Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bıraksalar sorunu çözeriz
Diyarbakır’da bir ilk... Cumhuriyet, üç partinin il başkanını bir araya getirdi. AK Parti, CHP ve HDP temsilcileri, sözleriyle ezber bozdu. Başkanlar, “Biz Diyarbakır’ın çocuklarıyız. Ankara’dan bakınca fotoğraf değişiyor” dedi.
Çetin anlar için başlangıçtır; söz masaya düşsün. Diyarbakır Suriçi’ndeki tarihi Sülüklü Han’da bir masa kurduk. Masada kimler var; AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Muhammed Dara Akar, CHP İl Başkan Vekili Mehmet Şerif Doğru, HDP İl Başkanı Ömer Önen. Bir eksiğimiz var; Hüda-Par İl Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu.
Yola çıkmadan önce dört il başkanını, “Aynı masada buluşur musunuz?” diyerek aradık. AK Parti, CHP ve HDP’li temsilciler davetimizi olumlu yanıtladı, Hüda-Par İl Başkanı ayrı söyleşi vermeyi kabul etti.
HDP’den Hüda-Par’a taziye
Gelelim masaya... Başkanlar birbirlerini ismen tanıyor, daha önce hiç biraraya gelmemişler. Son yıllarda bayramlarda bile tokalaşmayan liderleri hatırlayınca, bu üçlü buluşma sahiden kıymetli.
Söze, Hüda-Par İl Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu’nun “aynı masada söyleşme” davetimize verdiği yanıtı aktararak, başlıyoruz. Tanrıkulu, “Kobani eylemlerindeki kayıpları için HDP çevrelerinden halen özür ya da başsağlığı beklediklerini” söyleyerek, “Eninde sonunda bir araya geleceğiz ama şimdi o masada olamayız” dedi. Bu sözlerin sizdeki karşılığı nedir?
HDP İl Başkanı Ömer Önen yanıtlıyor: “Bire bir taziyeye gitme durumumuz olmadı ama olaylardaki tüm kayıplar için başsağlığı mesajımız oldu. Ölümlerin ayrımını yapmıyoruz. Bu toprakların insanları, acıyı içimizde hissediyoruz. Keşke o (Hüda-Par İl Başkanı) da burada olsaydı.”
Yanıt üzerine soruyoruz; üçünüz, neden hiç bir araya gelmediniz? Tabanlarınızın tepki göstermesinden mi çekiniyorsunuz? “Diyarbakır bunları aşalı yıllar oldu” vurgusuyla “göreve yeni başladığımız için” diyorlar. Fotoğraflar çekilirken vatandaş tam isabet konuşuyor; “Maşallah beraber güzelsiniz, Meclis’te de benzer hareketleri isteriz.”
Paketlerden çok çektik
Meclis’teki “süngü süngüye iç güvenlik paketi” kareleri taze olunca, söyleşideki manzarayı aktarmak gerek. AK Parti İl Başkanı Akar, “Güvenlik paketlerinin hayranı bir insan değilim. Özgürlük paketlerinin mücadelesini veriyorum. Kobani olayları olmasaydı, paket olmayacaktı. Yaşananlar, güvenlik zaafını ortaya koymuştur. HDP’nin, sokağa çık, çağrısını hatırlatmalıyım” diyor.
Bölgedeki AK Parti’li seçmene atıfta bulunuyoruz: “Bu paket nedir, diyen Diyarbakırlılarla karşılaşıyor musunuz?”
HDP ve CHP’li, iki başkanın kulağı Akar’dan gelecek yanıtta. AK Parti’li temsilci anlatıyor: “Evet, tabanımızda 90’lara geri mi dönüyoruz, nedir bu paket diye soruyorlar. Diyarbakırlılar, Kürt toplumu paketlerden çok çekmiştir. Aslında bu paket HDP’yi de, bizi de rahatlacak...”Akar’ın cümlesiyle masada önce sessizlik, hemen sonra arkadaşça gülüşme var. HDP ve CHP’li başkanların gözleri, “Yahu başkan, paket nasıl rahatlatır?” der gibi. CHP ve HDP’li başkanlar paket konusunda mutabık; “Polis devletine gidiştir. Sürece zarar verir.”
Hüda-Par İl Başkanı’nın, “PKK’nin Diyarbakır’da kimi semtlerde yol kesme, kimlik sorma gibi eylemlerde bulunduğu” ifadesini aktarıyoruz. Başkanlar, bu söylemin güncel gerçeği yansıtmadığını düşünüyor. AK Parti’li temsilci, zaman zaman “kimlik kontrolü” duyumları aldığını da ekliyor.
Yaptığımız uzun söyleşideki partizanca açıklamalardan kaçarak, başkanların sahici hislerinin altını çizelim. Söyleşinin farklı anlarında, birbirlerini onayladıkları o cümleleri sıralayalım. “İlk kez beraberiz. İnanın bize bıraksalar, bu sorunu çözeriz. Bu odada samimiyet var. Biz Diyarbakır’ın çocuklarıyız. Farklı partilerdeniz, aynı şeyi istiyoruz. Süreç çok önemli, genel merkezler bize iyi kulak vermeli. Biliyoruz, Ankara’dan bakınca fotoğraf değişiyor.”
Taban için PYD terörist değil
Tersi de mümkün. Diyarbakır’dan Ankara’ya bakınca değişen bir fotoğraf da var. AK Parti’li Başkan’a dönüyoruz: Şah Fırat Operasyonu’ndan da tanığız; hükümet temsilcilerinden ve Cumhurbaşkanlığı’ndan “PYD bizim için terör örgütü” açıklaması geldi. Bu söylem, burada tabanınıza karşı, işinizi zorlaştırıyor mu?
“Samimiyetle cevaplayayım. Tabanımız PYD’yi terör örgütü görmüyor. Diyarbakır, bölgedeki AK Parti tabanı PYD’yi ve oradaki siyasal oluşumu terör örgütü görmüyor. Oradaki Kürt siyasi unsurlarla, Türkiye arasında diyalog beklentisi var. Kobani’nin inşasında, ayağa kalkmasında destek beklenmektedir.”
Haftanın tıklanan sorularından biri; “Demirtaş- Arınç” çıkmazının sahici sebebi nedir? Bu da masanın konusu. HDP’li Başkan uzatmıyor. “Demirtaş ve Öcalan arasında ayrışma yoktur. Diyarbakır bunu biliyor.” CHP’li Başkan usulca araya giriyor: “Vallahi Demirtaş haklı bence.”
Öcalan’ın durumu iyileşmeli
Hemen sonra AK Parti’li Akar, CHP’li Başkan’a dönüp, “Dostuma bir soru sorayım” deyince hitabına dikkat kesiliyoruz. Bir saati geride bırakmışız. Rahatladılar, ilk anların resmiyeti geçti sanki. Akar, sorusuna devam ediyor: “Öcalan’ın şartlarının düzelmesi, cezaevinden çıkıp siyaset yapmasına başkanım ne der?”
CHP’li Şerif Doğru “orta yolcu” olmadan cevaplıyor: “Türkiye’ye barış gelecek ise Öcalan’ın da durumu iyileşmelidir. Genel af da çıkmalı. Dağdakiler de, PKK de aftan yararlanmalı. Barış için bunları aşmalıyız.”
Ve kayıplar... AK Parti’li Muhammed Dara Akar, sınıf arkadaşının dağa gidişini ve ölüm haberini anlatırken ağlıyor. HDP ve CHP’li başkanlar, iç çekiyor. İkisi de bir yeğen kaybetmiş bu savaşta. Son soru; tekrar buluşur musunuz? Yanıtları renkli. Akar, “İnşallah, baharda başkanlarımı alırım. Cudi Dağı’na pikniğe gidelim. Bingöl, Kulp dağlarında halaylar çekelim” diyor. Doğru, “Samimiyete inanıyorum” diyor. Önen soruyor; “Başkan sizin telefon kaçtı?” Noktalarken bir soru; Karayılan’ın, “Dağa piknik yapmak için çıkmadık” sözlerinin üzerinden kaç yıl geçti sahi?
Başkanları gören vatandaş, Meclis’teki kavga anlarını hatırlatıp, “Maşallah size” dedi.
‘Keçi başına 20 lira haraç iddiasını HPG’ye sorun’
İşadamlarına gönderilen HPG imzalı mektuplardan söz ediliyor. İşadamlarından zorla para alındığı, il başkanları olarak sizlerin de bu mektuplardan haberdar olduğunuz söyleniyor. Doğru mu? Ömer ÖNEN: Doğru değil. Bu iddiayı ilk defa mı duydunuz? Ömer ÖNEN: Sizden duydum. Böyle iddiaları, KCK iddianamesinde de gördük. M.Dara AKAR: İşadamlarının vergiye zorlandığı, direnenlerin sorgulandığı, yerel mahkemelerin kurulduğu gibi duyumlarımız var. Bu nedenle bölgeden giden işadamları var. Kimse bu durumdan hoşnut değil, vatantaş tepkili. Daha uç iddia da var. “Kürdistan’ın ormanlarından faydalanıyorsun, hayvanlarını otlatarak ekolojik sistemi bozuyorsun” denerek çobandan keçi başına 20 lira vergi istendiği iddia ediliyor. Şerif DOĞRU: Keçi başına vergi filan, buna gerçekten inanmak zor. Güler geçer misiniz bu iddiaya? M.Dara AKAR: Gülüp geçmiyorum. Birçok partilim kaçırıldı. İsim isim verebilirim. Partiden istifaya zorlananlar oldu. Sadece işadamı değil, HDP’li siyasi yetkililerin de çağrılıp sorgulandığını duyduk. Ömer ÖNEN: Hiçbir olaya gülüp geçmiyoruz. Bu iddiayı onlara (HPG’ye) sormanız gerek. Muhatap onlar.
HÜDA-PAR DİYARBAKIR İL BAŞKANI
ŞEYHMUS TANRIK ULU:
PKK , Bismil’den 50 trilyon lira haraç topladı
Hüda-Par İl Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu ile röportaja başlarken hatırlatıyoruz: Kobani eylemlerinden sonra DTK Eş Başkanı Hatip Dicle ve Hüda- Par yetkilileri arasındaki görüşme dışında HDP ile temasınız oldu mu hiç? Cevabındaki detay ilginç. “İki yıl önce, partimiz kurulduğunda, ramazan ve kurban bayramlarında, arkadaşlarımız ziyaret için iki kez BDP İl Başkanlığı’nı aradı. Geri dönmediler hiç, biz de arkadaşlarımıza daha aramayın dedik.” İki saat süren röportajda Tanrıkulu’nun tekrarladığı bir cümle var. “Devlet PKK’yi bizim kadar iyi tanımaz” notuyla anlatıyor: “PKK ve devlet arasında dokunulmazlık anlaşması var. PKK, bu iki yılda, tarihinde olmadığı kadar silahlandı. Dağ kadrosunu yeniledi. Savaştan önce üç bine yakın elemanını Rojava’ya gönderdi. Dağ kadrosu beş bin ise, şu anda il ve ilçelerde 25 bin silahlı elemanı hazır. Bunları devlet biliyor. Mesele burada. PKK militanları ilçelere indi. Asker, kırsalda bunlarla karşılaştığında, görmezden geliyor. Mesela Lice’yi söyleyeyim. Lice’deki karakolun yanında çadır kurmuşlar. Bayrağını da dikmiş. Çadırı mahkeme olarak kullanıyorlar. İşadamlarını yargılıyorlar. Sadece Lice’de değil, Bismil’de de var. Yine Bismil ilçemizde 120’ye yakın tüccar ve işadamından 50 trilyona yakın haraç alınmış. Sadece Bismil’de, 2014’te PKK tarafından toplanan haraçlar, bunlar. Daha vahim şeyler var. PKK’ye yakın, §başkanlık düzeyinde olan bir kişinin dayısına ceza kesildiğini de biliyoruz.”
Haraç vermeden otlatma yasak
Soruyoruz; sözleriniz, yereldeki kimi gazetecilerden “herkes biliyor ama kimse konuşmuyor” notuyla duyduğumuz iddiaları hatırlatıyor. Kırsalda çobandan “Kürdistan’ın ormanından faydalanıyorsun” denerek keçi başına 20 lira vergi istendiği de söylentiler arasında. Ancak bunlar şehir efsanesinden öteye geçmiyor. Neden? Tanrıkulu’na göre bu iddia yeni değil. “Bakın Kulpluyum ben. Kulp ve Lice arasında ormanlıklar vardır. Orada hayvan otlatmak yasak. Ya haraç vereceksin ya otlatamazsın. Bu yeni bir şey değil. İnsanlar neden bunları konuşmaz; korkarlar. Haraç almalar ciddi biçimde arttı, gerçek bu. Mesela Huzurevleri’nde, Suriçi’nde, Bağlar’ın ve Yenişehir’in bazı mahallelerinde geceleri eylem var. Kimlik kontrolü yapılıyor, yol kesiliyor, taşlı saldırılar var” diyor. Kobani olaylarından sonra Vali ve Emniyet Müdürü ile görüştüğünü belirtip, “Onlar, ne olduğunu hepimizden daha iyi biliyor” vurgusunu da ihmal etmiyor. Olaylara, emniyet güçlerinin geç müdahale ettiği tespitiyle anlatıyor: “Mesela Dicle ilçemizin temsilcisi yerel seçimlerden sonra PKK tarafından kaçırıldı. Temsilcimizi, beş gün, Dicle’de PKK’nin kampı var, orada tutuyorlar. Siyaset yapmak istiyorsan HDP’ye gireceksin diyorlar. Basın açıklamalarımızla arkadaşımızı bırakmak zorunda kaldılar...” “Dicle’de PKK’nin kampı var” sözü nedeniyle araya giriyoruz; kamptan kastınız nedir? “PKK’nin bölge bölge askeri kampları var. Sadece Dicle’de değil, her yerde var. Belediye de güzel bir hizmet yapmış, kampa beş kilometre kalana dek yol asfaltlanmıştır. Bunu asker, devlet, polis, halk, herkes biliyor” diyor.
Hizbullah-PKK anlaşma yapmalı
Hizbullah-PKK anlaşma yapmalı Tanrıkulu, “Seçim öncesi Hizbullah-PKK arasındaki gerginlik artabilir mi?” sorusunu şöyle yanıtlıyor: “Biz seçim çalışmalarımızı her yerde yapacağız. Hiç kimsenin seçim çalışmasına da engel olmayız. Defalarca açıklama yaptık. Çatışma istemiyoruz. 300’e yakın saldırıya uğradık. Failleri yakalamayan devlet suçludur. Nasıl PKK ile devlet arasında çatışmasızlık anlaşması var. Hizbullah ile PKK, HDP ile Hüda-Par arasında böyle resmi anlaşma olmalı.” Hüda-Par’ın haziran seçimlerine bağımsız adaylarla girmesi bekleniyor. Tanrıkulu “Diyarbakır’dan bir milletvekili çıkarırız” diyor. Dolmabahçe açıklamasına “10 madde Kürt kamuoyunu tatmin etmez, müzakereler şeffaf olmalı” eleştirisini getiriyor. “Tabanınız Öcalan’a ev hapsi şıkkına nasıl bakar?” sorusu üzerine “Garipsemeyiz, işi sadece Öcalan’a indirgemek yanlış” diyor. Tabanlarının hükümet-cemaat çatışmasına bakışını şöyle aktarıyor: “12 yıl ülkeyi beraber yönettiler. AK Parti’nin otoriterleşmesinde en büyük pay paralelindir. Ortada yolsuzluk da, hükümeti düşürmeye yönelik teşebbüs de var.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret ve emekli maaşı hakkında önemli iddia!
- Asgari ücret kaç TL olmalı?
- Yarısı mesleği bırakmayı düşünüyor!
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
En Çok Okunan Haberler
- Soğuk havada TIR kuyruğu 30 kilometreyi geçti
- Muğla'da helikopter kazası: 4 kişi öldü!
- ‘Binadan çıkamıyorum, bu çaresizliğe...'
- CHP'den Erdoğan'a sert yanıt!
- Öğrencisinin Suriye'de Bakan olduğunu öğrendi
- Volkan Demirel'den Şenol Güneş'e sert sözler
- Evini kiraya verecekler için geri sayım
- Fidan ve Colani yeni dönemi açıkladı
- 'Su sorununu çözmek, DSİ'nin görevi değil'
- İstanbul Barosu hakkında soruşturma!