurumları demokratikleştirmek için kullanacağım. Cumhurbaşkanlığı yetkilerini paylaştıkça sistem demokratikleşecek. Acil toplumsal yaraların sarılması ve yönetim sisteminin çoğulcu mekanizmalara kavuşturulması sağlanacak.
Cumhurbaşkanlığı Kabinesinde toplumun tamamını kapsayacak temsilciler yer alacak. Cumhurbaşkanı yardımcılarını, parlamentoda olan ve olmayan tüm partilerin ve sivil toplumun görüş ve önerileri doğrultusunda, farklı temsiliyetlerden belirleyeceğim.
Siyasette, bürokraside, yargıda, toplumda ve demokratik mücadele alanında bir OLAĞANLAŞMA sürecini başlatacağız. Bu olağanlaşma süreci, mevcut iktidarın yarattığı tahribatın telafisinin ve toplumun barış hafızasının canlandırılmasının ilk adımlarından biri olacaktır.
Toplumsal yaraları acilen sarmak için;
- OHAL’i derhal kaldıracağız.
- OHAL’den kaynaklanan ve KHK’lerle doğan zararları telafi edeceğiz. Haksız yere işten atılanların işlerine dönmesini sağlayacağız.
- Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin maruz kaldığı zulme son vereceğiz. Mağduriyetleri acilen giderecek düzenlemeler yapacağız. Hiçbir ayrım yapmadan tüm hasta mahpusların derhal serbest kalmalarını sağlayacağız.
- Halkın seçme hakkı ve iradesinin gaspına dayanan kayyum uygulamasını sonlandırıp, görevden alınan belediye eş başkanlarını derhal görevlerine iade edeceğiz. Toplumun farklı kesimlerini gözeten hizmetlerin tekrar sunulmasını sağlayacağız.
- Demokratik kurumların tahribatı, hukuka güvenin bütünüyle ortadan kalkması Türkiye ekonomisine güveni sarstı. Siyasal ve ekonomik kararların Saray’ın bekasına endekslenmesi, Türkiye’yi öngörülemez bir ülke haline getirdi. Ekonomi kırılganlaştı. Demokrasiyi güvence altına alarak ekonomiyi de rahatlatacağız. Toplumsal ihtiyaçları karşılamayı esas alan bir ekonomi yaklaşımıyla üretenlerin ekonomik ilişkiler üzerindeki denetimini artıracağız.
- Tek adamın hizmetine tahsis edilen Saray’ı boşaltacak, Saray’ın hangi amaçla kullanılacağını halka soracağız. Savurganlığa ve israfa dayanan yönetim ve bürokrasi anlayışına son vereceğiz. İtibarımızı şatafatla değil, şeffaf ve halka hizmete adanmış yönetimimizle sağlayacağız; itibarda israf yapmayacağız. Koruma ordusuyla dolaşan, halktan uzak, ulaşılmaz ve eleştirilmez bir Cumhurbaşkanlığı anlayışına son vereceğiz.
- Dış politikada mevcut sorunların diyalog ile barışçıl yol ve yöntemler ile çözülmesini temel dış politika haline getireceğiz. Düşman yaratmayan dost kazanan dış politika anlayışı ile tehdit olgusunu bitireceğiz.
- Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun yapısını yeniden düzenleyeceğiz. Adalet Bakanını HSK’dan çıkaracağız. Hâkimler/savcılar üzerindeki siyasi baskıyı kaldırarak Kurulu özerk bir hale getireceğiz. Yargı siyasetin emrinden kurtarılacak, herkese eşit ve adil yaklaşımla görev yapacak.
- YÖK’ü kaldırarak üniversitelerin akademik, bilimsel ve yönetsel özerkliğini güvence altına alacağız. Rektörleri cumhurbaşkanının değil, üniversite bileşenlerinin seçmesini sağlayacağız.
- Milli Güvenlik Kurulu, Terörle Mücadele Kanunu gibi vesayetçi, darbe ürünü yapı ve düzenlemelerin kaldırılması için çalışacağız.
DEMOKRASİYE ACİL GEÇİŞ PROGRAMI’NI HAYATA GEÇİRECEĞİZ
Evrensel hukuk ve insan hakları anlayışıyla güvence altına alınmış kuvvetler ayrılığından taviz vermeyeceğiz. Yasama ve yargıyı derhal yürütmenin baskısından kurtaracağız.
Yargı sistemi talimatla değil adaletle karar alacak. Güçlünün değil haklının korunduğu, herkesin eşit olduğu hızlı, tarafsız ve bağımsız bir adalet sistemi kuracağız. Devletin yargıda mazlum karşısında güçlü ile kurduğu ittifaka son vereceğiz.
Oluşturacağımız kapsayıcı parlamenter sistem, tek bir kişinin değil, BİZ’in yönetiminin teminatı olacak. Cumhurbaşkanlığında toplanan yasa yapma hakkını, denetleme ve bütçe hakkı gibi yetkileri Demokrasiye Acil Geçiş Programıyla en kısa sürede parlamentoya iade edeceğiz. Tek parti çoğunluğuna dayanan bir parlamenter yapının yarattığı çıkmazları aşarak güçlü ve çoğulcu bir parlamenter sistem inşa edeceğiz. Gençler ve kadınlar başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin ve sivil toplum kuruluşlarının parlamentoya görüş ve öneri sunacakları Toplumsal Mutabakat Platformları kuracağız.
Toplumsal Mutabakat Platformlarında, birbirine düşman haline getirilmiş farklı kesimler bir sözleşme yapmak üzere bir araya gelecek. Rıza, meşruiyet ve gönüllü birliktelik, sözleşmenin esasını oluşturacak. Farklı kimliklere, kültürlere, dillere, inançlara hem eşit yurttaşlık hukukuna hem de kendi kimlik ve özgünlüklerine uygun yaşam alanları anayasal güvence altına alınacak. Özgürlükçü laikliğin, çoğulculuğun, kuvvetler ayrımının merkeze alındığı çok dilli, çok inançlı ve eşit yurttaşlık temelli bu Demokratik Anayasa yapım sürecini iki yıl içinde tamamlayacağız. Anayasa, merkeziyetçiliği değil, yerel demokrasi ve yerinden yönetimi temel alacak.
TÜM TOPLUMSAL SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ ÖNCELİĞİMİZ OLACAK
Gençlik Değiştirecek!
Gençleri hiçbir kalıba sokmadan, fikirleri ne olursa olsun, kendilerini özgürce ifade edebildikleri, geleceklerini yurt dışında değil, bu bereketli topraklarda gördükleri bir ülkeyi BİRLİKTE var edeceğiz. Potansiyellerini açığa çıkartarak, geleceğe daha güvenle bakmalarını sağlayacağız.
- Gençlerin sorunlarını en iyi BEN çözerim demek yerine gençlerin yönetime aktif katılımının önünü açarak kendileri ile ilgili kararları alabilecekleri mekanizmaları BİZ inşa edeceğiz.
- Nitelikten tamamen uzak bir şekilde “her kente bir üniversite” diyen anlayışın yarattığı yüz binlerce diplomalı işsize, umutsuz gençlere iş imkanları yaratarak nefes olacağız.
- Her gence aylık 500 TL yükleyeceğimiz Genç Kart vereceğiz.
- İnternet erişiminin bir hak olduğu anlayışıyla tüm toplum için sansürsüz, ücretsiz ve özgür internet erişimini sağlayacağız.
Kadınlar Değiştirecek!
Erkek egemen zihniyetin değişmesi için toplumsal seferberlik başlatacağız. Kadınlar tüm toplumsal sorunların çözümünde fikir ve önerileri ile belirleyici olacak. Kadınların bedenine, yaşam tarzlarına ve değerlerine saldırılmasına asla izin vermeyeceğiz.
- Kadınların eşit katılımına dayanan bir yönetim sistemi oluşturacağız.
- Kadınların eşit temsiliyetini güvence altına alacak eş başkanlık sistemini, siyasi partilerin bütün kademelerinde yasal hale getireceğiz.
- Ortak yaşam alanlarında ev içi emeğin de çocuk, yaşlı ve hasta bakımının da ortaklaştırılması için politikalar üreteceğiz. Ücretli ya da ücretsiz bakımın, kadınların işi olmaktan çıkması için hasta, yaşlı bakım evleri açacağız.
- Kadın cinayetleri davalarında erkeklik indirimi halini almış “iyi hal” ve “tahrik” indirimlerine karşı faillerin caydırıcı ve adil cezalar almasını sağlayacağız.
- Hem evde hem işte çalışan, çifte mesai yapan biz kadınlara erken emeklilik getireceğiz.
Çocuklar İçin Değişecek!
Türkiye nüfusunun üçte birini oluşturan çocukların haklarını koruyacağız. Çocuklar hepimizin geleceğidir. Her bir çocuğun mutlu, onurlu ve barış içinde yaşamasını sağlayacağız.
- Çocukların tırnağına bir zarar gelse kendimizi sorumlu göreceğimiz bir yönetim anlayışıyla çalışacağız.
- Çocuğun gelişimine uygun, anadilde, bilimsel ve insan haklarına dayalı bir eğitim sistemini uygulamaya geçireceğiz.
- Sokakta yaşamak zorunda olan çocuk kalmayacak.
- Çocuğa yönelik cinsel şiddet konusu sadece faillerin cezalandırılması ile çözülebilecek bir sorun değildir. Çocukların istismarında önleyici politikalar geliştireceğiz. Cinsiyet eşitliğini güçlendirerek, cinsel istismarı da engelleyeceğiz.
- Çocuk cezaevlerinin kapatılmasını sağlayacağız.
- Çocuk işçiliği sorununun çözümü için eğitim ve emek alanlarında düzenlemeler yapacağız.
Engelleri Birlikte Aşacağız
Engellilere yönelik sunulan kamu hizmetlerini, engel gruplarının farklılıklarını göz önünde bulundurarak sunacağız.
- Engelli Yurttaşlarımız İçin Engelleri Kaldırma Bakanlığı kuracağız.
- Engelli ve yaşlı yurttaşlarımıza bakım aylığı bağlanması için gelir şartı aramayacağız ve evde bakım desteklerini artıracağız.
- Tüm toplu taşıma araçlarını engellilerin kullanımına uygun hale getirecek ve engelliler için ücretsiz yapacağız.
- Bütün engelli yurttaşları sosyal güvenceye kavuşturacağız.
- Özel ve kamu alanında engellilerin istihdam kotalarını dolduracağız.
Kürt sorununu BİZ çözeceğiz
Kürt sorununun çözümü kadim halkların ortak yaşam iradesinden geçmektedir. Türkiye halklarının huzura, güvene, refaha kavuşmasının yegâne yolu Kürt sorununda kalıcı barışı sağlamaktır. Kürt sorununun çözümü demokrasi ile ilgili sorunların çözümüdür.
- Kürtlerin sorunlarının barışçıl çözümünü, dağların da cezaevlerinin de boşalmasını ve anaların gözyaşlarının dinmesini sağlayacağız.
- Kürt sorununu şiddet alanının dışına çıkararak, şiddeti ve çatışmayı onurlu bir barışla sonlandıracağız.
- Geçmişi ile yüzleşmeyen toplumlar bugünlerini anlayamaz ve geleceklerini kuramazlar. Barış içinde yaşamanın şartlarından biri geçmişle yüzleşme ve hakikat arayışıdır. Tarihte farklı halklara ve inançlara karşı yapılan soykırım ve katliamlar karşısında, bu halklardan devlet adına özür dilenmesi için gerekli çalışmaları yapacağız.
- Ülkemizin farklı dillerini bir tehdit olarak değil bir zenginlik olarak göreceğiz. Eğitimden sağlığa, ulaşımdan haberleşmeye kadar herkesin anadilinde hizmet almasını anayasal güvence altına alacağız.
İnançlara, Yaşam Tarzlarına, Siyasi ve Felsefi Görüşlere Eşit Mesafede Duracağız
Ezilen ve dışlanan tüm kimlik, inanç, kültürel grupların ve cinsiyet kimliğinin üzerindeki baskıları kaldıracağız.
- Herkesin inancı, kültürü ve dünya görüşü çerçevesinde sosyal hayatını özgürce yaşamasının önünü çoğulcu demokrasiye uygun bir şekilde açacağız.
- Başta cemevleri olmak üzere, Alevilerin bütün ibadet mekânlarını “ibadethane” olarak tanıyacak ve kamu güvencesi altına alacağız.
Hakça Dağıtım Programımızla (HDP) Refahı Artıracağız
Ekonomik krizin yükünün halkın üzerine yıkılmasını engelleyeceğiz.
Emeği sömürülen işçiye, umutsuzluğa sürüklenen işsize, ürününün karşılığını alamadığı için toprağa küsmüş çiftçiye, siftah yapamadan dükkânını kapatan esnafa, ay sonunu getiremeyen emekliye gelir sağlayan adımlarla nefes aldıracağız. Adil bir vergi sistemi ve israfları bitirerek oluşturduğumuz kaynaklarla yoksulların gelirini artıracağız.
İktidarın tırmandırdığı zengin ile yoksul uçurumunu ekmeğimizi adaletli bölüşerek kapatacağız. Birlikte ürettiğimiz zenginliği adaletli bir şekilde paylaşacağız. Dar gelirlileri borç batağından kurtaracağız. Sosyal Haklar Programımız ile yoksulluğa son vererek halkı yardıma bağımlılıktan kurtaracağız. BİZ lütfeden değil, ülkenin kaynağını halka iade eden bir anlayışla Cumhurbaşkanlığı makamına geleceğiz.
Yetki ve olanaklarımızı iş cinayetlerine son vermek için kullanacağız. İşsizlik ve kayıt dışı çalışmayı önlemek için çalışma saatlerini uluslararası standartlara indireceğiz. Tüm güvencesiz çalışma biçimlerini kaldıracağız.
HAKÇA DAĞITIM PROGRAMI kapsamında:
-Yoksullara; su, elektrik ve doğalgazı ihtiyaç sınırına kadar ücretsiz hale getireceğiz.
- Asgari ücreti ve en düşük emekli gelirini 3000 TL yapacağız.
- Tüm işsizlere şartsız, süresiz olarak en az 1000 TL maaş bağlayacağız.
-Kamu emekçilerine 1000 TL zam yapacağız.
- 50.000 TL’ye kadar banka borçlarının faizlerini silerek yeniden yapılandıracağız.
- Tarım ve hayvancılıkta destekleri 2 katına çıkaracağız.
- Yolları, köprüleri ücretsiz yapacağız.
Eğitim Sistemini Siyasal İktidarın Tahakküm Alanı Olmaktan Çıkaracağız
Kamusal, parasız, bilimsel, anadilinde, ulaşılabilir laik ve özgürlükçü eğitim ilkelerinden asla taviz vermeyeceğiz.
- Kayırmacılığa ve torpile son vererek çocuk ve gençler için eğitim ve liyakatin belirleyici olacağı bir geleceği hep birlikte inşa edeceğiz.
- İdeolojik Saiklerle okulları ayrıştıran 4+4+4 uygulamasına son vereceğiz
- Her ne ad altında olursa olsun velilerden asla para talep etmeyeceğiz.
- Tekçi, cinsiyetçi, mezhepçi, ırkçı eğitim müfredatını lağvederek bilimsel, laik, demokratik, özgürlükçü, çoğulcu, anadilinde eğitimi esas alan yeni bir eğitim müfredatını hayata geçireceğiz.
- Her yıl adı, içeriği, biçimi değiştirilen OKS, SBS, TEOG, LYS ve YGS gibi tüm merkezi sınavları kaldıracağız. Sınav odaklı sistem yerine öğretmen ve öğrencilerin ortaklaşa gelişimini sağlayacak bir sistem kuracağız.
Tek Sesli Basından Özgür Basına Geçişi Sağlayacağız
Halkın haber alma hakkının önündeki tüm engelleri kaldıracağız! Düşünce, ifade, basın, gösteri ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engellerin kaldırılmasını sağlayacağız.
- Gazeteler, televizyonlar ve radyoların iktidar tarafından kapatılmasını engelleyerek, çok sesli medyanın önünü açacağız.
- Gazetecileri ve sosyal medya kullanıcılarını özgürleştireceğiz.
- Medya kurumlarının bağımsız olmasını sağlayacağız. Twitter, Facebook ve Wikipedia gibi internet platformlarının önündeki engellemeleri kaldıracağız.
Dış İlişkilerde Barışçıl Bir Dış Politikayı Uygulamaya Geçireceğiz
Bölgemizdeki sorunların çözümünde küresel ve bölgesel güçlerin savaştan, işgalden ve şiddetten yana politikalarına karşı duracağız.
- Başta Ortadoğu olmak üzere, tüm dünya halklarının kendi siyasi geleceklerini özgürce belirlemeleri ve halkların kendi kendilerini yönetecekleri demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü bir yönetim anlayışını geliştirmeleri ve uygulamaları için mücadelemize devam edeceğiz.
- Avrupa Birliğinin insan haklarına riayet, yerel demokrasi, güçler ayrılığı, hukukun üstünlüğü gibi ön plana çıkardığı ilkeleri savunmaya devam edeceğiz. AB’yle müzakere ve tam üyelik çalışmalarını ilkelerimiz çerçevesinde yeniden değerlendireceğiz.
“Doğa Hakları İnsanların Çıkarlarından Üstündür” Anlayışını Yerleştireceğiz
Ekolojik yıkıma neden olan, doğayı ve toplumu tehdit eden her türlü yapı ve inşalara son vereceğiz. Ormanları, kıyıları, meraları, tarım arazilerini, sit alanlarını, doğal, kültürel ve tarihsel zenginliklerimizi koruyacağız.
- Sermayenin çıkarı için yapılan baraj, HES, termik, nükleer vb. projelere, ekolojik yıkıma yol açan maden işletmeciliğine, endüstriyel atık ve kirlilik sonucunda yaşam alanlarının tahribine yol açan uygulamalara son vereceğiz.
- Yerel halkın kendi yaşam alanlarındaki her türlü proje hakkında karar vermesini, ÇED vb. süreçlerin demokratikleşmesini sağlayacağız.
- Kentleri yağmalayan, halkın barınma hakkını yok eden projeleri; tarihi, kültürel varlıkları ve ortak yaşam alanlarını gasp edenleri durduracağız.
- Kanal İstanbul gibi doğayı ve kaynakları katleden israf projelerinin tümünü başlatılmış olsa dahi durduracağız.
- Hayvanlara yönelik işkence, kötü muamele, cinsel saldırı, öldürme gibi suçlarda cezaları caydırıcı olacak şekilde arttıracağız. Hayvanların, ticari amaçlı deneylerde kullanılmasını önleyeceğiz. Hayvanların sirk ve sokak tanıtımı vb. her türlü gösteri amaçlı etkinliklerde kullanılmasına son vereceğiz.
***
Başkanlığı bitirmek için cumhurbaşkanı olacağım. Süreç tamamlandığında benim yetkilerim de sınırlandırılmış olacak, Cumhurbaşkanlığı bir temsil ve toplumsal uzlaşı makamına dönüşecektir.
BEN YAPARIM DEMİYORUM, BİZ YAPARIZ DİYORUM!
BİZ halklarız. Kimliklerimizle, inançlarımızla, dillerimizle, kültürlerimizle, BİZ’ler bu ülkeyiz.
Bu ülkenin geleceğine inananlar; kaynakların, umutların, çabaların ve farklılıkların tek adamlığın hırslarına heba edilmesine karşı duranlarız.
HDP'NİN SEÇİM BİLDİRGESİ
Demirtaş'ın seçim bildirgesinin açıklanmasının ardından HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli kürsüye gelerek HDP'nin seçim bildirgesini açıkladı.
Pervin Buldan konuşmasında şunları söyledi:
Bu gün yeni bir gün! Bugün güzel bir gün! Bugün aydınlık bir gün! Özgürlüğe emin adımlarla yaklaştığımız bir gün. Halklarımıza demokratik gelecek manifestomuzu açıklıyoruz. Umutluyuz. Heyecanlıyız. Kararlıyız. Dirençliyiz. Ve başaracağız, mutlaka kazanacağız.
Büyük Usta Nazım Hikmet’in dediği gibi “İnanın güzel günler göreceğiz, güneşli günler göreceğiz”
BİZ’ler
Değişim için, hep birlikte değiştirmek için geliyoruz!
Eşit ve özgürce yaşamak için geliyoruz!
Adalet için geliyoruz!
Herkesin birbirine sevgiyle baktığı, ülkenin tüm güzelliklerini birlikte paylaştığımız yeni bir başlangıç için geliyoruz!
Kimsenin geleceğinden endişelenmediği, yarınlarına güvenle baktığı huzurlu günleri başlatmak için geliyoruz!
Emeğin, alınterinin hak ettiği karşılığı bulduğu, soframızdaki ekmeğin küçülmediği insanca bir yaşam için geliyoruz!
BİZ’ler Ege’yiz, Akdeniz’iz, Marmara’yız, Karadeniz’iz, Serhat’ız, Botan’ız, Amed’iz!
Anadolu ve Mezopotamya’yız.
BİZ’ler;
Halayız, Govend’iz, Horonuz, Zeybeğiz.
Sarı geliniz.
Sivas elleriyiz.
Stranız.
İlahiyiz.
Semahız.
Bu toprakların en kadim kimlikleri, inançları ve kültürleriyiz.
Bu topraklarda özgürlüğü ve onuru için direnen, diz çökmeyen direngen halklarız.
Tarlada eli nasır tutmuş köylüyüz.
Fabrikada gece gündüz alınteri döken işçiyiz,
Dirseği nasır tutan emekçiyiz.
Yaşamı var eden kadınız, anayız.
Geleceğin umudu gençleriz.
Saçlarını ağartmış emeklileriz.
Yıllardır, demokrasi, özgürlük ve emek mücadelesi veren demokrasi güçleriyiz.
Meydanlarda direnen kadınlarız, işçileriz, emekçileriz.
Yıllardır barış mücadelesi veren Barış anneleriyiz
Cumartesi anneleriyiz.
Hep birlikte BİZ’leriz.
Bu ülkeye huzuru, mutluluğu, hakça, eşitçe ve özgürce yaşamayı çok görenlerin tekçi düzenini değiştirmeye geliyoruz.
Kendi ikballerini ve koltuklarını koruyabilmek için korku imparatorluğu yaratanların yaydığı karanlığı aydınlatmaya geliyoruz.
Gülmeyi çok özledik. Bu özlemimizi gerçekleştirmeye geliyoruz!
Herkesin umudu, herkesin güler yüzü olan Asyın Demirtaş’ı halklarımızın cumhurbaşkanı yapmak için geliyoruz!
Sayın Demirtaş için artık adayımız demiyorum, Cumhurbaşkanımız diyorum. Çünkü O artık milyonların Cumhurbaşkanıdır! Sayın Demirtaş Kürt halkının cumhurbaşkanıdır, demokrasi güçlerinin cumhurbaşkanıdır.
Sayın Demirtaş eşit ve özgür yaşamla geleceği temsil ediyor.
O’nu cezaevinde rehin tutanlar, O’ndan korkanlar neyi temsil ediyor?
Baskı ve zulümle dolu geçmişi temsil ediyorlar. Halklarımıza yaşattıklarını temsil ediyorlar.
İşte Türkiye’nin tercihi bu noktada önem kazanacaktır.
Geçmiş mi, gelecek mi?
Aydınlık mı karanlık mı?
Sizi geçmişin girdabında sürükleyeni mi?
Yoksa sizleri umut dolu güvenli bir geleceğe taşıyacak HDP’yi ve O’nun Cumhurbaşkanını mı tercih edeceksiniz!
Güler yüzlü, yüreği insan sevgisiyle dolu bir cumhurbaşkanı tüm ülkenin yüzünü güldürür! Umutsuzluğu, karamsarlığı bitirir.
Ve diyoruz ki yüzlerimizin güleceği günlere az kaldı!
Kurtuluşumuza sayılı günler kaldı!
Bekleyin geliyoruz!
Bekleyin Demirtaş geliyor!
Bekleyin halkların umudu ve cesaret kaynağı HDP geliyor!
Değerli Arkadaşlarım
BİZ’ler mücadelemize, yüreğimize ve cesaretimize güvenerek yola çıktık.
Bu yolda kararlı ve emin adımlarla ilerliyoruz.
Onca baskıya rağmen HDP’yi bitiremediler. Biz dimdik ayaktayız. Meydanlardayız! Halkımızın yanındayız.
Onlar yok etmeye çalıştıkça Biz’ler çoğaldık, çoğalıyoruz.
Onlar bizi susturmaya çalıştıkça biz daha yüksek sesle haykırdık. Haykırıyoruz. Direndik. Direniyoruz.
Hep birlikte ülkeyi yönetmeye geliyoruz!
Seyit Rıza’nın dediği gibi bu da onlara dert olsun!
Şimdi artık başarma ve kazanma zamanıdır. Ve başaracağız!
Halklarımızla başaracağız!
Demokrasi güçleriyle başaracağız!
Kadınlarla başaracağız
Gençlerle, işçilerle, emekçilerle başaracağız!
İnanın ki; sıfır baraj için bize karşı ittifak yapanlara sandıktan da sıfır iktidar çıkacaktır.
Kendileri için barajı sıfırlayanlara halklarımız da iktidarı sıfırlayacaktır!
Yanlış hesap sandıktan dönecektir!
Özgürlük ve demokrasi bizimle, HDP’yle kazanacaktır.
İnanın HDP’ye verilecek her bir oy her şeyi değiştirecek güçtedir.
Onların ayakta tutmak için çırpındığı bu diktatörlük düzenini sizin bir oyunuz ters yüz edecektir!
HDP’ye desteğini verecek bir işçi kardeşimizin oyu onların yolsuzluk düzenini bitirecektir.
Kadınların, gençlerin bir oyu, bu zulmü bitirecektir.
Bir oy deyip geçmeyin. Bir oy herşeyi değiştirir. O yüzden SEN LE DEĞİŞİR diyoruz.
Tüm devlet imkanları, olanakları onların elinde olabilir. Ama gerçek güç bizdedir. Bu güç halklarımızın gücüdür. Haklılığımızın gücüdür. Mücadelemizin gücüdür.
Kuş dala konduğunda dala değil kendi kanadına güvenir
Yeter ki gücümüze ve haklılığımıza inanalım. Bir oy tüm gidişatı değiştirecektir. Halklarımızı bu iktidardan, bu kötü gidişattan kurtaracaktır.
Bir mühürlük ömürleri kalmıştır artık!
Onu da siz yapacaksınız!
Gelin hep yapalım ve bitirelim bu işi!
Seçim çalışmamızı yaparken değişim gücümüze inanalım ve seferber olalım, HDP ve Demirtaş etrafında kenetlenelim.
Tüm yurttaşlarımız şunu bilmelidir ki:
Tekçi-milliyetçi iktidarın sevdası faşizmdir. Ülkenin, halkın geleceği değildir.
Bizim sevdamız ve hedefimiz ise özgürlüktür, barıştır, eşitliktir, adalettir. Onurlu ve eşit bir yaşamdır.
Halklarımızı aydınlık ve demokratik bir geleceğe götürecek olan; HDP’nin hedefleri ve ilkeleridir.
Tekçi iktidar çöküşe götürür. Tıpkı bugün olduğu gibi.
Onlar çöküşü, bizler ise ÇIKIŞI temsil ediyoruz.
Gelin hep beraber BÜYÜK ÇIKIŞI, DEMOKRATİK ÇIKIŞI gerçekleştirelim!
HDP halklarımızın ışığı, cesaret ve umut kaynağıdır.
Aydınlık bir gelecek için bu ışığa herkes güç ve enerji vermelidir ki, kimse karanlıkta kalmasın.
"SANDIĞA GİDERKEN YARINLARIMIZI DÜŞÜNELİM"
Sandığa giderken yarınlarımızı düşünerek gidelim.
Seçim çalışmalarımızı yürütürken geleceğimizi de şekillendireceğimizin bilincinde olarak bu sürece yaklaşalım.
Oylarımız onurumuzdur. Onurumuza sahip çıkalım!
İnanın ki başaracağız!
İnanın ve başaralım!
İnanın ve başaralım!
7 Haziran’da başardık. 24 Haziran’da da başaracağız ve kazanacağız!
Halklarımıza son sözümüz şudur:
Siz yalnız değilsiniz!
Biz varız ve yanınızdayız, sizinleyiz!
Hep birlikte Biz'leriz
"BUGÜN YENİ BİR BAŞLANGIÇ YAPMANIN TAM ZAMANI"
Sezai Temelli de konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
Bugün “yeni bir başlangıç yapmanın tam zamanı”; demokrasiye, ekonomiye, yaşamın neşesine, coşkusuna, insanların kavgasız, çatışmasız bir arada yaşama arzusu üzerine vurulmuş tüm kilitleri açmaya geliyoruz.
Bildirgelerimizden yola çıkarak tek adamlığa, toplumsal kutuplaşmaya, israf ve şatafata nasıl son vereceğimizi bir bir kampanyamız boyunca anlatacağız.
Siyaseti tek kişiye biat kültürünün boyunduruğundan çıkararak özgürleştireceğiz.
Sarayda büyük usta Neşet Ertaş türküsü söylenmeye başlanmış; "seni ilelebet benimsin sandım"… Sarayın son kullanma tarihi 24 Haziran, sonra boşaltıyoruz…
Ortalık vaat kaynıyor. Bütün siyasi partilerin vaatlerini toplasanız bir HDP etmiyor. Bütün cumhurbaşkanı adaylarının demokrasi, hukuk ve insan hakları alanındaki sözlerini toplasanız bir Demirtaş etmiyor. Çözüm arıyorsanız, çözüm HDP’de.
Bu ülkede AKP iktidarından başka bir iktidar görmemiş milyonlarca genç var. Gençler, bize değil, kendinize bir şans verin. Sen’le değişir! Şimdi tam zamanıdır…
Bu ülkede 40 milyondan fazla kadın yaşıyor. 40 milyondan fazla kadın neredeyse yok sayılıyor! Kadınlar biz size başkaları gibi ortalık kirlendiğinde ortalığı temizleyin değil, gelin tam burada sözünüzü söyleyin diye çağrı yapıyoruz.
Kürtler, Türkler, Ermeniler, Aleviler, Ezidiler, Süryaniler, Romanlar, emekçiler, kadınlar, gençler, çocuklar... Yalnız değilsiniz, HDP var. AKP sizin sesinizin kayyımı olmasın, sizin sesiniz tek adamlık rejiminin sustuğu yer olsun. HDP’ye oy versin ya da vermesin, farklı kimliklere, inançlara ve değerlere, sadece ve sadece halkların buna hakkı olduğu inancıyla sahip çıkıyoruz. Bizlerin kaybedeceği yazlık kışlık saraylarımız, vergi cennetlerinde paralarımız, biat ede ede yükseldiğimiz koltuklarımız yok. Kaybetmekten korkacağımız tek şey bizi hiçbir zaman yarı yolda bırakmamış halklarımızın güvenidir.
Özgürlük verilen bir armağan değil, yapılan bir seçimdir. Özgürlüğü satın alamazsınız, özgürlüğün kendisi olabilirsiniz ancak. Bizi özgür kılan hakikattir. HDP Hakikatin sesidir, onun mücadelesidir.
HDP’nin en önemli farkı, bu ülkenin omurgasını oluşturan konularda asla taviz vermemesi, toplumsal güven ve demokrasiye dayanan bir ekonomik ve sosyal yaşam vaadetmesidir. Bizler hep zor zaman dostu gibi, zor zaman partisi olduk. En ufak bir tehditte köşesine kaçanlardan olmadık. Halkımızın sahiplenmesiyle dimdik ayakta durduk. Başta Kürt Halkı olmak üzere tüm muhaliflere AKP el koyduğu araçlarla saldırdığı zamanlarda bile nefretin köreltici söylemlerine savrulmadık. Direndik, kararlı duruşumuzla ve cesaretimizle demokrasi ve barış mücadelemizi sürdürdük.
Biz her şeyden önce size sorumluluk sahibi bir iktidar vaat ediyoruz. İşçiler iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğinde işi iyi bilmediklerini söyleyip işçileri suçlamayacağız. İşsizlik tırmandığında meslek bilmiyorlar deyip suçu halkın üzerine atmayacağız. Kadınlar şiddete uğradığında “öfkeli kocalar”ı öne atıp cinsiyetçiliği tartışılmaz kılmayacağız. Çocuklar istismara uğradığında “sapık erkekleri hadım edelim” deyip işin içinden sıyrılmaya kalkmayacağız. Bizim size en önemli sözümüz, tırnağınıza zarar gelse kendimizi sorumlu göreceğimizdir.
Halklara, inanç topluluklarına, emekçilere, kadınlara, gençlere en büyük sözümüz bu ülkenin hayalini kurduğu, demokrasiyi de ekonomiyi de eskisinden çok daha ileri taşıyan bir olağanlaşma sürecini başlatmaktır. Biz “yol köprü” iktidarı olmayacağız, İstanbul’da halkın paralarıyla yaptığımız milyon dolarlık mega projeleri Rize’de, Muğla’da Urfa’da yıllarca anlatmayacağız, biz Türkiye Halklarını bu zor dönemde sırat köprüsünden geçiren demokrasi ve barış savunucuları olacağız.
Bildirgemizde olağanlaşma sürecinde hiç beklemeksizin OHAL’in yarattığı zararların bir toplumsal telafi programı ile onarılması sözünü veriyoruz. OHAL’i derhal kaldıracağız. OHAL ihlallerinden kaynaklanan yaraları hiç beklemeden saracağız. Biliyorsunuz, diktatörlüğün sureti, Kürt kentlerinde kayyımlarla hüküm sürüyor. Kayyımlığa son verip iradesini de, hizmetlerini de Kürt Halkına iade edeceğiz.
Eşbaşkanlarımızdan vekillere, eş belediye başkanlarından tüm toplumsal muhaliflere sırf düşünceleri nedeniyle cezaevlerinde tutulanların özgürlüklerine kavuşması, siyasetin özgürleşmesi için gerekli adımları atacağız. Yüzlerce hasta tutsak iktidarın hırsı nedeniyle cezaevinde ve aileleriyle bir araya gelemiyor. Hasta tutsakların serbest kalmalarını sağlayacak adil bir yargı sistemi, HDP ile uygulamaya geçecek.
Yasama ve yargının siyasetin emrinden kurtulması için parlamentoda üzerimize düşen ne varsa yerine getireceğiz. Adalet Bakanını Hâkimler ve Savcılar Kurulu’ndan çıkarılmasını sağlayacağız. Bugün yargı deyince aklımıza ilk olarak adaletle değil talimatla çalışan bir tulumba mekanizması geliyor. Ama devlet sadece muhalifler karşısında değil kadın karşısında da, emekçi karşısında da, çocuk karşısında da yargıyla güçlüden yana bir ittifak kurmuş. Biz, bu ittifaka son verecek bir program vaat ediyoruz. Bizim vaat ettiğimiz sürecin hayata geçtiği bir siyasi yapıda, tekçilerin, güçlüden yana kendine koltuk ayarlayanların, cinsiyetçilerin, ırkçıların kendine yer bulabilmesine imkân yok.
Bu süreci yönetimin ve harcamalarının şeffaflaşması, halkın yönetime katılımı ve yönetimi denetimi ile ilgili mekanizmaların oluşturulması yoluyla siyasetin çoğulculaşmasına dair adımlarımız izleyecek. Ekonomiyi demokratikleştireceğiz. Sosyal Haklar Programını hayata geçireceğiz. Hakça Dağıtım Sağlayacak bir sosyal büyüme modeli inşa edeceğiz. Tarım başta olmak üzere tüm sektörler doğa ile barışık gelişecek. Halk çiftlikleri ile işsizliğe ve yoksulluğa son vereceğiz.
Toplumun tüm kesimlerinin kangrenleşmiş sorunlarını ise, önemli önemsiz diye ayırmadan, görünmez kılınmış sorunları da kamuoyu önünde açıkça tartışılabilir hale getirerek bu çoğulcu mekanizma ile hep birlikte çözmeyi vaat ediyoruz.
İnsanlar birbirinin yüzüne bakmaz, derdini duymaz hale geldi. Ortalıkta sadece faşizmin gürültüsü var. Bizim derdimiz bu gürültüye son verip bir toplumun toplum olmasını mümkün kılan her şeyin, demokratik taleplerinin duyulur olmasını sağlamak.
Bunun için atılacak ilk adımlardan birini de demokratik anayasa yapım sürecidir. Bizim için anayasa ezilenlerin haklarının garantiye alındığı, eşitsizlik, ayrımcılık ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasını hedefleyen bir sözleşme. Türkiye’deki tüm toplumsal kesimlerin katılımı ile hazırlanacak Demokratik Anayasa, merkezin tahakkümüne karşı yereli, devletin tahakkümüne karşı toplumu, eril zihniyetin tahakkümüne karşı kadını, sermayenin tahakkümüne karşı emeği ve doğayı güçlü tutan yerel demokrasi ile güçlendirilmiş parlamenter sistemi anlayışını esas alacak. Türkiye toplumunun üzerindeki öfke küllerini silkelemenin, ortak sorunları birlikte konuşabilir kılmanın en güçlü adımı bu süreçte atılacak.
AKP iktidarı döneminde yaşadıklarımız hafızalarımızı yıkım ve çatışmayla kilitledi. Ama Türkiye Halklarının, demokrasi taşıyıcılarının güçlü bir barış hafızası var. Bildirgemizde öngördüğümüz olağanlaşma süreci, aynı zamanda bu hafızanın canlanması ve büyümesi için en önemli fırsatı sunacak.
Bildirgedeki her bir talebi, o alanın Komisyonları tüm boyutlarıyla değerlendirerek ve sağlamasını yaparak geliştirdi. Bu anlamda, ortak-kolektif bir sürecin ve emeğin ürünü olmanın gücünü de taşıyor. Emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
"TWİTTER ÇALINMADIĞI İÇİN SONUÇLAR KESİN"
Pervin Buldan seçim bildirgesinin sonunda AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'a göndermede bulunarak, espirili bir dille şunları söyledi:
Gidici Recep bey "Demokrasi sınavı sanal alemde değil, sandıktadır" demiş. Yani sosyal medyadaki TAMAM kampanyasına çok içerlemiş. Haklı. Çünkü sosyal medya sandık gibi değil, daha güvenli. Twitter çalınmadığı için sonuçlar kesin.
En Çok Okunan Haberler
- Enes'ten 'ısırık ve 'morluk' savunması!
- İşte banka banka 300 bin liranın aylık getirisi!
- MHP'den Özel'in sokak çağrısına 'uyarı'
- Yeneroğlu istifa etti, Babacan'dan'dan 'AKP' açıklaması
- Karadeliğin etrafında okyanus bulundu!
- Muğla'da peş peşe deprem!
- Azerbaycan, Rusya'yı işaret etmişti
- Özel'den şirketlere 'boykot' uyarısı
- AKP’li bakanın asgari ücretlilere tavsiyeleri
- TBB heyeti, Suriye'yi ziyaret edecek!