İğne deliğinden kanser tedavisi

Girişimsel Radyoloji Yıllık Toplantısı'nda kanserden varise, rahim miyomlarından felce kadar her alanda iğne deliğinden girilerek yapılan ameliyatsız tedaviler anlatıldı.

İğne deliğinden kanser tedavisi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 30.03.2015 - 00:32

Türk Girişimsel Radyoloji Derneği (TGRD) tarafından Antalya'da düzenlenen 10. Girişimsel Radyoloji Yıllık Toplantısı'nda, yayılmamış, tek bir organdaki tümöre yardımcı tedavi olarak bir iğne ile girerek yüksek dozda radyoterapi yapılmasıyla başarılı sonuçlar alındığı belirtildi.

Medstar Antalya Hastanesi Radyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Saim Yılmaz, tümöre iğne deliğinden girilerek yapılan tedaviyi şöyle anlattı:

"Vücuttaki herhangi bir tümöre; ultrason, tomografi ya da MR görüntülemesinde bir iğne ile girerek onu tahrip edici bir takım tedaviler uygulanmasına ablasyon adı veriliyor. Yıllardır uygulanan alkol ablasyonunda tümörün içine saf alkol enjekte edilmiş ve başarılı sonuçlar alınmıştır. Günümüzde ise ablasyon ya radyofrekans, lazer ve mikrodalga gibi yöntemlerle “yakarak” ya da kriyoablasyon ile “dondurarak” ya da elektroporasyon (nanoknife) gibi yöntemlerle “elektrik akımıyla” uygulanıyor. Hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın ablasyonda amaç tümörü çevresindeki 1cm'lik bir alanla beraber tahrip etmektir. Bu özelliğiyle ablasyon bazı durumlarda cerrahi operasyona alternatif bazı durumlarda da onu tamamlayan bir işlemdir. Cerrahi yönteme göre en büyük avantajları iğne deliğinden yapılması, hastanın aynı gün evine gidebilmesi ve gerekirse defalarca tekrarlanabilmesidir."


ŞİMDİLİK SADECE KARACİĞER'DE

Yılmaz "Radyoterapi birçok karaciğer tümörüne etkili bir yöntemdir ancak dışarıdan verildiğinde cilt, omurilik, safra kesesi, kalp gibi sağlam dokulara da zarar verebilir. Son yıllarda geliştirilen radyoembolizasyon yöntemi işte klasik radyoterapideki bu problemi ortadan kaldırarak karaciğerdeki tümörlere çevre dokuya zarar vermeden yüksek dozda radyoterapi yapılmasını sağlar. Radyoembolizasyonda, karaciğerin atardamarına ya da tümörü besleyen damarlara anjio yöntemiyle girilerek radyoaktif madde ile yüklenmiş çok küçük tanecikler enjekte edilir. Bu taneciklerdeki radyasyon birkaç milimetrelik bir alanda etkili olduklarından normal karaciğere ve çevredeki sağlıklı dokulara zarar vermezler. Böylece hem tümör içine çok yüksek dozda radyoterapi uygulanmış hem de çevredeki sağlıklı dokular korunmuş olur. Bu yöntem şimdilik sadece karaciğer tümörlerinde kullanılmaktadır, böbrek ve diğer bazı organlarda da deneme aşamasındadır" dedi.


RAHİM MİYOMLARINDA AMELİYATSIZ TEDAVİ

Prof. Dr. Saim Yılmaz, rahim miyomlarından da ameliyata gerek duyulmadan kurtulunabileceğini belirtti.  Yılmaz "Rahim miyomları doğurganlık çağındaki kadınlarda çok sık görülen iyi huylu tümörler. Ağrı ya da kanama gibi sorun yarattığı zaman tedavi gerektiriyor. Temel tedavisi ilaç ve ameliyat. Miyomlar bazen ameliyatla çıkarılabiliyor. Miyomlar çıkarılamazsa o zaman rahmin alınması gerekebiliyor. Rahim çıkarılınca hastalar genç de olsa menapoza giriyor. Artık doğum düşünmeyen, ancak rahminin de alınmasını ve erken yaşta menapoza girmek istemeyen bayanlarda miyom embolizasyonu çok iyi bir alternatif tedavi.
Operasyon nasıl gerçekleşiyor?
Bu işlem bir anjiyo işlemi. Anjiyo ile rahmin damarları tıkanıyor. Rahim diğer bölgelerden beslenmeye devam ediyor. Ancak çok fazla damarlanması olan miyomlar beslenemeyince küçülmeye başlıyor. Küçülünce de çoğunlukla oluşturduğu kanama ya da ağrı gibi şikayetler azalıyor ya da kayboluyor. Bu embolizasyon işlemi diğer anjiyografiler gibi kasık damarında yapılıyor. İşlemler ameliyat değil, narkoz kullanılmıyor. İşlemler ağrılı değil, hastalar aynı gün ya da bir gün sonra evlerine dönebiliyor."

VARİSİN ÇÖZÜMÜ RADYOFREKANS

TGRD Yönetim Kurulu Üyesi Prof.Dr. Levent Oğuzkurt da, girişimsel radyolojinin varis hastalığının tedavisinde kullanımını anlattı.
Oğuzkurt "Varis kozmetik bir sorun değil, hastalık ve herkeste görülebiliyor. Gebelik sonrasında sık görülüyor. Çok ayakta duran ve oturanlarda sık görülüyor. Gece krampları şeklinde ortaya çıkıyor. Gelişmiş toplumlarda daha sık görülüyor. Girişimsel Radyoloji Uzmanları olarak bir iğne ile damarın içine giriyoruz. Küçük lazer plastiğini yerleştirip o damarı kapatıyoruz. Bu bir ameliyat değil. Operasyonun adı radyofrekans işlemi. Yara izi yok. İşe dönme zamanı çok kısa. Varis tedavisi sonrasına tüm varisleri tamamen yok edebiliyoruz. Herkes pantolon ve topuklu ayakkabıyı  giyilebiliyor. Tekrarlama olasılığı çok düşük ve hemen düzeltilebiliyor" dedi.

VÜCUTTA ERİYEN VE İZ BIRAKMAYAN STENTLER YAYGINLAŞACAK

Prof. Dr. Fürüzan Numan İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Prof. Dr. Fürüzan Numan "Damar darlık ve tıkanmalarını açabilen bir ilaç yoktur. Daha önce ameliyatla tedavi edilen damar tıkanmaları, yerini daha kolay ve riski daha az olan girişimsel anjiyografi ile yapılan tedavilere bırakıyor. Damar tıkanmalarını açmada kullanılan balon ve stentlere ek olarak damar açma cihazları geliştiriliyor. İlaç kaplı balonlar ve ilaç kaplı stentler açılan damarların daha zor tıkanmasını ve daha uzun süre açık kalmasını sağlıyor. Önümüzdeki dönemde vücutta eriyen ve iz bırakmayan stentler yaygın olarak kullanıma girecek. Bu yöntemler tedavide başarıyı artıracak. Bu tedavilerin kolay olması, ameliyata göre az riskli olması ve yüksek teknoloji ile desteklenmesi en önemli avantajları" dedi.

BİR İĞNE DELİĞİNDEN FELCE UMUT
İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Prof. Dr. Civan Işlak "Damar sertliğine (ateroskleroz) bağlı, beyni besleyen şah damarı (karotis arteri) daralmaları felç oluşumundaki önemli risk faktörlerinden biri. Ciddi daralma saptandığında, girişimsel nöroradyolojinin bunu stentle tedavi etmesinin felçleri önlemede çok önemli katkı sağladığı gösteriliyor. Ancak bu tedavinin bu konuda deneyimli girişimsel nöroradyoloji hekimlerince yapılması, işleme ait risklerin azalması için gereklidir. Çünkü bu bölgenin stentlenmesi, teknik olarak diğer stent tedavilerinden farklı olup daha karmaşıktır. Ayrıca risklerinin sonuçları da diğer bölge stent tedavileri ile karşılaştırıldığında çok ciddi" açıklamasında bulundu.

EN BÜYÜK SORUN: HÂLÂ BAĞIMSIZ BİR BİLİM DALI DEĞİL
TGRD Başkanı Mehmet Halil Öztürk de, Girişimsel radyolojinin en önemli sorunu, halen resmi olarak yan dal kabul edilmemesi, yani bağımsız ayrı bir bilim dalı olmamasından yakındı. Öztürk,"Bu sorun nedeniyle hastalar doğrudan birçok merkeze ulaşamıyor. Hastalar ancak diğer klinik branş hekimleri tarafından yönlendirildiğinde merkezlerle iletişim kurabiliyor. Resmi makamlar, bazı merkezlerde bu soruna geçici tedbirlerle çözüm getirse de birçok yerde ve durumda bu çözümler yeterli olmuyor. Girişimsel radyolojinin resmi olarak yan dal kabul edilmesi halinde konuya ilgi duyan hekimler daha kolay ve çok sayıda yetişebilecek" dedi.

GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ NEDİR?
Girişimsel radyoloji, anjiyografi, ultrason ve bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme yöntemlerini rehber olarak kullanarak, ameliyatla yapılan tedavileri ameliyatsız yapan bölümdür. Girişimsel radyoloji alanı kalp damarı dışında, anjiyo ile yapılan tüm damar tedavilerini (tıkanma, balonlaşma, kanama gibi) kapsar. İğne biyopsilerini, vücut içindeki sıvı ve kist tedavileri yapar. Bazı kanserleri (özellikle karaciğer) tedavi eder. Varis tedavisi yapar. Görüldüğü gibi damar hastalıkları önde olmakla birlikte pek çok değişik hastalığı tedavi eder. Tüm işlemlerde ortak nokta tedavilerin bir iğne deliğinden girilerek yapılması ve ameliyata gerek olmamasıdır. Hastaların tedavi edici işlemlerinde çoğunlukla yüksek teknoloji içeren cihazlar kullanılır.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler