Sen çok yaşa Zihni Göktay

Nemli sıcak bir haziran akşamı... Tekrarlanacak olan seçime bir hafta var. Bugün birçok kanalda, İstanbulluların merakla beklediği “Büyük Buluşma”nın yani İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayları Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım’ın karşı karşıya geldiği ve İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtladığı program veriliyor. Biz bir dolunay akşamı Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi’ndeyiz. Dört binden fazla İstanbullu bugün burada. Her yer tıka basa dolu, merdivenlerde oturanlar, duvar kenarlarında ayakta dikilenler, bu akşam buraya “Cibali Karakolu”nu seyretmeye geldiler. Gece uzun, çünkü oyun yaklaşık 4 saat sürüyor. İlk yarıdan sonra boşalır burası diyenler yanılıyor, çünkü seyircinin açıkhavayı terketmeye hiç niyeti yok. Oyun başlamadan önce kendi aralarında konuşan seyircilere kulak misafiri oluyoruz. “Büyük buluşmayı” merak ediyorlar tıpkı bizim gibi ama, internetten seyrederiz fısıldaşmaları duyuluyor.

Cafer Sabbah...
Oyunun başlaması için havanın kararmasını bekleyen ekip 21.15’te başlaması gereken oyunu 21.25’te başlatıyor. Açıkhavada müziğin başlaması ve “Oyunumuz başlıyor” anonsuyla bir sessizlik. Oyun başladıktan bir süre sonra ıslıklar, alkışlar susmuyor çünkü sahneye büyük usta Zihni Göktay çıkıyor. Seyirciler ayakta alkışlıyor, usta oyuncu selam veriyor. Duygusal anlar yaşayan Göktay’ın gözleri doluyor, ama oyun beklemez, devam... Günümüze göndermeler yapan usta oyuncunun enerjisi muhteşem. Komiser Cafer Sabbah’ı canlandıran Göktay, tek ayak üstünde kırk yalan söyleyen ve her kelimesinde seyirciyi kahkahaya boğan hınzır bir karakter.
Oyunun konusuna gelecek olursak, Cibali Karakolu halihazırda varlığını koruyan pek çok gerçeğe ışık tutarak geçmişten günümüzü yansıtan eleştirel bir ayna tutuyor bugüne. Öğrenilmiş kadın erkek ilişkileri başta olmak üzere, paranın ilişkilerdeki etkisi, çeşitli kurumlardaki eksikliklerin neden olduğu yetersizlik, toplumsal ve politik yaşama dair eleştirilerle biçimlenen oyun, güldürmek kadar yeniden cevaplanması gereken pek çok soruyu da beraberinde getiriyor.

Oyunun sonunda konuşma yapan usta oyuncu söze “Bugün biliyoruz ki ‘Büyük Buluşma’ İmamoğlu ile Yıldırım’ın katılacağı canlı yayın var. Ama sizler buna rağmen burayı doldurdunuz, bizi seyretmeye geldiniz çok teşekkür ederiz” diye başlıyor. Göktay, tiyatroyu da politikadan soyutlayacak değiliz, sürçülisan ettiysek affola diye” devam ediyor ve ekliyor: “Nejat Abi bana bu görevi devrederken kulağıma şunları fısıldadı, ‘evladım’ dedi. ‘Bu meslek öyle bir meslektir ki bilmeyen bilmez oğlum. Bayram, pazar bilemezsin. Hasta olsan yatamazsın, çocuğun doğsa göremezsin, anan ölse gömemezsin. Bu meslek öyle bir meslektir ki evladım bilmeyen bilmez yavrum, ecelinle bile ölemezsin’ dedi. Mekânı cennet olsun...”

Göktay, sözlerine “gelelim oyunumuzun finaline” diye devam ediyor... “Efendim, burası Cibali Karakolu. Semtimizin adı da Cibali. Biz burada yıllardır bakkalı, çakkalı manavı oduncusu, eczacısı fırıncısı hepimiz; Lazı, Kürdü, Çerkezi göçmeni, Yahudisi Rumu, Musevisi, Ermenisi hepimiz gül gibi geçinip gidiyoruz. İyiyi, güzeli, doğruyu, kederi ve sevinci paylaşarak, hoşgörü içinde birbirimizle kavga etmeden geçiniyoruz. Biz diyoruz ki, yalnız Cibali’de değil Misak-ı Milli hudutları içinde 78.000 kilometrekarelik bu güzel, kutsal vatan toprağında herkes birbiriyle kavgasız, hoşgörü içinde geçinsin gitsin. Bıktık, usandık, kavgadan, tabancadan, tüfekten, bombadan, çatapattan bıktık. Huzur istiyoruz. Barış istiyoruz. Güzellik istiyoruz.”

Göktay altını kalın çizgilerle çizerek, üstüne basa basa, “barış ve güzellik istiyoruz” dedi. Mesaj çok açıktı, tabii anlayana...
Havanın nemli olduğu bu haziran akşamında herkes mutlu, yapılan esprileri tekrarlayan seyirci hâlâ kahkahalar atıyor, iyi ki geldik diyenlerin sesleri duyuluyor.
Bize ise “Sen çok yaşa Zihni Göktay” demek kalıyor.